1960 yılının 27 Mayıs günü demokrasiye ilk darbenin vurulduğu günün acısı hala yüreğimizde dururken…

Yıl 2020… Günlerden 27 Mayıs… Yüreklerimizdeki sızıyı bir nebze olsun hafifleten güzel bir gelişme yaşanmıştı. Darbenin sonuçlarını yeni nesillere aktarmak ve demokrasi ve özgürlük fikrine ev sahipliği yapmak üzere “Demokrasi ve Özgürlükler Adası”  Cumhurbaşkanımız tarafından 27 Mayıs 2020’de açıldı ve yıllar boyu süren sessizlik nihâyet buldu!
2013 yılında, Cumhurbaşkanımızın talimatları ile çehresinin değiştirilmesine karar verilerek öncelikle ismi “Demokrasi ve Özgürlükler Adası” olarak değiştirildi. 2015 yılında tarihin karanlık sayfalarına ışık tutmak üzere yenilenme çalışmaları başladı. Bu çalışmalar beş yıllık sürede tamamlandı. Adanın açılış konuşmasında Cumhurbaşkanımız, “Tarihi değiştiremeyiz ama doğru yorumlanmasını sağlamak için tarihin hatırlanma biçimini değiştirmek elimizdedir” sözleriyle Demokrasi ve Özgürlük Adası’nın önemine ve yenilenme amaçlarından biri olarak, gençlerimizin 1950 ilâ 1960 yılları arasını iyi öğrenmeleri gerekliliğine vurgu yapmıştı.
Eski adıyla “Yassıada”, yeni adıyla “Demokrasi ve Özgürlükler Adası”…
MARMARA Denizi’nin kuzeydoğusunda yer alan ve “Adalar” olarak anılan takımadanın parçası, İstanbul’un yanı başında 18,3 hektarlık yüzölçümüyle küçük bir kayalık… Bakmayın küçüklüğüne, tarih sahnesinde tanık olduğu olay itibarıyla anlamı oldukça büyük.
27 Mayıs 1960 Askerî Darbesi’nin zulmüne maruz kalan Demokrat Partili 592 siyasetçi, 15 ay süreyle Yassıada’daki hücrelerde, zindanlarda tutulmuş. Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Mâliye Bakanı Hasan Polatkan’ın kurulan düzmece sözde mahkeme sonrası idam edilmesiyle Cumhuriyet tarihinin en karanlık dönemlerinden birine ev sahipliği yapmış. Böyle bir olaya ev sahipliği yaptığı için de yıllarca “yaslı ada” olarak sessizliği tercih etmiş.
Artık yeni çehresiyle dünyaya seslenen Demokrasi ve Özgürlükler Adası için çizilen logoya yandan baktığınızda görünen siluet, Adnan Menderes’in ta kendisi!
Adaya yapılan 24 metre yükseklikteki Demokrasi Feneri, aydınlık günlere açılan kapı ve demokrasinin geleceğine tutulan ışığın simgesi.
Yargılamaların yapıldığı mahkeme salonu, bundan sonraki ömründe “27 Mayıs Müzesi” olarak hizmet verecek. Bununla birlikte ada; 600 kişilik Adnan Menderes Kongre Merkezi, cami, 125 odalı otel, sergi salonu, müze, seyir terasları ve Demokrasi Parkı gibi yapılarla donatıldı. Adada bulunan nitelikli ağaçlar korunduğu gibi ilave kırk bin civarı ağaç ve bitki dikimi yapılarak yüzde 60’lık orana sahip yeşil alan oluşturuldu.
Dördüncü yüzyıldan itibaren sürgün yeri olarak kullanılmış olan ada, birkaç sahip değiştirerek gelmiş bugüne. Bizans İmparatoru Theofilos 800’lü yıllarda Platea Manastırı’nı yaptırır. Yine 860 yılında adada sürgün olarak kalan Patrik Ignatios da buraya bir kilise yaptırır. 1859’da adayı satın alan Birleşik Krallık İstanbul Sefiri Henry Bulwer, sahilde kale benzeri bir bina ile adanın ortasına köşk inşâ ettirir ve Abdülmecit Han’ın onayı ile satın aldığı adayı bir süre sonra satışa çıkarır. Osmanlı Hükûmeti, adanın bir Türk’e satılmasını isteyince, burayı Mısır Hidivi İsmail Paşa satın alır.
