Bu günlerde sosyal medya da bazı dostlarımız evlat imtihanının zorluğundan bahsederek, “Allah kimseyi evladı ile imtihan etmesin!” gibi dualar da bulunuyorlar. Ancak, şu da bilinsin ki, mümin olan herkes istisnasız eşi ve çocukları, malı hatta kendi kendisiyle imtihan olacaktır. İmtihanın şeklini ise Rabbim bilir, kimi zaman hafif, kimi zaman ağır geçer, hatta deler geçer yani imtihan kaçınılmazdır. Çünkü dünya imtihan dünyasıdır. Hemen başta yazayım, önemli olan bu imtihanı olurken kişinin tutumudur, çünkü iki yol vardır ya isyan eder imtihanı kaybedersiniz ya da “Lütfun da hoş, kahrında hoş!” diyerek imtihanı kazanırsınız…Ne diyelim Allah imtihanımızı kolay kılsın!

Ramazan dolayısı sabah namazlarından önce mukabele yapıyoruz. Diğer arkadaşlar Kur’anı gözleriyle takip ederken, ben hem Arapçasını hem de mealini okuyorum, böyle yapınca anlamını öğrendiğim için yaptığım iş daha sevimli geliyor, çünkü verilen mesajları öğrenmiş oluyorum. Rabbim yaşamayı da nasip etsin. Cuma sabahı Yunus Suresi okunda, (10-12. Ayetlerde) Rabbimiz şöyle buyuruyor: “İnsanın başına bir sıkıntı geldiğinde yatarken veya otururken ya da ayakta iken hemen bize dua etmeye koyulur. Onu sıkıntı durumdan kurtardığımızda ise- sanki başına gelen sıkıntı sebebiyle daha önce bize dua etmemiş gibi- inkarcılığa dönüp yoluna devam eder, haddi aşanlara yaptıkları işte bu şekilde güzel görünmektedir…”

Bu söylenen aynen geçerli, biz insanız başımıza bir sıkıntı geldiğinde hemen duaya başlarız, tövbe ederiz, sıkıntı geçince aynı şekilde yola devam ederiz. Bazıları ise tövbelerinin arkasında durur, istisna da olsa. İşte biz buyuz. Bunu belirttikten sonra önce insanın kendi kendisi ile imtihanına döneyim.

KENDİ NEFSİMİZLE İMTİHANIMIZ

İsterseniz insanın kendisi ile imtihanından başlayalım. Yani nefsimiz, ‘ene’miz, şehvetimiz, paramız, malımız (sanki bizim de) imtihanlarımız vardır.  Evet, İnsan kendi kendisiyle sınanıyor ve sınav öncesi denemelerde yapılıyor. Bu esnada çoğumuz sevildiğimizin farkında bile olmaz, isyan bile ederiz. Oysa Cenab-ı Allah kimi zaman bizi kendisine yaklaştırmak için dertler verir. Eyüp(as), Yunus(as), Yusuf(as) ve İbrahim Peygamberin İsmail’i kurban etmesi gibi hikayeleri bir hatırlayalım.

Bunlar bize niye anlatılır, ibret alalım diye, ancak bu hikayeleri dinleriz de tarih de kalmış sanırız, oysa kimi zaman onlar gibi olmasa da bizlerde böyle tatlı imtihanlardan geçeriz. Birde insanın kendi eliyle, kendi gözünü oyduğu imtihanları vardır. İnsanın bitmeyen tamahı, gözünü doyurmayan açlıkları ve bunlara karşı direnmenin manevî boşluğu yenik düşürüyor. Direnemiyor ve karşı koyamıyor.

ÜÇ EVRE

“Başımıza gelen her bela, sıkıntı ve musibetlerin üç önemli sebebi vardır. Birincisi işlediğimiz kusurlar, günahlar ve ihmallerdir. Şura Suresi, 30. Ayet: Size gelen musibet, işlediğiniz (günahlar ve kusurlar) yüzündendir. 

İkincisi sebep ihmallerimiz. Mesela bir bahçıvanın; bağ, bahçe veya ağaç hakkındaki ihmali, yani sadece su arkını veya vanasını açmaması veya ilaçlamayı, çapalamayı ve budamayı ihmal etmesi, o bağ, bahçe ve ağacın kurumasına ve meyve vermemesine sebep olur.  Aynen bunun gibi; ticaret adamının işyerini ihmal etmesi de böyledir. Mağaza sahibinin; kasa ve kasa şifrelerini geçici kimselere vermesi, ihmalin ötesinde bir cinayettir. Bu gibi önemli yerleri, mutlaka kendi canından ve çok güvenilir kimselere teslim etmesi gerekir. Görülüyor ki, biz hak ediyoruz. Allah cc çoğunu af ettiği halde, belaları hak ediyoruz. Yani, İmam-ı Rabbani Hz.’nin bu konudaki sözleri, şöyle beyt haline getirilmiş: “Kuluna zulm etmek istemez hüdası, herkesin çektiği kendi cezası.” 

Üçüncü neden ise Uhrevi alemdeki derecemizin yükseltilmesi. Bu sebep, hem bizleri gafletten uyandırır, hem de Ebedi Cennetleri kaybetmek üzereyken, kurtuluşumuza vesile olabilir. Başta izah ettiğim hadise…

Dünyada musibetlere maruz kalıp da güzelce sabreden kimse, ahirete günahsız gider veya Her musibet, affedilecek bir günah için gelir. (Ebu Nuaym) (Kay. Risale Haber Raif Öztürk)

Unutmayalım, dünyanın kendisi imtihan ve bir deneme yeridir, Rabbim isyana sebep olacak ağır imtihanlar vermesin.

Kalın sağlıcakla.