Dondurmacılıkta 1850 yılında tek sayfada başlayan hikaye, 1980 yılında Yaşar Pastanesi’nde devam etti.

Bu lezzetin hikayesi bugün dünyanın bildiği, okuduğu bir kitap haline geldi. Önceki yazımda belirtmiştim; Kahramanmaraş’ta Yaşar Pastanesi’nin gönüllerde yeri ayrıdır, özeldir. Bu pastaneyi özel ve ayrıcalıklı kılanlardan birisi de Kahramanmaraş için, Türkiye için büyük öneme sahip olan MADO markasının doğduğu mekan olmasıdır.
Son yıllarda Türkiye, uluslararası arenada markalarıyla adından sıkça söz ettiren bir ülke haline geldi. Bu markalardan biri de şüphesiz Kahramanmaraş'ın gururu, MADO markasıdır.
MADO bir aile işletmesi olarak Kahramanmaraş’ta başladığı lezzet yolculuğunda, günümüzde Türkiye’de ve dünya genelinde yüzlerce şubesi ile hizmet veren dev bir marka haline gelmiştir. Bugün MADO markası değerlerimizin, kültürümüzün, geleneklerimizin taşıyıcı olarak 5 kıtada, 44 ülkede Kahramanmaraş’ın adını, şehrin atmosferini, misafirperverliğini ve lezzetleri tüm dünyaya taşıyarak adeta bir elçi görevini üstlenmiştir. Aynı zamanda Türkiye’nin sesini de…
Mado'nun başarı hikayesinde sadece lezzet değil, aynı zamanda markanın kültürel etkileşimi de önemli bir rol oynamaktadır. Dünyanın dört bir yanındaki şubelerinde, farklı kültürlerden insanlar, bazen bir külah dondurmanın çevresinde bazen de bir fincan Türk kahvesi çevresinde buluşuyor.
MADO’nun 5 kıtada var olması ve başarılı bir şekilde varlığını sürdürmesinin arkasında markanın yönetimindeki vizyoner liderlik, fedakarlık ve aile bağlarının güçlü olmasının etkisi büyüktür. Aile içinde MADO’nun açılımı, “Mehmet Ağabeyin Dediği Olur.”…
“Birini model alacaksın, birine model olacaksın” sözüyle örnek olmanın önemini her daim vurgulayan ve hayata geçirdiği projelerle gerçek manada örnek olan MADO yönetim kurulu başkanı saygıdeğer Mehmet Kanbur Kahramanmaraş’ın büyük değeridir, ağabeyidir…
Buraya kadar olan, görülen kısım. Gurur duyuyoruz…
Fakat bir de MADO’nun görülmeyen/görülmek istenmeyen tarafı var. Nedendir? bilinmez…
MADO markası için söylenecek çok söz, yazılacak çok şey var.
Önce, depremde ve sonrasında “Mado nerede?” diye merak edenler! İçin yazalım. Aslında MADO’nun nerede olduğu belliydi; depremin tam ortasındaydı. Herkes gibi depremi birebir yaşadı ve büyük oranda etkilendi.
MADO’nun depremde- su fabrikası dahil- üretim yapan fabrikaları ve işyerleri büyük yıkıma uğradı. Birçok çalışanını kaybetti. Buna rağmen “bizim canımızda, malımızda Maraş’tır. Maraş’ı düştüğü yerden ayağa kaldıracağız” dedi. İlk etapta fabrikanın önüne çalışanları için çadırlar kurdu. Aileleriyle birlikte kalıp bu şehri bırakmamaları adına 300 den fazla konteyner kurdu. Hatta bu konteynerlerin birinde bizzat Mehmet ağabey günlerce kaldı. Çalışanlarının yükünü almak, acısına ortak olmak adına…
Bilindiği üzere deprem ertesi herkes başka şehirlere gitmeye başlamıştı. Bir süre sonra şehirde çalışacak adam kalmamıştı. MADO Kahramanmaraş’ta hayat devam etmeli dedi ve dışarıdan çalışanlar getirmek durumunda kaldı. Çünkü MADO bir an önce üretime geçmeliydi, Kahramanmaraş için…
Bir taraftan üretim binaları ve işyerlerinin bakım ve onarımını devam ederken bir taraftan %10-15 kapasite ile üretim yapmaya çalışıyordu. Bu arada üreticilerini korumak için köylerden aldığı sütleri satın alıp çevredeki depremzedelere ikram olarak dağıtmış, hatta üreticilerinin hayvanlarının yemlerini dahi göndererek destek olmuştur.
