Okumak Alışkanlıktan Ziyade Bir Arayıştır
ÖRNEK ALDIĞIM ŞAHSİYETLERİN BAŞINDA SEZAİ KARAKOÇ GELİR
Soru: Okurlarımızın sizi daha yakından tanımaları için Enver Çapar kimdir diye bir sual ile başlasak neler söylersiniz?
Cevap: 1977 Andırın doğumluyum. İlk okulu çeşitli köylerde tamamladım. Ortaokul ve liseyi Kahramanmaraş İmam Hatip Lisesinde bitirdim. Marmara Üniversitesi Türkçe öğretmenliği bölümünden 2002 yılında mezun oldum. Aynı yıl Milli Eğitim bakanlığında öğretmen olarak göreve başladım. Halen Maraş’ta Türkçe öğretmeni olarak çalışmaktayım.
Soru: Edebiyata olan ilginiz ne zaman, nasıl başladı, sizi bu yola sürükleyen temel motivasyonlar, örnek aldığınız şahsiyetler var mı?
Cevap: Okumak da tıpkı yazmak gibi bir ihtiyaçtan doğuyor. İnsan okudukça ruhunu daha iyi fark ediyor. İçimizdeki merak ve keşfetme duygusu harekete geçiyor. Ruhumuzun açlığını doyurmak için okuyoruz bir nevi. Okumak alışkanlıktan ziyade bir arayış. Bizim zamanımızda evlerde kitap olmazdı. Kitap çok yaygın da değildi. Okul kütüphanelerindeki imkanlar dahilinde okumaya çalışırdık. Lise yıllarımda Duran Boz hocam dersimize gelirdi. Her derse girişinde yanında mutlaka kitap olurdu. Normal ders konusu işlendikten sonra bize kitap tavsiyeleri verirdi. Okumanın öneminden bahsederdi. Üstat Sezai Karakoç’u Duran hocam sayesinde tanıdım. Bütün eserlerini okudum. Fikirlerini benimsediğim ve örnek aldığım şahsiyetlerin başında gelir Sezai Karakoç.
KİTABIM İLK ÇIKACAK, CÜMLESİ TARİFSİZ BİR HEYECAN CÜMLESİDİR
Soru: İlk şiir kitabınız “Uçurumlar Çağı” İstanbul yayınları Birnokta kitaplığından çıktı. Hayırlı olsun okuyanı bol olsun. Kitabınızın hikayesinden bahseder misiniz? Yeni kitap çalışmalarınız var mı?
Cevap: Teşekkür ederim. Yazı ve şiir yazan herkes yazdıkları belli bir olgunluğa gelip bir kitap hacmine ulaşınca imkanlar dahilinde kitap çıkarmak ister. Yazdıklarının bir arada iki kapak arasında bir eser olarak kalmasını ister. Bir hatıra bırakmak ister. Bizim de şiirlerimiz çeşitli dergilerde yayınlandı. Daha çok Birnokta dergisinde yazdığımız için kitabımız oradan çıktı. Kitabım çıkacak cümlesi tarifsiz bir heyecan cümlesidir aynı zamanda. Bir ressamın resmini bitirip duvara asması gibi, bir ustanın eserini tamamlayıp vitrine koyması gibi bir şey. Çok yüceltilecek, insanı sevinçten ne oldum delisi edecek bir şey değil ama farklı bir duygu. Doğal bir sürecin sonunda ortaya çıkan bir emek mahsulü. Yeni kitap çalışmalarımız inşallah olacak ama malumunuz yayınevlerinin içinde bulunduğu maddi sıkıntılar kâğıt fiyatlarının aşırı yüksek olması gibi durumlardan dolayı ileriki zamanlarda şartlara göre hareket edeceğiz artık.
ŞAİRLER VE YAZARLAR ÇAĞININ TANIĞIDIR
Soru: Yazma sürecinizde sizi en çok etkileyen, ilham veren kaynaklar nelerdir? Bu kaynakların çeşitliliği zaman içinde değişti mi?