Cumhuriyet döneminde, 1947’de ise Deniz Kuvvetleri tarafından satın alınarak adaya subay ve erler için yüksek katlı lojmanlar, spor sahası, tesisler, buz deposu, yemekhane ve silahhane gibi birçok bina inşâ edilmiş.
Altın Yıllar
 “Altın yıllar” olarak tarihe geçen dönem, 1950 yılında başlayıp, Adnan Menderes’in başbakan olduğu ve 1960 yılının 27 Mayıs Darbesi’ne kadar süren yıllar…
Bu dönemde, 1932 yılından itibaren uygulanan “Arapça ezan okuma yasağı” 18 yıl aradan sonra kaldırıldı.
Menderes’in başında olduğu hükûmet tarafından 25 Temmuz 1950’de alınan kararla Kore’ye askerî kuvvet gönderildi. Türk askerinin Kore’deki başarısının, Türkiye’nin NATO’ya üye olmasında büyük etkisi oldu ve Türkiye, 1952 yılında NATO’ya tam üye olarak kabul edildi. Birçok altyapı, ulaştırma, enerji, reel sektör yatırımı hayata geçirildi.
Karayolu yapımına önem verilerek 14 bin kilometrelik karayolu yapıldı. Bu sayede birçok köy ve kasaba yol, su ve elektriğe kavuştu.
Vakıflar Bankası, Denizcilik Bankası, ODTÜ (ve içindeki kurumlar), Et ve Balık Kurumu, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Türkiye Selüloz ve Kâğıt Fabrikaları, Türkiye Kömür İşletmeleri, Devlet Malzeme Ofisi, Türkiye Demir Çelik İşletmeleri gibi birçok sanayi kuruluşunun olduğu 100’den fazla kuruluş hizmete girdi.
Bu dönemde Türkiye’nin gayrısâfî millî hâsılası yüzde 9 oranında büyüme kaydetti. Tarımda büyümenin ön plâna çıktığı bu dönemde, traktör başta olmak üzere tarımda kullanılan alet ve makinaların sayısı ve ekilebilir alanların oranında artışlar görüldü. Bu dönemde ciddî büyüme kaydeden Türkiye’de 11 liman, 5 havalimanı, 8 sulama barajı, 5 termik santral, 18 HES’li baraj, 8 bin kilometre nakil hattı, 13 şeker fabrikası, 19 çimento fabrikası, 88 büyük ölçekli fabrika kuruldu.
Mersin Limanı,  Seyhan, Elmalı, Sarıyar, Demirköprü, Hirfanlı Baraj ve Hidroelektrik Santralleri ile Tunçbilek Elektrik Santrali, bu dönemde faaliyete başlayanlar arasında. Ataş ve Tüpraş Rafinerilerinin temelleri atıldı. Yine İstanbul Tuzla Jeep Montaj Fabrikası da bu dönemin yatırımlarından biri…
Bu dönemin artılarından biri de, özel sektöre verilen önemin yanında Turizm Endüstrisi Teşvik Kanunu ile Yabancı Sermaye Teşvik Kanunu’nun kabul edilmesi olmuştur.
Üzerinden 64 yıl geçmesine rağmen hala yüreklerde kanayan bir yara 27 Mayıs…
Fakat acı netîcelerini ve demokrasiye düşen gölgenin ağırlığını yüklenen Yassıada’nın, bundan sonra demokrasi yolunda verilen mücadeleleri unutturmamak, topluma gelecek vizyonu sunabilmek ve tüm dünyaya demokrasi ve özgürlükler anlamında vereceği mesajla “Demokrasi ve Özgürlük Adası” olarak hayatına haklı bir gururla devam edecek…
Adaya İstanbul Deniz Otobüsleri'nden (İDO) satın alacağınız biletlerle Kadıköy İskelesi üzerinden ulaşım sağlanıyor. Seferler cumartesi ve pazar günleri 10.00 ile 16.00 arasında yapılıyor. Ayrıca Üsküdar'dan kalkan Valide Sultan Gemisi haftada iki gün ücretsiz olarak 'Demokrasi Yolculuğu Turu' gerçekleştiriyor. Ancak daha fazla programların yapılması, toplantıların, ziyaretlerin gerçekleştirilmesi ve toplumsal ilginin artırılmasının iyi olacağını belirtmek isterim.