Türk Ocakları Kahramanmaraş Şubesince, Mesder’de tertiplenen Ocakbaşı Sohbetleri programında KSÜ Göksun Uygulamalı Bilimler Yüksek Okulu Finans ve Bankacılık Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Gülferah ERTÜRKMEN’in “Kahramanmaraş Depremlerinin Makroekonomik etkileri” konulu bir semineri gerçekleştirdi.

MESDER Kahramanmaraş Edebiyat ve Sanat Derneği’nde 24 Nisan 2025 günü gerçekleşen program, Tük Ocağı Kahramanmaraş Şubesi Hars Heyeti Başkanı Prof. Dr. İbrahim SOLAK’ın açılış konuşmasıyla başladı. Programda konuşmacı Gülferah ERTÜRKMEN, Kahramanmaraş depremlerinin ülke ekonomisine makro ekonomik etkisini istatisti değerler ışığında örnekler vererek açıkladı. Ertürkmen konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
TARİH BOYUNCA YAŞANAN BÜYÜK DEPREMLER ÜLKELERİN EKONOMİK BÜYÜME ORANLARINI DÜŞÜREREK GELİR DAĞILIMINDA ADALETSİZLİKLERİ ARTIRMIŞTIR
“Doğal afetler, yalnızca fiziksel yıkım ve can kaybı ile sınırlı kalmayıp, toplumların ekonomik, sosyal ve politik yapılarını da köklü bir şekilde etkileyen büyük krizlerdir. Tarih boyunca yaşanan büyük depremler, ülkelerin ekonomik büyüme oranlarını düşürmüş, gelir dağılımında adaletsizlikleri artırmış ve kalkınma süreçlerini sekteye uğratmıştır. 2023 yılının Şubat ayında Türkiye'nin güneydoğusunda meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremler de bu bağlamda değerlendirildiğinde, yalnızca bölgesel değil, ulusal ölçekte derin izler bırakmıştır. Depremin kısa vadede yol açtığı fiziksel tahribatın yanı sıra, uzun vadede ekonomik büyüme, sanayi üretimi, enflasyon ve ticaret dengeleri üzerinde kalıcı etkiler yaratacağı öngörülmektedir.
Kahramanmaraş ve çevresindeki iller, Türkiye'nin hem demografik hem de ekonomik yapısında önemli bir yer tutmaktadır. Depremin etkilediği Adana, Gaziantep, Hatay, Malatya, Osmaniye, Kilis ve Elazığ gibi şehirler, hem tarım hem de sanayi sektörlerinde Türkiye ekonomisine yüksek katma değer sağlamaktadır. Bu nedenle yaşanan yıkım, yalnızca bölgesel üretim ve tüketim dengelerini değil, aynı zamanda ulusal makroekonomik göstergeleri de doğrudan etkilemiştir.”
6 ŞUBAT DEPREMLERİNDE BÖLGEDE 518 BİN AĞIR HASARLI KONUT TESPİT EDİLDİ
“Depremin hemen ardından yapılan hasar tespit çalışmalarında, toplam 518.009 ağır hasarlı konut olduğu belirlenmiştir. En ağır hasarın yaşandığı iller arasında Hatay, Gaziantep ve Malatya öne çıkmıştır. Bu kayıplar, sadece bireysel mülkiyetin yitirilmesi anlamına gelmemiş; aynı zamanda insanların temel yaşam ihtiyaçlarına erişimini zorlaştırmış ve büyük çaplı bir barınma krizine yol açmıştır. Özellikle Hatay’da tarihi dokunun büyük ölçüde yok olması, hem kültürel hem de ekonomik açıdan geri dönülmesi zor kayıplar doğurmuştur. Barınma krizinin derinleşmesiyle birlikte, farklı illere yönelik göç hareketleri hız kazanmış ve bu durum, göç alan şehirlerde konut piyasasında arz-talep dengesizliklerini tetiklemiştir. Kira fiyatlarında yaşanan olağanüstü artışlar, özellikle dar gelirli kesimler üzerinde ciddi bir mali baskı oluşturmuş, toplumsal eşitsizlikleri derinleştirmiştir.
Depremin sosyal etkileri, yalnızca barınma krizleriyle sınırlı kalmamıştır. Eğitim, sağlık ve sosyal hizmetler gibi temel kamu hizmetleri de önemli ölçüde aksamalara uğramıştır. Birçok okul ve hastane binası zarar gördüğü için, eğitim ve sağlık hizmetlerinin sunumunda ciddi aksaklıklar yaşanmıştır. Bu durum, insan sermayesinin gelişimi üzerinde uzun vadeli olumsuz etkiler yaratma potansiyeline sahiptir. Ayrıca, sosyal güvenlik ağlarının kapasitesi üzerinde büyük bir baskı oluşmuş, devletin sosyal yardımlar için ayırdığı bütçe önemli ölçüde artmıştır.”
SANAYİ SEKTÖRÜ DEPREMLERDEN EN ÇOK ETKİLENEN ALANLARDAN BİR OLMUŞTUR
“Sanayi sektörü depremlerden en çok etkilenen alanlardan biri olmuştur. Bölgedeki sanayi altyapısının büyük kısmı zarar görmüş, fabrikalar üretimi durdurmak veya kapasite düşürmek zorunda kalmıştır. Gaziantep gibi sanayi kentlerinde, tekstil, makine, gıda işleme ve mobilya sektörlerinde ciddi üretim kayıpları yaşanmıştır. Hatay’da bulunan İskenderun Limanı’nın zarar görmesi, demir-çelik ve dış ticaret akışını sekteye uğratmıştır. Adana’daki tarıma dayalı sanayi tesislerinde üretim kesintileri meydana gelmiştir. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ’ler), sermaye ve üretim altyapısında kayıplar yaşayarak toparlanma sürecinde büyük zorluklarla karşı karşıya kalmışlardır. Üretim kayıpları, sadece yerel pazarda arzın daralmasına değil, aynı zamanda tedarik zincirlerinde ciddi bozulmalara ve ulusal çapta üretim maliyetlerinin artmasına neden olmuştur.”
