TEKNOKENT: üniversitelerin, araştırma kurumlarının ve sanayi kuruluşlarının aynı ortam içerisinde araştırma, geliştirme ve inovasyon çalışmalarını sürdürdükleri, katma değerli ürünler ortaya çıkardıkları, birbirleri arasında bilgi ve teknoloji transferi gerçekleştirdikleri; ekonomik ve sosyal bir yapı.

Bir süre önce Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Alptekin Yasım, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Orhan Doğan ve Teknokent Müdürü Dr. Oğuz Ciyerlioğlu’nun katıldığı küçük çaplı bir sohbet toplantısı gerçekleştirildi. Bilindiği gibi TEKNOKENT, üniversitesinin içerisinde kurulan bir inovasyon merkezi. Ancak yazılı basın ve sosyal medya ile bir araya gelmek istemezler çünkü basının sorularıyla karşı karşıya kalmak zor gelir. Değerli gazeteci arkadaşım Abdurrahman Akbaba bu toplantıya öncülük etti.

Bilinildiği gibi ülkenin kıt imkânlarına rağmen katma değeri yüksek üretime öncülük etsin. Üniversite, özel sektör işbirliğini gerçekleştirerek yeni buluşlar bulsun. Bu buluşları da üretim merkezleriyle paylaşsın diye kurulan bir merkez.

Türkiye’deki toplam üniversitelerin 104 tanesinde değişik adlarla TEKNOKENT kurulmuş. Açıklamalara göre bizim TEKNOKENT daha çok yazılım üzerinde yoğunlaştıkları. Bu yazılımları yurt dışı ve yurt içinde alıcı buldukları söylendi.

KSÜ Rektörü Prof.Dr. Alptekin Yasım ve ekibiyle bir saate yakın sohbetimizde, KSÜ’nün gününü ve geleceğini konuştuk. Elbette Koskoca bir üniversitenin eleştirilecek yanı da olacaktır. Ben de kırmadan dökmeden zaman zaman eleştirdim. Zaten eleştirmeden başarı elde etmek mümkün değil. Ama eleştiriler hakaret boyutuna gelmeden, özel hayatına dokunmadan yapılmalıdır.

Üniversitelerde elbette eleştiri bitmez çünkü insan yetiştirmek kolay değil. Ne yaparsanız yapınız mutlaka daha iyisini öğrencilere vermek ve eğitim kalitesinin yükseltilmesi zorundadır. Çünkü orada yetişenler, ülkenin geleceğini yönlendirecek ve geliştirecek gençlerimizdir.

Üniversiteler toplumun önünü açıp, toplumu bir lokomotif gibi çekmesi lazım. Türkiye’nin üniversiteleri bölümlerini hemen hemen hep aynı bölümleri açıyor. Bu hem kaynağın dağılmasına yol açıyor hem de üniversitelerin böyle bir kapasitesi yok. Bir kere kapasiteyi belli bir bölgeye ayırmak ve her üniversiteyi kendi alanında gelişme imkânlarıyla yönlendirilmek gerekiyor.

"Bizim ve akademik kadromuzun en önem verdiği konu iyi mezun vermektir" diyerek sözlerine şu şekilde devam etti: “Rektör Yasım sorunsuz ne birey ne de toplum düşünebiliriz. Ataların 'dertsiz baş olmaz' dediği türden, onun insan doğasından kaynaklandığı biliniyor. O yaşamın her boyutunda vardır. İş ve devinimin olduğu her yanıyla da başarı kadar, sorunların da olması doğaldır. O nedenle sorunsuz bir başarı düşünemeyiz. Aslında her başarı, iyi çözülmüş bir sorunun sonucudur dersek, yanlış mı olur?

Yakın çevreden uzak çevreye, bireysel bazdan toplumsal baza kadar, her alanda yaygın olan sorunlarla iç içe yaşarız. Her çözümle ve düşünceyle gönül gelişir. Kişiliğimiz güven kazanır, içimizde dışımızda. Çözüme ulaşmadan mutluluğu yakalayamayız.

Atılım, birikim ister, güç ve irade ister. Bundan daha öte çalışmak, araştırmak ister. Atılımın yaratıcısı kendine daha bir anlam ve ivme kazandırır. Ne var ki, bu amaçlı etkinlikler, beraberinde riskler de taşır. KSÜ olarak birçok etkinliğe ev sahipliği yapıyor. Eğitimin yanında sosyal aktivitelere de önem veriliyor. Amaç tam donanımlı öğrenci yetiştirmektir.” Bunun için uğraş veriyorlar.