Türk Ocakları Kahramanmaraş Şubesinin tertiplediği “Ocakbaşı Sohbetleri” programında bu defa KSÜ Dr. Öğr. Üyesi Esra KİRİK konuşmacı olarak yer aldı. “Mehmet Akif’te Âsım ve Safahat”  konulu söyleşi; MESDER Kahramanmaraş Edebiyat ve Sanat Derneği salonunda 07.03.2024 Perşembe akşamı çok sayıda şair yazar ve akademisyen katılımıyla gerçekleşti.

Türk Ocakları Kahramanmaraş Şubesi Hars heyeti başkanı Prof. Dr. İbrahim Solak’ın açılış konuşmasıyla başlayan programı izleyiciler pür dikkat dinledi.
Konuşmacı Esra Kirik sözlerine şöyle başladı:
“MEHMET AKİF’İN EDEBİ KİŞİLİĞİ, MİLLİ VE DİNÎ DUYGULARIN YOĞUN OLARAK HİSSEDİLDİĞİ ŞİİRLERİYLE TANINIR.” 
“Mehmet Akif Ersoy (1873-1936), edebi kişiliği, milli ve dinî duyguların yoğun olarak hissedildiği şiirleriyle tanınır. İslamiyet'in etkilerini ve Türk milletinin milli kimliğini işlediği eserleriyle öne çıkmıştır. İslam düşüncesine bağlı bir hayat sürmüş, bu yönde pek çok eser kaleme almıştır. Mehmet Akif, edebi kimliğinin yanı sıra, sosyal ve siyasi hayatta da etkili olmuş, toplumsal sorunlar ve adalet konularında da eserler vermiştir. Türk edebiyatının önde gelen isimlerinden biri olan Mehmet Akif, Türk milletinin milli ve manevi değerlerini yücelten, onların yaşaması ve gelecek nesillere aktarılması için mücadele eden bir kişilik olarak hafızalarda yaşamaktadır.
Esra Kirik, Mehmet Akif’in Türkiye Türkçesine önem verdiğine değinerek sözlerine şu şekilde devam etti:
“TÜRKLER ARASINDA BİR BİRLİK SAĞLANACAKSA, BUNUN ANCAK TÜRKİYE TÜRKÇESİYLE İLE MÜMKÜN OLACAĞI GÖRÜŞÜNÜ SAVUNUR.”
“Mehmet Akif Ersoy, Türk dili ve edebiyatı üzerine önemli düşüncelere sahip olan bir şair ve düşünürdür. Türk dilinin doğal ve sade yapısını koruyarak zenginleştirilmesi gerektiğini savunmuştur. Onun Türk diline bakış açısı, milli bir dilin oluşturulması ve korunması gerektiği fikrine dayanır. Servet-i Fünûn dönemi şair ve yazarlarından onu ayıran en önemli husus dilde sadeleşme hareketlerini desteklemesi ve sanatın toplum için olduğu görüşünü savunmasıdır. Dilin sadeleşmesi konusunda temel ölçü halkın dili ve Türkçedir. Hatta Türkler arasında bir birlik sağlanacaksa bunun ancak Türkiye Türkçesi ile mümkün olacağını görüşünü savunur.”
Konuşmacı Esra Kirik, Mehmet Akif’in, Türkçenin zenginliği, sadece dilbilgisi ve sözcük dağarcığıyla sınırlı olmadığını; aynı zamanda bu dilin ifade ettiği manevi değerlerle de ilgili olduğu görüşünü ifade eden sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“TÜRK MİLLETİNİN BİRLİĞİNİ SAĞLAMAK İÇİN DİLİN KORUNMASI VE GELİŞTİRİLMESİ GEREKİR.”
“Mehmet Akif, milli kimliğin ve değerlerin korunmasında dilin önemli bir rol oynadığına inanır. Ona göre, dil milli kültürün taşıyıcısıdır ve bu nedenle Türk milletinin birliğini sağlamak için dilin korunması ve geliştirilmesi gerekir. Türk dilinin sade ve anlaşılır olması gerektiğini savunan Mehmet Akif, milli edebiyatın gelişiminde dilin önemli bir araç olduğunu vurgulamıştır. Dilin yabancı etkilerden arındırılması ve öz Türkçe'nin kullanılması gerektiğini düşünmüştür. Halk dilini şiirlerinde yoğun bir şekilde kullanan Akif, sıkça karşılıklı konuşmalara yer vererek nazma konuşma havası verir.
Ayrıca, Mehmet Akif'in eserlerinde sıkça yer verdiği dinî ve manevi motifler, dilin bu yönünün de önemini ortaya koymaktadır. Ona göre, Türkçenin zenginliği, sadece dilbilgisi ve sözcük dağarcığıyla sınırlı değildir; aynı zamanda bu dilin ifade ettiği manevi değerlerle de ilgilidir. İstiklal savaşının manevî cephesi onun savunmasındadır.