Cevap: Yazmak bir ihtiyaçtan doğuyor. Önce ciddi bir okuma süreci gerekiyor. Her okuyan yazacak diye bir kaide yok tabi. Ama asıl olan okuma. Yazmak için ayrı bir yetenek lazım. Kalbe gelen kelimeler, ruha dokunan olaylar dilinize dolanıyor ve kâğıda yazı olarak dökülüyor. Birilerinin kayıt düşmesi gerekiyor ve onlar da yazar şair oluyor. Şairler ve yazarlar çağının tanığıdır. İnsanları derinden etkileyen olayları ve kendi iç seslerini eserlerinde dile getirirler. Zaman ve şartlar değişse de insan değişmiyor. İnsana, bir kalbi olduğunu ve yüreğinin yanında olup olmadığını hatırlatıyor şairler.
ŞİİR KALBİN SESİNE KULAK VERMEKTİR
Soru: Şiirle ilişkinizi nasıl tanımlarsınız? Sizin için şiir yazmak diğer türlerden nasıl ayrılıyor?
Cevap: Şiir hayatın her alanındadır. Bir çocuğun bakışı, bir kuşun kanat çırpışı, bir suyun çağlaması. Bunlar hep şiirdir. Şair hayret eden ve haşyet duyan kişidir. Hayatın rutinliğinden dünyanın telaşından başını kaldırıp ruhun dinginliğine, kalbin sesine kulak vermektir şiir. Dilimizin teminatıdır şiir. Bugün şiir söylüyorsa şairler bunu Yunus Emre’ye Karacaoğlan’a Mevlana’ya ve adını sayamadığımız nice Türk şairine borçludur. Dil bir milletin varlık sebebidir. Dilimizi kültürümüzü bugünlere getirebilmişsek burada en büyük pay şiirindir.
TEMELSİZ BİNA OLMAYACAĞI GİBİ GELENEKSİZ ŞİİR DE OLMAZ
Soru: Günümüz şiirine dair gözlemleriniz nelerdir? Serbest şiirle geleneksel şiir arasındaki dengeyi nasıl koruyorsunuz?
Cevap: Şiir darası alınmış sözdür derler. Sayfalarca anlatılacak bir mevzuyu yeri gelir şair bir mısrada anlatır. Temelsiz bina olmayacağı gibi geleneksiz şiir de olmaz. Serbest şiir gökten düşmemiştir. Serbest şiir yazanlar divan şiirini ve hece şiirini çok iyi biliyorlardı. Şiir dilden dile gönülden gönüle akıp gelen bir ırmaktır. Okuyanı kalbinden yakalayan şiirler kalıcı oluyor. Yani kalpten çıkan şiirler kalplerde yaşamaya devam ediyor. Zaman eleği durmadan çalışıyor. Her daim canlı olan şiirler kalıyor geriye. Çok şiir yazması değil birkaç şiiri ölümsüzleştirmeye yetiyor şairi. Şekil değiştirse de öz aynı ise şiir yaşıyor. Şiir tartışmaları eskiden beri yapılır. Çünkü şair ve şiir dönemleri ve akımları belirler. Şiir gündemdedir her zaman ve gündemi belirler.
Soru: “Doğu Türkistan'dan Yemen'e Yakın Acılar Tarihi” isimli bir şiirinizde “Çöl bile utancından yangınını içe verirken/ İnsan ne zaman gündem olacak şu süfli dünyada?” diyorsunuz. Şiirinizdeki suale siz nasıl bir cevap verirsiniz?
Cevap: Bugün Gazze’de yaşanan insanlık dramını anlatacak yüzümüz kalmadı. Kalemden, beyaz kâğıttan utanıyoruz artık. Sözün bittiği yerdeyiz diyoruz. O zaman biz de bitmişiz insanlık da kalmamış demektir. Mekanlar değişiyor ama zulüm aynı. İslam alemi başsız kalıp birliği bozulduğundan beri zulüm altında. Kan ve gözyaşı İslam coğrafyasının kaderi olmuş durumda maalesef. Bu dünya düzenini kuranların ve yönetenlerin insan diye bir gündemleri yok. İçimiz kan ağlayarak utana utana acizliğimize şahit tutar gibi yine de yazmaya çalışıyoruz zulme uğrayan Müslümanların durumunu. Necip Fazıl’ın dediği gibi “ağlayın, belki su yükselir kurtuluruz”
TÜRKİYE YAZARLAR BİRLİĞİ (TYB) TÜRKİYE’NİN EN KÖKLÜ KÜLTÜR SANAT KURULUŞUDUR
Soru: Halen Türkiye Yazarlar Birliği Kahramanmaraş şube başkanlığını yapmaktasınız. Birlik faaliyetleri hakkında neler söylersiniz?
