Bir atasözü vardır: “Kahramanmaraş’ta üç kişilik evden bir şair ya da yazar çıkar.”
Bu sözün hâlâ güncelliğini koruduğunu görüyoruz.
Geçtiğimiz hafta gazeteci Yener Atlı’nın son romanı *Germenicia* yayımlandı. Bu efsane daha önce birçok yazar tarafından kaleme alınmış olsa da, Yener Atlı uzun bir çalışmanın ardından Germencia efsanesini son derece akıcı ve etkileyici bir anlatımla romana dönüştürmüş.
303 sayfadan oluşan roman, bugüne kadar pek bilinmeyen bilgilerle dolu. Örneğin 86. sayfada denize açılan bir kapıdan söz ediliyor. “Germenicia nehir limanı” başlığı altında (sf. 238), Roma İmparatorluğu’nun doğu eyaletleri arasında stratejik öneme sahip olan, su geçişleri ve su yollarının merkezinde parlayan bir elmas gibi yükselen Germenicia’nın, tarihinin en büyük kentsel yatırımlarından birini gerçekleştirdiği anlatılıyor.
Nehir, buradan Antakya’ya kadar; dağlardan akan suları da alarak Hatay’a kadar uzanıyormuş. Buradan kalkan tekneler ve gemilerle tahıl, mozaik tablalar, şarap fıçıları, tütsülenmiş balıklar, zeytinyağı küpleri ve tiftik dokumaları düzenli olarak Antakya Limanı’na taşınıyormuş. Nehir ticaretinin kent için ne denli önemli olduğu açıkça görülüyor.
Diğer taraftan, Yığma Tepe üzerindeki “kale”de bir Roma garnizon karakolu kurulduğundan bahsediliyor. Ardından kuleler ve surlar inşa edilmiş, Yığma Tepe artık şehrin güvenliğini sağlayan bir kale hâline getirilmiş. Yerleşim alanlarında tapınaklar, şehir hamamları, mozaik atölyeleri, limanlar ve hatta kent tuvaletleri bulunmaktaymış.
Yüzyıllar boyunca her medeniyet için bir koruma kalkanı olan, düşmanlara gözdağı verebilecek heybetli yapı Hititlerden kalma olsa da, Roma mimarisine uygun şekilde yapılan tadilatlarla son hâlini almış. Şehir içi kalenin tepesinde Germenicia senatosu toplanır, önemli kararlar burada alınırmış.
Romanın 259. sayfasında, farklı günlerde meydana gelen depremlerin Germenicia kentini yerle bir ettiği anlatılıyor. Günümüze yalnızca kemerli köprü olarak ayakta kalan ve yeniden tadilattan geçirilen tarihi Ceyhan Köprüsü; bunun dışında hiçbir yapı ve canlı kalmamış.
Her hâlde Yener Atlı, burada Ceyhan Nehri’nden bahsediyor. Günümüzde Menzelet Barajı’nda biriken sular, bir taraftan Kahramanmaraş’ın su ihtiyacını karşılarken diğer taraftan Tahtakale Barajı’nı da besliyor. Kanallar inşa edilirken bazı görüşler dile getirilmiş; bu su kanallarının biraz daha geniş tutulup kayıklar, tekneler, su sporları ve çeşitli aktivitelerle turizme katkı sağlanması önerilmişti. Ancak bu görüşlere ne yazık ki yeterince değer verilmedi.