DEPREMİN ENFLASYONA ETKİSİ ÇOK DAHA HIZLI OLDU VE DOĞRUDAN HİSSEDİLDİ
“Enflasyon üzerindeki etkiler ise çok daha hızlı ve doğrudan hissedilmiştir. Deprem sonrası süreçte gıda fiyatları başta olmak üzere birçok temel tüketim ürününün fiyatlarında önemli artışlar kaydedilmiştir. Özellikle lojistik altyapının zarar görmesi, ürünlerin pazara ulaşmasını zorlaştırmış ve fiyatları yukarı yönlü baskılamıştır. 2023 yılının ikinci çeyreğinde %26,49 olan enflasyon oranı, yılın sonuna doğru hızla yükselmiş ve 2024 yılının sonunda %68,50 seviyesine ulaşmıştır. Barınma maliyetleri, özellikle kiralar, %75 ila %123 oranında artarak düşük gelir gruplarını daha derinden etkilemiştir. Gelir dağılımı bozulmuş, ekonomik eşitsizlikler daha görünür hale gelmiştir. Hanehalkı tüketim davranışları değişmiş; temel gıda, kira ve enerji gibi zorunlu harcamaların payı artarken, diğer harcamalar ciddi şekilde daralmıştır. Bu durum, iç talepte zayıflamaya ve büyüme oranlarında yavaşlamaya sebep olmuştur.”
DEPREMİN ETKİLEDİĞİ ŞEHİRLER TÜRKİYE’NİN TOPLAM İHRACATININ ÖNEMLİ BİR BÖLÜMÜNÜ OLUŞTURMAKTAYDI
“Ticaret ve ihracat alanlarında da büyük kayıplar yaşanmıştır. Depremin etkilediği şehirler, Türkiye'nin toplam ihracatının önemli bir bölümünü oluşturmaktaydı. Gaziantep, tekstil ve makine sektörlerinde ihracat lideri konumundayken, Hatay özellikle demir-çelik ürünleri ihracatında önemli bir paya sahipti. Deprem nedeniyle üretim kapasitesindeki düşüş, dış pazarlara ürün arzını azaltmış, bu da hem ihracat gelirlerinde azalma hem de cari açıkta artışa yol açmıştır. Bölge genelinde yaklaşık 22 milyon Amerikan doları değerinde ticaret kaybı yaşanmıştır. Bu kayıplar, sadece bölgesel aktörleri değil, aynı zamanda Türkiye'nin ulusal dış ticaret dengesini de olumsuz etkilemiştir. Ticaret hacmindeki daralma, döviz gelirlerinin azalmasına ve buna bağlı olarak döviz kurlarında baskı oluşmasına neden olmuştur.”
KAHRAMANMARAŞ DEPREMLERİ TÜRKİYE EKONOMİSİ ÜZERİNDE ÇOK KATMANLI VE UZUN SÜRELİ, ETKİLER BIRAKMIŞTIR
“Sonuç olarak, Kahramanmaraş merkezli depremler, Türkiye ekonomisi üzerinde çok katmanlı ve uzun süreli etkiler yaratmıştır. Bu etkilerin bertaraf edilmesi, yalnızca fiziksel yeniden inşa çalışmalarıyla sınırlı kalmamalı; aynı zamanda ekonomik, sosyal ve kurumsal kapasitenin güçlendirilmesini de içermelidir. Yeniden yapılanma sürecinde sanayi üretiminin teşvik edilmesi, lojistik altyapının modernize edilmesi, konut arzının hızla artırılması ve sosyal destek mekanizmalarının genişletilmesi büyük önem taşımaktadır. Aynı zamanda, afetlere karşı dirençli şehirler oluşturulması, afet risk yönetimi stratejilerinin geliştirilmesi ve toplumsal afet bilincinin artırılması gerekmektedir. Deprem sonrası dönem, sadece kayıpların telafi edilmesi değil, aynı zamanda daha sürdürülebilir, daha dirençli bir ekonomik ve toplumsal yapının inşası için bir fırsat olarak değerlendirilmelidir. Kahramanmaraş depremleri, Türkiye için gelecekteki afetlere karşı daha hazırlıklı olmanın ve dayanıklı kalkınma stratejileri geliştirmenin ne kadar hayati olduğunu bir kez daha güçlü bir şekilde göstermiştir.”
Türk Ocakları Kahramanmaraş Şubesince Mesder’de tertiplenen Ocakbaşı Sohbetleri Programı, Dr. Öğr. Üyesi Gülferah Ertürkmen’in yaptığı konuşma, soru cevap bölümüyle son buldu. Bu vesileyle program konuşmacısı Gülferah Ertürkmen’e, Türk Ocakları Kahramanmaraş Şubesine, Mesder Kahramanmaraş Edebiyat Sanat Derneğine ve kıymetli katılımcılara çok teşekkür ederiz.
Selam ve sevgilerle