Cevap: Türkiye yazarlar Birliği 1978 yılında rahmetli kurucu şeref başkanımız D. Mehmet Doğan ve arkadaşları tarafından kurulmuş Türkiye’nin en köklü kültür sanat kuruluşudur. Kamu yararına çalışan bu kurum 47 yıldır Türkiye’de kültür ve sanatın nabzını tutmaktadır. Kahramanmaraş şubesi de 1994 yılında Ali Yutrgezen Muzaffer Gözükara hocalarımızın öncülüğünde kuruldu. Aslında var olan bir dernek tyb şubesine dönüştürüldü diyebiliriz. Bu hocalarımızın talebe yetiştirmek maksatlı kurdukları kültür sanat derneği vardı. Oradaki misyon şubede de devam etti. Rahmetli Ahmet Doğan İlbey abi derneğe fikir ve gönül dükkânı derdi. Dükkânda resmiyet yoktur. Samimi sohbet vardır. Hususi bir mekandır. İçerlek bir yapısı vardır. Yıllara sâri dostlukları olan insanların sohbet meclisidir. Bunun yanında dışa dönük faaliyetler de yapılır. Depremde dernek binamız ağır hasarlı idi. Bir süre yer bulamadık. Yaklaşık iki yıldır Kocaeli konteyner çarşısında derneğimiz faaliyetlerine devam ediyor. 2012 yılında yayın hayatına başlayan yoldakikalemler.blogspot internet dergimiz Hasan Ejderha ağabeyimizin yönetiminde yolculuğuna devam ediyor. Maraş Manşet gazetesinde kültür sanat sayfası olarak yayın hayatına başlayan ve 5. Sayısına ulaşan garbi yeli isimli bir çalışmamız var. Her hafta Cuma akşamları serbest sohbet toplantılarımız devam ediyor. Önümüzdeki güz dönemi ile birlikte kültür sanat faaliyetlerine devam edeceğiz inşallah.
KAYBEDİLEN DOSTLARIN ARDINDAN YAZI YAZMAK ÇOK ZOR
Soru: Asrın felaketi diye isimlendirilen büyük depremde vefat eden şair ve yazar arkadaşlarınız oldu. Düzenlenen anma programlarıyla andınız ve hatıralarını paylaştınız. Onlara ithafen şiirler yazdınız. Vefat eden dostlarınıza şiir yazmak nasıl bir duygu? Belki zor olacak ama neler söylersiniz?
Cevap: Depremde sadece dernek binamız değil bizler de ağır hasar aldık. Derneğimizin kurucularından Ahmet Doğan İlbey bir önceki dönem şube başkanımız Fazlı Bayram ve yönetim kurulu üyemiz Ferhat Ağca deprem şehidi oldular. Daha önce de söylediğim gibi derneğimizde çok samimi bir ortamımız var. Bu dostların kaybı bizi çok derinden yaraladı. Hepsi birbirinden kıymetliydi. Onların kaybıyla hayatımızda büyük bir boşluk oldu. Şiir kitabımı bu üç dostumun aziz hatırasına ithaf ettim. Kaybedilen dostların ardından yazmak gerçekten zor. Yaralarımız kapanmıyor. Kaderin önüne geçilmiyor. Hemen her sohbet toplantısında mutlaka onları anıyoruz. Hayırla yad ediyoruz. Aziz hatıralarıyla birlikte bizimle yaşamaya devam ediyorlar. Allah bir daha böyle acılar yaşatmasın kimseye.
Soru: Şehrimizdeki edebi faaliyetleri nasıl buluyorsunuz? Yeterli bulmuyorsanız önerileriniz neler olabilir?
