Kadın girişimciliği uzun yıllar boyunca görünmez bir çabanın, sessiz ama kararlı bir yükselişin hikâyesiydi. Bugün ise manzara tamamen değişmiş durumda.

Artık kadınlar, küresel ticaretin en rekabetçi alanlarında üretim güçlerini ortaya koyuyor; ihracatın dinamizmi ve kadın emeği birleşince ortaya yalnızca ekonomik bir başarı değil, aynı zamanda güçlü bir toplumsal dönüşüm çıkıyor.

Dünya genelinde 250 milyonun üzerinde kadın girişimci olduğu tahmin ediliyor. Ancak ülkelere göre net rakamlar hâlâ belirsiz; çünkü her ülke “girişimci” tanımını farklı yapıyor. Kimi yalnızca kayıtlı işletmeleri sayıyor, kimi mikro işletmeleri, kimi ise tek başına çalışanları girişimci kabul ediyor. Buna rağmen kadınlar her coğrafyada girişimcilik sahnesinde daha fazla yer alıyor. Örneğin yalnızca 2024’te Amerika’da yeni kurulan her iki işletmeden biri kadınlar tarafından hayata geçirildi.

Türkiye’de de tablo hızla değişiyor. Ülke genelinde 1 milyon 170 bin kadın aktif girişimci konumunda. 12. Kalkınma Planı, kadınların iş gücüne katılım oranını 2028’e kadar yüzde 40’ın üzerine çıkarmayı hedefliyor. Bu doğrultuda özellikle kırsal bölgelerde kadın kooperatiflerinin yaygınlaştırılması, bakım hizmetlerine erişimin artırılması ve dijital okuryazarlığın geliştirilmesi için kapsamlı programlar yürütülüyor.

Kadınların ihracata yönelmesinde üç büyük dalga öne çıkıyor: dijitalleşme, mikro ihracat fırsatları ve uluslararası pazarlara erişimi kolaylaştıran destek programları. Bugün bir ev atölyesinde üretilen bir ürün, Almanya’ya, Kanada’ya, Dubai’ye yalnızca birkaç tıklamayla ulaşabiliyor. E-ihracat modelleri, lojistik kolaylıklar ve devlet destekleri kadın girişimciler için sınırları neredeyse görünmez kıldı.

Türkiye’de kadın girişimciliğini güçlendiren en önemli yapılardan biri şüphesiz TOBB Kadın Girişimciler Kurulu. Sunulan mentörlükler, eğitimler ve networking etkinlikleri sayesinde kadın girişimciler hem bilgi hem cesaret kazanıyor. Yerelde başlayan fikirler ulusal ölçekte görünür hale geliyor. Çünkü girişimcilik, sadece “Benim bir fikrim var” demekle ilerlemiyor; o fikri büyütecek, finansman sağlayacak, pazara taşıyacak bir ekosistem gerektiriyor. İşte bu ekosistem, kadın girişimciliğinin yükselişinde anahtar rol oynuyor.

Bunun yanında kadın kooperatifleri, özellikle kırsal bölgelerde büyük bir dönüşüm yaratıyor. Kolektif üretim gücü; markalaşmayı, dijitalleşmeyi ve satış kanallarını destekleyen kamu programlarıyla birleşince kadınlar hem kendi ekonomik bağımsızlıklarını kazanıyor hem de bulundukları bölgenin kalkınmasına doğrudan katkı sağlıyor.

Kadın girişimcilerin global pazara açılmasında Ticaret Bakanlığı’nın ihracat destekleri kritik bir rol oynuyor. Fuar katılımından tanıtım desteğine, yurtdışı alım heyetlerinden e-ticaret platformlarına giriş desteğine kadar pek çok mekanizma kadınların dünya pazarlarında rekabet gücünü artırıyor. Ayrıca Bakanlık tarafından kurulan W2W – Ulusal Kadın İhracatçı Network Platformu, kadın girişimcilere ihtiyaç duydukları iletişim ağına ulaşma ve mentorluk alma imkânı sunarak önemli bir boşluğu dolduruyor.

Tüm bu destekler yalnızca bireylerin iş kurmasını kolaylaştırmakla kalmıyor; ülke ekonomisinin dinamizmini artırıyor. Kadınların üretime ve ihracata daha fazla katılması, istihdamı büyütüyor, vergi gelirlerini artırıyor ve yenilikçi iş modellerinin doğmasını sağlıyor. Kadın girişimcilerin güçlenmesi, sürdürülebilir kalkınmanın en etkili araçlarından biri haline geliyor.

Kahramanmaraş’tan somut bir örnek, bu dönüşümün sahadaki karşılığını net biçimde gösteriyor: Çocuğu için aradığı organik kıyafetleri bulamayınca kendi atölyesini kuran bir kadın girişimci, bugün hem yurt içine hem yurt dışına bebek ve çocuk kıyafetleri üretiyor. Bu başarının arkasında güçlü bir altyapı var. Attığı her adım, Maraş’ın köklü üretim kültürünün dünyaya açılan bir mektubu niteliğinde.

Elbette hâlâ aşılması gereken engeller var: finansmana erişim, ihracat prosedürlerinin karmaşıklığı, uluslararası pazarlama bilgisi… Ancak kadınların cesareti, dayanışması ve sunulan destek mekanizmaları bu engelleri biraz daha eritiyor.

Bugün Türkiye’de kadın girişimciliği sadece ekonomik bir faaliyet değil; toplumsal dönüşümün, cesaretin ve dayanışmanın sembolü. Sağlanan destekler bir altyapı sunuyor; ancak bu yapının üzerine yükselen esas bina, kadınların attığı cesur adımlarla inşa ediliyor. Bir zamanlar “başlangıç” olarak görülen hayaller, bugün ihracata uzanan somut başarı hikâyelerine dönüşüyor. Kadın girişimcilerin yükselişi, ekonomiyi güçlendirirken toplumun geleceğini de yeniden şekillendiriyor.

Sağlıkla kalın