Yahudiler, özellikle de siyonistler son yıllarda yaptıkları ile ciddi karışıklıklara sebep oluyorlar, bugün bile yeni gündem maddesi haline gelen Yüzyılın Oluşumunda ve virüste onların parmağı olduğu zannediliyor…

Ama Yahudilerin kendilerince takdir edilecek yönleri de yok değil, mesele ticari alandakı başarılarını herkes bilir. Dünyanın Parası onların kontrolünde olduğunu bilmeyen yok. ABD dahil bir çok merkez bankasının ortakları arasında onlar var; bu nedenle de batının da doğunun da ticaretende ciddi ağırlıkları var.

İnsanlar, özellikle de paradaki bu başarılarının sırlarını bilmek istiyor. İşte yıllar önce kendisiyle aynı gazetede köşe yazarlığı yaptığım hemşehrimiz Tebernuş Kireççi bu konuda ciddi bir yazı kaleme almış. Yazıyı Akif Ercan paylaştığında altında şu yazı vardı; “Güzel bir yazı okumanı tavsiye edirim.” Okudum, gerçekten de araştırma yapılarak, emek ve zaman verilmiş bir yazı olduğunu gördüğüm için, sizlerle paylaşmak istedim. Özellikle ticarete, ekonomiye dolayısı ile parayla uğraşanların bu yazıyı okumalarında fayda olduğuna inanıyorum. Ancak yazı uzun, ben kısaltarak sizlere aktarmak istiyorum.

Tamamını okumak isteyenler “Ticaret Açısından, Yahudilerle-Türklerin Farkları” başlığı ile googleye girerse, daha genişçe okumuş olurlar.

FARKLARIMIZ

Kireççi yazıya şöyle girmiş: “Türklerin ticarette başarılı olması için Yahudilerin ticaret prensiplerini çok iyi anlaması gerekiyor. Geçmişte bunu anlasaydık bugün çok farklı noktalarda olurduk. Şimdi gelelim Yahudiler ile Türklerin ticaret açısından karşılaştırmasına.

1) Yahudiler 10 liraları varsa en fazla 5 liralık iş yaparlar. 5 lirayı yedekte tutarlar. Türkler ise 10 liraları varsa 100 liralık hatta -imkan bulurlarsa- 1.000 liralık iş yapmaya kalkarlar. Yahudiler ticareti sermayenin gücüyle yapmaya çalışırlar. Yedek akçeleri hatta yedeğin yedeği akçeleri vardır. Türklerde ise varsa yoksa tüm para ticarethane, şirket veya fabrikadadır. Yedek akçe sermayenin onda biri kadar bile yoktur. Yedeğin yedeği ise hak getire...

2) Yahudiler babalarının, dedelerinin veya büyük dedelerinin yaptığı işi yapmaya özen gösterirler. Yani yaptıkları işte ailelerinin bilgi birikimi vardır. Kuşaktan kuşağa aktarılır. Bir Yahudi eczacıysa muhtemelen babası da dedesi de eczacıdır. Çocukları ve torunları da eczacı olur. Biz de baba evladı, evlat babayı beğenmez. Evlatlar özellikle babalarının yaptığı işi yapmamaya özen gösterir. Babasının yaptığı işi yapmayı "ayıp" kabul eder. Türkler ataerkil görünümlü anaerkil bir toplumdur. Çocuklar amcadan daha çok dayıya yakındır. Çocukluğundan itibaren annenin de etkisiyle tüm kurgusu babayı beğenmemek üzerinedir. Bunların doğal sonucu olarak Türk ailelerinde ticaret bilgi birikimi oluşmaz. Oluşsa bile kuşaklardan kuşaklara aktarılmaz. Servet, kazananla toprak olup gider. Çoğu kişi servetini ömrünün sonuna kadar koruyamaz.

3) Yahudiler 10 liraları varsa 1 liralık hayat yaşarlar. Gösterişten genel olarak kaçınırlar. Dikkatleri üzerlerine çekmemek için uğraşırlar. Mütevazilik öncelikli tercihleridir…”

BİLMEDİĞİN İŞE GİRMEMEK GEREK..

Aslında bu yazı 16 maddeden oluşuyor ve bir başka gün de yazının diğer bölümünü sizlere aktarmak istiyorum.

Bu üç maddede benim gördüğüm şeylerden birisi de, biz ticareti risk olarak görürüz. Risk almayan, ticarete başarısız olur v.b anlayışın doğru olmadığını; yatırım yaparken ayaklarımızı yere sağlam basmamız gerektiğini, fizibilite yapmadan işe başlamanın doğru olmadığını

ekonomistler yazarlar.

Birde ticarette müteviziliğe dikkat çekmek istiyorum. Evet, mütevazi olmayan iş adamı kibirdir, Allah ise kibiri hiç sevmez…

Sizlerinde elbet bu konularda görüşleriniz paylaşırsanız değerlendireceğim.

Yani yazı doğru mu, yanlış mı bir değerlendirme süzgecinden geçirmek gerekiyor, bizlerde bilmediğimiz işleri giriyoruz bazen, gözümüz kanıyoruz, oysa ticaretin kuralları ve acımasız kendine has yazaları var; bütün bunları bilip ticarete girmek gerekiyor...

Peki kalın sağlıcakla.