Cevap: Maraş şairler şehri olarak bilinir. Geçmişten günümüze nice şair ve yazar yetişmiştir bu topraklarda. Böyle bereketli bir şehirde kültür ve sanat faaliyetleri tabi ki boldur. Unesco edebiyat şehri ünvanı için yaklaşık beş yıldır büyükşehir belediyemiz yoğun çaba sarf ediyor. Çok çeşitli kültür ve sanat faaliyetleri gerçekleştiriyor. Bunun yanı sıra sivil toplum kuruluşları da kültür sanat alanında faaliyetler düzenliyor. Bildiğim kadarıyla şu an şehrimizde beş veya altı adet özel yayınevi var. Belediyenin dergileri yanında uzun yıllardır yayın hayatını sürdüren dergilerimiz var. Şehrimiz kültürel faaliyetler ve edebi ürünler bakımından oldukça zengin. Bunların karşılığı olarak Unesco edebiyat şehri unvanını da alacağını umuyorum.
MESDER GRÇEKTEN ÇOK GÜZEL FAALİYETLER YAPIYOR
Soru: Zaman zaman sizlerin de etkinliklerine ev sahipliği yapan Mesder Kahramanmaraş Edebiyat ve Sanat Derneği faaliyetleri hakkında birkaç cümle kurmak isterseniz neler söylersiniz?
Cevap: Şairler şehri Maraş’ta kültür sanat faaliyeti yapan derneklerin olması elbette beklenen bir durum. Başkanlığını yürüttüğünüz Mesder gerçekten çok güzel faaliyetler yapıyor. Söyleşiler, dergi buluşmaları gibi birçok etkinliği oradan takip ediyoruz. Bazı derneklerin ve dergilerin malum faaliyet yapacak mekanları yok. Sizler bu anlamda güzel bir ev sahipliği de yapıyorsunuz. Sizlerle birlikte Mesder’de program yapmaktan gayet memnunuz. İnşallah önümüzdeki dönemlerde birlikte faaliyetler yapmayı planlıyoruz. Sivil toplum kuruluşları fedakârlık isteyen yerlerdir. Zaman ayırmanız, mesai harcamanız çeşitli külfetleri çekmeniz gerekir. Mesder’de güzel bir ortam oluşturmuşsunuz. Birlik beraberlik içinde iş bölümü ile yükün altından kalkıyorsunuz. Faaliyetlerde en önemli şey devamlılıktır. Mesder bu anlamda güzel bir örneklik teşkil ediyor. Bir gelenek oluşturuyor aynı zamanda. Çalışmalarınızda muvaffakiyetler diliyorum. Nice güzel programlarınız olsun.
DERGİLER USTA YAZARLARLA GENÇ YAZARLARIN BİRLİKTE USTA-ÇIRAK GELENEĞİMİZİN DEVAM ETTTİRİLDİĞİ YERLERDİR
Soru: Son olarak Salkım Söğüt okurlarına, genç yeteneklere iletmek istediğiniz ne gibi bir mesajınız olur?
Cevap: Yayıncılık, dergi çıkarmak hayli zorlaştı ülkemizde. Malum kâğıt fiyatları ve dağıtım çok pahalı. Bu yüzden birçok dergi dijital ortama taşındı. Salkım Söğüt de dijital ortamda yayın hayatını sürdürüyor. Her ne kadar mevkutenin tadını vermese de dijital dergiler de ilgi görüyor günümüzde. Artık herkesin elinde telefon var ve her işimizi oradan hallediyoruz. Dergi, gazete okuma işi de artık dijital olarak yapılıyor. Dergiler edebiyatın nabzının attığı yerlerdir. Dergiler bizi diri tutar. Okuma yazma motivasyonumuzdur dergiler. Dergiler usta yazarlarla genç yazarların birlikte usta-çırak geleneğimizi devam ettirdiği yerlerdir. Edebiyatımızın geleceği açısından bu birliktelik önemlidir. Tabi dijital bir çağdayız, hız çağındayız sosyal medya mecralarında bir cümleden uzun yazıların okunmadığını görüyoruz. Gençlerimizden her zaman umutluyuz. Okuyan yazan gençlerimizin sayılarının artmasını temenni ediyoruz.
Bu vesile ile yeni çıkan romanınız “Hades Geçidi” hayırlı uğurlu olsun. Okuru bol olsun. Kaleminize kuvvet, yüreğinize bereket olsun. En kısa zamanda bu eserinizi temin edip okuyacağız inşallah.
Bu güzel söyleşi için size çok teşekkür ediyorum.
Ben teşekkür ederim.