Küçük bir hatırlatma ile bu bölüme nokta koyalım.
2020 yılının Ekim ayında İzmir’de meydana gelen depremde, MADO’nun depremzedelere ve arama kurtarma ekiplerine su ve çeşitli ikramlarda bulunduğu haberini hatırlayanlarınız vardır.
Çünkü İzmir depreminde MADO’nun fabrikaları üretime devam ediyordu! Çalışanlarından kayıpları yoktu!
Kolay değildi MADO olmak! Yıllar içinde, sayısız öncü adım atarak, rol model oldu. Zor köprüler geçerek, engeller atlayarak büyüdü. Ne kadar büyüdüyse, bir o kadar da sadık kaldı geçmişine, değerlerine, Kahramanmaraş’a…
Kahramanmaraş’ın ve ülkemizin zenginliklerini yerelden küresele taşımak adına önemli girişimler ve çeşitli sosyal sorumluluk projeleri hayata geçirdi, geçirmeye de devam ediyor.
2007 yılında MADO Beyazı Keçi Üretim ve Adaptasyon Çiftliği’ni kurdu. Keçi yetiştiriciliğini ve keçi sütü üretimini teşvik ederek hem Kahramanmaraş hem de Türkiye ekonomisine katkı sağlamak adına… Aslında burası bir MADO köyüdür, bir kültür köyüdür. Buraya gelen misafirlere geleneklerimizi, adetlerimizi, kültürümüzü aktarıyor. Dolayısıyla turizme katkı sağlıyor.
Bu çiftlikte sadece dondurma üretimi değil, aynı zamanda çok önemli bir üretim daha gerçekleştiriliyor. Dondurmanın olmazsa olmazı Salep bitkisini (yabani orkide) Kahramanmaraş’tan dünyaya pazarlayarak tıpkı dondurmada olduğu gibi marka haline getirmek için, yerinde yetiştiriyor. Salep üretimi yapanlara 10 yıl alım garantisi veriyor.
Gençlere destek olmak için “kendi işini kendin kur” projesini hayata geçirdi. Gençlere kendileri çalışmak kaydıyla küçük dondurmacı dükkanları kurmaları ve sonunda kendi işyerinin sahibi olmaları noktasında destek veriyor. Gençleri oyunun içine dahil etmek, dolayısıyla toplumun yükünü almak için…
Geçtiğimiz yıllarda diplomalı profesyonel dondurmacı yetiştirmek üzere Milli Eğitim Bakanlığı ile protokol imzaladı. Bu protokole göre İstanbul, Ankara ve Kahramanmaraş’ta Mesleki ve Teknik Liselerde öğrenci yetiştirerek, gerek yurt içi gerek yurt dışında istihdam imkanı sağlamak. MADO Türkiye’de ilk Franchise veren markasıdır ve Avrupa’nın en büyük franchise bayisine sahiptir. Burada eğitim gören başarılı mezunlar, MADO’ markasının bulunduğu dünya ülkelerinde kendi isteklerine göre istihdam edilebileceği gibi buralardan Ülkemize gelerek eğitim alabilecekler. Dolayısıyla Kahramanmaraş’ı ve kültürünü tanıyacaklar, tanıtacaklar.
Edebiyat şehrini, bu minvalde düzenlenen yarışmalarda yalnız bırakmayarak, birçok manada destek olmaktadır.
Bunlar MADO’nun bu kadim şehir, bu ülke için bugüne kadar hayata geçirdiklerinden sadece birkaç örnek…
MADO markası Kahramanmaraş için, Türkiye için çok şey demek…