Bu cümle Şairler Tepesi’nin girişinde yazılı…
Geçen hafta bir dostumuzun annesinin vefatı nedeniyle Kahramanmaraş’a gittim. Eşi dostu ziyaret ettim. Şehri yeniden gezdim. Depremden sonra gelişmeleri görmek adına… Gelmeden önce Şairler Tepesi’nde bir mola verdim. Elime çayımı aldım ve şehri birde buradan seyre daldım. Şairler Tepesi’nin tavsiyesi üzerine…
Sonra Şairler Tepesi’ne “Kahraman şehri anlat desem neler söylersin” dedim. “6 Şubat 4:17 zamanından öncesini mi, yoksa sonrasını mı?” diye sordu bana. Haklıydı! Dedim sen hepsini anlat, anlat ki 6 Şubat Kahramanmaraş Depremi’ni ne bizler unutalım, ne de tarih unutsun…
Kahramanmaraş’a girerken, sizi Ahır Dağları’nda yetişen nimetlerle beslenen keçilerden sağılan süt ve salebin birleşimiyle ortaya çıkan muhteşem lezzetli kesme dondurması, ağzınızda tatlı bir acılık bırakan biberi, döğmenin pişirilip yoğurtla karıştırıldıktan sonra çığların üzerine serilmesiyle elde edilen bembeyaz görüntüsü ve mis gibi kokusuyla tarhana karşılar. Bir de Mercimektepe’ye kurulan ve mimarisiyle göz kamaştıran, Türkiye’nin en büyük camilerinden Abdülhamid Han Camiî ve tabiî ki Kahramanmaraş Kalesi…
Şehre vardığınızda sanayisi sizi şaşırtır. Çünkü tekstil, savunma sanayi, kuyumculuk, enerji, dondurma, ayakkabı, sıvı yağ, pul ve toz biber ve ambalaj ve kağıt sektörleriyle önemli yere sahip şehir, üreterek ekonomiye katkı sağlamaktadır.
Memleketimin insanı, ilkbahar geldiğinde bağlara gider. Etrafı dağlarla çevrili Kahramanmaraş’ın bağlarının her biri ayrı güzelliktedir ve her birinde ayrı yaşanmışlıklar vardır. Kazma, Göllü, Tömek, Gafarlı, Kerhan, Sarıkaya, Üngüt, Güzlek, Yalnız Ardıç, Kandıl ve ismini hatırlayamadığım nice bölge…
Bağlar, şehir merkezine en fazla kırk dakika mesafededir. Bağlarda salçalar yapılır, nefis dolmaların ana malzemesi olan patlıcan, biber kurutulur; sumak ekşi çıkarılır, yufka ekmekler yapılır. Yorulduğunuzda ise ister ceviz, ister çınar ağaçlarının serin gölgesine bırakırsınız kendinizi...
Mevsimine göre açan çiçeklerin yanı sıra, mora yakın eflatun rengiyle Maraş tarhanasına katık edilen, öbek öbek yetişen kekiklerin kokusunu içinize çekmeyi ihmal etmeyin derim.
Sonra Ekim ayı gelir. Yani pekmez sucuklarının, kırmanın (yaklaşık irmik iriliğinde dövülmüş yarmanın pekmezle pişirilmiş hâli), pestilin yapılma zamanı gelmiştir. Çünkü artık Kahramanmaraş’a özgü Kabarcık üzümleri olgunlaşıp pembe renk almaya başlamıştır. Bu üzüm, Maraş şiresinin ana malzemesidir.
Yapılacaklar listesinde saydıklarım gözünüzü kokutmasın sakın, komşular yetişiverirler yardımınıza!
Sonbahar, Maraş diliyle “güz” mevsimi, yaylalardan dönen delikanlılar, gelinlik kızlar için düğün vaktidir artık. Sim sırma işiyle işlenmiş bindallı giydirilir gelinlere kına gecesi için. Tabiî unutmamak gerekir kına yakılan gelinin avucuna altın koymayı, beline altın kemeri dolamayı ve bileğine “Maraş burması” takmayı!
Ertesi gün “ceviz oyma” sandığını yanına alarak davul zurna eşliğinde baba evinden ayrılır gelin. Özenle taşınır oymalı sandık; çünkü içinde büyük emeklerle saf ipek kumaş üzerine “file nakşı” ile işlenmiş örtüler vardır. Düğün bitimimin de “Velime” yemeği ikram edilir misafirlere.
Misafirperverdir memleketimin insanı; evine gelenlere ikram eder bakır tencerede büyük özenle pişirdiği havuçlu pilavı, çirtikli sahanda ekşili çorbayı, işlemeli bakır kayıkta içli köfteyi, mumbar dolmasını… Üzerine bir de “cevizli Maraş kıvrımı” ile bastıkla yapılan “çullama”yı yedikten sonra atarsınız kendinizi Dulkadiroğulları döneminde yapılmış 700 yıllık Kapalı Çarşı’ya... Bir uçtan diğer uca dolaşırken çarşıyı, gözünüze takılıverir ustaların deriyi âdeta nakış gibi işleyerek ortaya çıkardığı, hikâyesi Hollywood’a uzanan “yemeni/edik” diye isimlendirilen ayakkabılar, külekçi amcanın elinden çıkan külekler, semerci amcanın yaptığı semerler...
Kahramanmaraş’ın güzelliklerinden bir kısmını, hayâlinizde canlandırmaya çalıştım. 8000 yıllık tarihi, 14.346 kilometrekarelik yüzölçümü ile Türkiye’deki büyüklük sıralamasında kendine 11. sırada yer edinen memleketim… Akdeniz’in Güneydoğu ve İç Anadolu ile buluştuğu köşedeki şehir olmasına rağmen, kendine özgü kültürünün ağırlığı vardır. Elbistan, Pazarcık, Afşin, Türkoğlu, Göksun, Andırın, Nurhak, Çağlayancerit, Onikişubat, Dulkadiroğlu ve Ekinözü ilçeleri ile bir sevdâdır Kahramanmaraş.
Tüm bunları gururla, keyifle anlattı Şairler Tepesi. Ya! 6 Şubat, saat 4:17 sonrası…