Program konuşmacısı Esra Kirik, Mehmet Akif’in Milli Mücadele dönemi ve sonrası hissiyatını yansıttığı “Safahat” isimli eserine değinerek şunları söyledi: 
“SAFAHAT, EDEBİ DEĞERİNİN YANISIRA TÜRK MİLLETİNİN MİLLİ KİMLİĞİNİ VE DEĞERLERİNİ YANSITAN BİR BAŞ YAPITTIR.”
“Türk şairi Mehmet Akif Ersoy'un en tanınmış eseri ‘Safahat’tır. Kitap, Mehmet Akif'in 1911-1933 yılları arasında yazdığı şiirlerinden oluşmakta ve farklı temaları işlemektedir. ‘Safahat’, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde yaşanan toplumsal ve siyasi değişimlere, İslamiyet'in etkilerine, milli duygulara, vatanseverliğe, sosyal sorunlara ve insanlık değerlerine dair derin düşünceler içerir. Kitap, çoğunlukla milli mücadele dönemi öncesi ve sonrası yaşanan olaylara dair hissiyatı yansıtır.
‘Safahat’, “Süleymaniye Kürsüsünde’, ‘Hakkın Sesleri’, ‘Fatih Kürsüsünde’, ‘Hatıralar’, ‘Âsım’, ‘Gölgeler’ bölümlerinden oluşmaktadır. Bu bölümler, Mehmet Akif'in hayatında yaşadığı dönemlerdeki farklı ruh hallerini, duygu ve düşüncelerini yansıtır.
‘Safahat’, Türk edebiyatında önemli bir yere sahip olmasının yanı sıra, Türk milletinin milli kimliğini ve değerlerini yansıtan bir başyapıttır. Mehmet Akif'in şiirleri, bugün hala Türk milletinin gurur kaynağı ve milli bilincin güçlenmesine katkı sağlayan önemli birer referanstır.Mehmet Akif'in dil ve üslup yeteneği, derin fikirleri ve milli duyguları bu eserde neşvünema bulur. Özellikle Âsım şiiri büyük bir gençlik projesidir.”
Esra Kirik, konuşmasının son bölümünde Mehmet Akif’in “Âsım’ın Nesli” dediği kurtarıcı nesilden de bahsederek sözlerini şöyle tamamladı:
“MEHMET AKİF’İN, ‘ÂSIM’IN NESLİ’ DEDİĞİ NESİL, TÜRK MİLLETİNİN GELECEK KUŞAKLARI İÇİN ÖZLEMLE KULANILAN BİR İFADESİ.”
Mehmet Akif Ersoy'un ‘Âsım'ın Nesli’ dediği nesil, genellikle Türk milletinin gelecek kuşakları için özlemle kullanılan bir ifadedir. Bu ifade, Türk milletinin fedakarlık, vatanseverlik, çalışkanlık ve manevi değerlere bağlılık gibi nitelikleriyle tanımlanan bir kuşağı ifade etmektedir.
Akif’in ‘Âsım’ın nesli diyordum ya nesilmiş gerçek / İşte çiğnetmedi namusunu çiğnetmeyecek…’ mısraı ile de bilinen ‘Âsım'ın Nesli’ ifadesi ile özlenen, beklenen, kurtarıcı bir gençlikten bahsetmektedir. Burada şehitlerin ardından gelen nesillerin değeri vurgulanmakta ve onların manevi mirasını sürdürmeleri istenmektedir. Bu neslin, şehitlerin aziz hatıralarını yaşatmak ve vatanlarına sahip çıkmak gibi görevleri vardır. Yazılışının 100. yılında Âsım’ın daha çok okunması, anlaşılması idealist bir genç kuşağın yetişmesinde faydalı olacaktır.
Son söz, ‘Ebediyete akıp giden’ yıllar içinde yetişecek çocuklara ve gençlere bu eskimeyen değerleri ‘asrın idrakine’ uygun bir üslupla söyletebilirsek istikbalden ve istiklalden endişemiz olmaz. Ama ‘özgürlük ve bağımsızlık’ gibi ruhundan ama dirilmiş mazisi olmayan, yavan ve soğuk kelimelerle 100 yıl öncesinin ıstırabını ve heyecanını anlatmaya çalışırsak, havanda su dövmüş veya buz üzerine yazı yazmış oluruz.”
Kahramanmaraş Türk Ocağı tarafından tertiplenen Ocakbaşı Sohbetleri her zaman olduğu gibi ilgi ile izlendi. Toplantı, soru-cevap bölümü ardından Hars Heyeti Başkanı Prof. Dr. İbrahim Solak tarafından kapanış ve teşekkür konuşmalarıyla tamamlandı.
Bu vesile ile; programı tertipleyen Kahramanmaraş Türk Ocakları Şubesine, Ocakbaşı Sohbetleri konuşmacısı Dr. Öğr. Üyesi Esra KİRİK’e, Mesder Kahramanmaraş Edebiyat ve Sanat Derneği’ne ve değerli katılımcılara çok teşekkür ediyoruz.
Selam ve sevgilerle.