Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu’na güvenirim, milli bir isim. Kendisinin Ülke Tv’deki Sıra Dışı Programında Dünya Nereye Gidiyor sorusuna enteresen cevaplar veriyor. Ölüm Tohumları, sahte salgınlar, biyolojik soykırım, kültürel soykırım diye Youtu’ba yazarsanız, uzun uzun dinlerseniz.

Kendisi virüsler kullanılarak dünyada katliyam yapıldığını belirtilerek en büyük virüslerden birisinin ise kültürel bağımsızlığın kaybedilişi olduğunu belirterek enteresen ve üst perdeden hatta perde arkasında dönen dolaplarla ilgili enteresen şeyler anlatıyor. Programın sonunda ise yurt dışına bilim adına gönderilen neslin ülkemize ne getirdiği düşünülmelidir diyor. Özellikle de ülkemizde araştırmaya yönelik  yerli, milli çalışmalarının mutlaka başlatılması gerektiğinin altını çiziyor.

Eyvallah ne kadar da doğru değil mi söyledikleri?

Bu videoyu sosyal medyadan birkaç dostum ile paylaştım, tabi onlara bana bazı paylaşımlar attılar. Onlardan birisi de Hüseyin Vodinalı’nın, “ Corona Virüsün Perde Arkasıyla Davos Zirvesi’nin Ne Alakası Var?” başlıkla yazısıydı. Başlıktan anlayacağınız gibi, yazı şeytanı aklın, Yeni Dünya Düzeninden bahsediyor. İşte o yazıdan bir bölüm

HEDEF İNSAN

“Dünya nüfusunun çılgınca arttığını düşünen çılgın bir mülti milyarder, küresel nüfusu “makul” seviyeye indirmek için laboratuvarlarında özel bir virüs geliştirip bunu yaymaya çalışırken, ünlü tarihçimiz Joseph Langdon buna engel olur.” Yazının girişi aynen böyle, devam ediyor: “Dante’nin Inferno (Cehennem) isimli eserinden ilham alan zengin işadamı, aslında kendisi de hastalık yüzünden ölmek üzeredir, ama gitmeden dünyaya bir “iyilik” yapmak ister!

İsviçre’nin Zürih havalimanına özel jetleriyle gelip VİP koridorlardan geçerek ulaştıkları Davos’ta, damlarında keskin nişancıların pusuya yattığı, geceliği 10 bin dolarlık otellerde kalan 3000 ultra zengin de, küresel ısınmanın kalabalık insan kaynaklı olduğunu, insan nüfusunun dünyaya fazla geldiğini, ayrıca yeni teknolojik çağda işçilere de pek ihtiyaç kalmayacağını ve bunun için alınacak “önlemleri” konuşuyor. Dan Brown’ın İnferno’su aslında bir bakıma gerçekten yaşanıyor…

Yine 2003’te, Rusya Tıp Bilimleri Akademisi üyesi Aleksander Kolesnikov,SARS’ın (yeni corona virüsün atası) biyolojik savaş ürünü olduğunu ileri sürmüştü. Kolesnikov, virüsün kızamık ve kabakulak melezi olduğunu ve doğal olmayıp, laboratuvarda üretildiğini bildirmişti. Kolesnikov’un bir önemli iddiası da, SARS’ın genetik olarak Afrika ve Asya için tasarlandığı idi.

Aslına bakılırsa, son 40 yılda ortaya çıkan, AIDS, SARS, MERS, Kuş Gribi, Domuz Gribi, Hanta Virüs, Lyme Hastalığı, Batı Nil Virüsü, Lassa Ateşi, Ebola, Suriye Çocuk Felci, Yeni Şap Hastalığı, Zika Virüsü, Körfez Savaşı Sendromu hastalıklarının tümü, bu şüpheli sınıflamada yer alıyor.

Çünkü belirgin bir çıkış sebebi yok, yani bilimsel olarak kanıtlanmış doğal bir mutasyon süreci belirlenememiş, ayrıca ırk ve coğrafya odaklı hareket ediyorlar. (Çin’de yarasa, fare, yılan yenilmesi sebep olarak gösterilse de, uzun yıllardır bu tür beslenme adetleri söz konusuyken neden virüsün bir anda ortaya çıktığı sorusuna geçerli bir cevap oluşturmuyor.) Bu arada, mesela yeni doğan çocuklarda mikro sefali ve zeka geriliğine yol açan Zika, patentli bir virüs.İşin ilginci,  bu virüsün patentini alanlar 1947’de Rockefeller Vakfı’na bağlı bilim insanları! Coronavirüs’e ait patent ise daha yeni, 2014’te Amerikan Pirbright Institute tarafından alınmış. ABD Hastalık ve Korunma Merkezi CDC ise hemen bir açıklama yapıp, o coronavirüsün Çin’deki olmadığını ve aşı geliştirilmesi için patent alındığını belirtti.

Rockefeller Ailesinin avukatı ve ABD’nin stratejistlerinden Henry Kissinger, ta 1960’lardaki Bilderberg Toplantılarında (Küresel bir savaş suçlusu olan Kissinger, doğal olarak Bilderberg sosyetesinin en sadık ve sabit hizmetkarıdır. Bu arada 1923 doğumlu ve hala yaşıyor.)amaçlarının üçüncü dünya ülkelerinin nüfuslarının azaltılması olduğunu açıkça dile getiriyordu.

Kissinger, Şili’deki faşist darbenin bizzat oyun kuruculuğunu yaptığı 1970’lerde de aynen şunları söylüyordu:  “Nüfusun azaltılması üçüncü dünya ülkelerine karşı temel politikamızdır. Çünkü ABD’nin az gelişmiş bölgelerdeki petrol, maden ve diğer kaynaklara olan ihtiyacı artacaktır.”

Dünyanın en zenginleri, olaya böyle “Şeytani” bir açıdan bakıyor işte. Onlara göre, işlerine yaramayan üstelik ortalığı da kirleten ve ürettikleri ürünleri almaktan bile aciz büyük insan kitleleri, kurtulunması gereken fazla ağırlıklardan başka bir şey değil. Buna ben de bir ek yapayım.( KAYNAKLAR: China’s New Coronavirus: An Examination of the Facts – Larry Romanoff The Davos World Economic Forum (WEF) Is at It Again – Celebrating 50th Anniversary – Peter Koenig