Masumiyetini kaybetmiş bir çağda yaşamak , ruhunuzdan bir parça eksilmesi gibidir ; tatsız ve tuzsuzdur. İnsan ilişkileriniz devam eder ama bir tarafınız hep eksiktir. İnsan , masumiyetini ne zaman kaybeder? Onu kaybettiğini fark eder mi ? Özler mi onu ? İlk masumiyetinizi ne zaman kaybettiniz desem? Beyaz yalanları söylediğiniz vakit olabilir mi? Ya da kalbinizden kocaman bir masumiyetin kalktığı an ne zamandır?

   Masumiyeti kaybetmek nedir ? Kendimize dürüst olmadığımız her an diyebilirim. İnsanın sinirleriyle oynandığı zaman da diyebilirim. İçimizde uyanmamış olan nefretin uyanmış halidir. Kendiniz olmak ne kadar engellenmişse o kadar masumiyetiniz kaybolur.

   Aile ve toplum sınırlarınızı katı olarak yok sayarsa o zaman sınırsız olursunuz. Ahlak size , çok dürüst olmak olarak aşılanırsa siz bu baskı altında yasayamazsınız. Çok ahlaklı yaşanan kültürlerde en ahlaksız şeylere bolca denk geliriz. Nedeni şu ki, ya hep ya hiç olarak öğretilen sınırlar esnetilememiştir. Ne çok katı ne çok esnek olmak gerçekten bizlere iyi gelmiyor olabilir mi?

     Her bireyin sınırlarına saygı duyulmaya ihtiyacı vardır. Fakat , bu sınırlar karşımızdakine zarar vermiyorsa uygundur. Biz genelde zarar veren tarafı seçiyoruz. Bir doğruyu dayatma çabamız çoğumuzda var. “Benim inancım, benim kültürüm, benim keyfim bilir.” Tarzında yaşamak bizleri tek düze bir insan yapıyor. Tabi sonra sıradanlaşıyor. Farklılıklara ayak uyduramayan kocaman insanlar oluyoruz.

    Büyüyoruz. Tabiki baskılanan benliğimiz kesiften vazgeçmiyor. Kendimizden farklı birini severek o dünyayı keşfetmeye çalışıyoruz. Ruhumuza dar kalıplar uygun değildir. İnsan, keşfetmeyi, macerayı ve değişimi sever. Gerçekten sevince kalkar içimizden zincirler; masum halimize döneriz. Geçenlerde bir danışanım çok güzel bir cümle kullandı. Ona zarar veren bir ilişkiden gitmemesinin nedenini sordum. O kişi benim çocukluğum dedi. Bazen çocukluğumuzu başka bir neşede buluruz. Bizi birbirimize en iyi anlatan yer , yakın ilişkilerdir. Tüm çabamızla o masumiyete tutunuruz. Umut ederiz. Kendimizden bir parça buluruz. Bazen yetmez bu sevmeye ve sevilmeye...

   Sezen Aksu’nun , ah kavaklar şarkısı kaç gündür aklımda dolanıyor. Bedenim üşür , yüreğim sızlar ... Masumiyetini kaybetmiş bir kalbi çok güzel özetliyor. Hayat gayemiz kaybettiğimiz şeyi tekrar bulmaktır. Uğruna kaç bedel ödüyor ve kaç senemizi harcıyoruz kim bilir ?

   Masumiyet tekrar yakalanabilir mi? Kişiye göre değişiyor. Gerçekten çok mücadele etmek gerekiyor. Bazense evet bulunuyor. Zor sınavlardan birisi , kendi çocukluğumuza dönüş uğruna kaç aşklardan geçmeyi gerektiriyor bilmiyorum . Aşktan geçmeden kişi kendini tanır mı ? Bununda net bir cevabı yok. Kaybolmuş bir benlik , başkasında kendini bulmadıkça var olmayacak gibi geliyor .

   Peki bunca mücadeleye değer mi? Hayatınızda önemsediğiniz bir olguysa buna değerdir. Değilse uğraşmaya değmiyor. Ruh neyi isterse o oluyor. Dönüşebileceğiniz sevgilerde çiçek açmanız dileğiyle...