Çocukluğumuzdan bu yana bu hayatın zorlukları ile baş etmekteyiz. Tabiki hayat her zaman zorlu bir maraton değildir.

Sanki maça çıkar gibi sürekli bir yenilgi ve zafer odaklı yetiştirme tarzı edindik. Başkasından daha iyi olalım ve mesleki anlamda iyi yerlere gelelim diye çok çaba harcadık. Tabi bizimle birlikte duygularımız ve bedenimiz de bu durumdan nasibini aldı. Hatırlar mısınız ilkokula giderken çantalarımız ne kadar ağır olurdu . Üstüne bir de ailelerimiz , hocalarımız çok ödev verdiği için gururlanırdı. İçleri rahattı çünkü dersine çalışan sorumluluk sahibi çocukları vardı.

Çocuk olarak baktığımda ise neden o yaşta bu denli ağır şeyler kaldırıp okula gittiğimi anlamazdım. Bedenim anlardı ve kamburlaşırdı. Yıllarca kambur şekilde gezdiğimi biliyorum. Sporun ve bedenimin dik duruşunun ne denli önemli olduğunu derslerden kafamı kaldırınca anladım . Yıllar sonra dik durmanın ve gülümsemenin fizyolojimize iyi geldiğini bilimsel kanıtlarla öğrendim.

Bedenimiz değişince duygularımız da değişiyor . Kaygı ve depresyon bir aradaysa omuzlarımız düşük kalır. Rahmetli Doğan Cüceloğlu’nun dediği gibi biz Türkler sürekli somurtuyoruz. Yurtdışına gittiğimde tanımadığım herkes gülümsüyor demişti. Sanırım duygu dünyamızı etkileyen çok yönlü meselelerimiz var.

Annelerin klasik lafıdır bilirsiniz; kızım ya da oğlum , dik dur ! Görünüş ne denli önemlidir . El vardır. Titiz olmak gerekir. Halbuki bilimsel anlamda dik durmanın ruh halini değiştirdiğini anlatsalar sanırım hemen dik duruşa geçerdik.

Türkiye ‘de genç olmak esarette olmaktır. Yıllar geçti hala işe giderken mutlaka iş insanı çantam olmalıdır. Yoksa eksiğiz ve çalışkan değiliz. Büyüsek de arı gibi çalışmak lazım , para biriktirmek lazım, emeklilik için para ayırmak lazım...

Bu ülkede içten bir şekilde ne zaman güleceğiz? Hele ki ekonomik bunalımda hayata nasıl devam edeceğiz ? Bunca yıl öğretilenlerin tam tersini yaparak yani hayatı önemsemeyerek ...

Olduğu kadar çalışmak , olduğu kadar an’da kalmak , gelecek kaygısı taşımamak gerekiyor. Hatta bolca mizah ile bu süreci daha sağlıklı atlatabiliriz.

Bundan sonraki nesiller için bolca çalışsınlar ve bolca kahkaha atsınlar. Zira öbür türlü hayat çekilmiyor.