Bir film çekildiğini düşünün..
Oyuncular sizsiniz.
Sahne sizin geçmişiniz, korkularınız, arzularınız.
Senaryoyu yazan belirsiz, yönetmeni görünmez, mantığın ise sette işi yok.
Işte rüyalar tam da böyle bir sinema salonu: Bilincin uyuduğu, bilinçaltının megafonu eline aldığı o gizemli alan.

Peki bu filmin asıl yönetmeni kim?
Uykuda çalışmaya devam eden o gizli sistemler neler?

Beynin Gece Mesaisi: Işıklar Sönse de Sahne Kapanmıyor

Uykuya daldığımızda beden gevşer ama beyin asla tamamen kapanmaz.
Hatta bazı bölümler o kadar aktiftir ki, gündüzden bile yoğun çalışır.

Rüyaların temel sahnesi olan REM uykusu, beyin için bir gece vardiyası gibidir:
• Duygular canlanır,
• Görsel merkezler ışık saçmaya başlar,
• Mantık merkezleri devreden çıkar,
• Hafıza arşivleri açılır.

Mantığın dışarıda olduğu bu saatlerde yönetmen koltuğuna oturan başrol oyuncusu ise limbik sistem, yani duygu merkezimizdir.

Rüyaların Tuhaflığı Tesadüf Değil
Neden rüyalar bu kadar garip?
Neden aynı anda hem bir okul koridorunda yürüyüp hem de bir uçurumdan düşebiliyoruz?
Ya da neden kaybolduğumuz yollar gerçek hayattan çok daha tanıdık geliyor?Çünkü rüyalar gerçekliğe bağlı değildir.
Mantığın sesi kısılır, duygu merkezleri ise sahnenin ışığını açar.
Beyin, serbest bir kolaj sanatçısı gibi davranır:
Parçalar, imgeler, anılar… Hepsi rastgele değil; duygusal bağlara göre yerleştirilir.

Bilinçaltı Yönetmen Değil, Senaristtir
Rüyaların yönetmeni başka, senaryosunun kaynağı başkadır.
• Geçmiş travmalar,
• Gündüz yaşanan küçük stresler,
• Bastırılmış arzular,
• Gizli korkular…

Hepsi rüya senaryosunu oluşturan ham maddelerdir.
Ama yönetmen?
O genellikle beynin duygusal düzenleme sistemidir.
Rüyalar, beynin duyguları temizlemek, zararlı enerjiyi boşaltmak, çözemediği şeyleri yeniden işlemek için kullandığı doğal bir terapi odasıdır.
Bu yüzden öfkelendiğimizde kabus görür, mutlu olduğumuzda daha renkli rüyalar yaşarız.
Rüyalar Neden Bizi İkna Edecek Kadar Gerçek?

İlginç bir oyun:
Mantıksal bölüm uyku sırasında neredeyse tamamen kapanır.
Ama görsel merkezler, işitsel merkezler, duygusal merkezler ışıl ışıl yanar.

Bu durum, beynin bize “Bu yaşanan gerçek!” sinyalini vermesine neden olur.
Bu yüzden kabustan uyandığımızda kalbimiz deli gibi çarpar;
ya da güzel bir rüyadan uyanınca o rüyayı geri çağırmaya çalışırız.

Rüyaların Gizli Görevi: Temizlik Operasyonu
Bilim diyor ki:

Rüyalar beynin gecelik bakım ekranıdır.
• Gereksiz bilgiler silinir
• Önemli anılar güçlendirilir
• Duygusal yük hafifletilir
• Zorlu olaylar yeniden işlenir
• Bazen de uyarı sinyalleri verilir
Yani rüyalar sadece fantastik bir sinema değil, aynı zamanda beynin “duygusal detoks” mekanizmasıdır.

Peki Tüm Bu Filmin Gerçek Amacı Ne?
Belki de asıl cevap şudur:

Rüyalar, beynin bize kendini anlatma biçimidir.
Gündüz yüzleşmediğimiz ne varsa gece perdeye yansır.
Unuttuğumuzu sandığımız anılar, içimizde sıkışıp kalan duygular, söylemek isteyip de söyleyemediklerimiz…
Hepsi birer sahne bulur.
Yönetmen görünmez olabilir ama niyeti nettir:
Bizi iyileştirmek.

Son Söz
Rüyaların yönetmeni belki bir kişi değil, bir sistemler orkestrasyonu:
Duyguların liderliği, hafızanın arşivi, bilinçaltının karanlık koridorları, beynin gece mesaisi…
Hepsi bir araya gelir ve uyku sırasında bize gizli bir film izletir.
Bu filmin amacı korkutmak değil; çözmek, temizlemek, düzenlemek.
Bazen bir kabusla, bazen uçabildiğimiz bir rüya ile, bazen de su altındaki tuhaf bir şehirle