Kahramanmaraş kurtuluş mücadelesi gerçekten muhteşem bir hadise. Son yüz yıla damgasını vuran ve eşi- benzerine çok az rastlanan kahramanlığımız bu bağlamda, tarihin unutulmaz sayfalarına yazılmıştır…

Bu nedenle Maraşlı kahramanlarını hiçbir zaman unutmamıştır. Ancak unutulanlar veya az hatırlananlarda yok değil.

Mesela Aslan Bey, bence daha yüksek bir perdeden anılmalı ve kahramanlıkları bu kentin çocuklarına en iyi şekilde anlatılmalıdır, enazından evi bir müze yapılmalı diye düşünüyorum. Keza Şehit Evliye Efendi’nin hayatı bir tiyatro ve kısa film yapılmalı. Bu konuda yeterli bilgi de bizde var…

Ama genelde, biz yiğitlerimizi unutmadık, unutturmamak da gerekiyor. Bunun için de bu günkü yazımın ana teması olarak ABDAL HALİL AĞA, İSMİNİN YAŞATILMASI gerektiği üzerinde durmak istiyorum.

Önce ABDAL ile APTAL’IN  farkını bir daha hatırlatmakda fayda var diye düşünüyorum. Açalım isterseniz.

ABDAL NEDİR?

 “Eskiden oradan oraya dolaşarak tarikatını yaymaya çalışan dervişlere verilen ada abdal denirmiş. Peki İslam’da abdal ne demek?” Bu sorunun cevabı: “Birinin yerine geçen, karşılık anlamına gelen bedel ve bedîl kelimelerinin çoğuludur. Tasavvufî bir terim olarak ise "dünya ilgilerinden kurtularak kendisini bütünüyle Allah yoluna adayan ve ricâlü'l-gayb diye adlandırılan veliler topluluğu içinde yer alan "sûfî veya erenler" anlamına kullanılmaktadır.

Bu kelime yerine budelâ kelimesi de kullanılmaktadır. Abdallar, insanlara karşı iyi niyetli, kendilerine kötülük yapanları bağışlayan, sahip oldukları şeyleri başkalarıyla paylaşan, kazâ ve kadere gönül hoşluğu ile boyun eğip rıza gösteren, haramlardan titizlikle kaçınan, ibadetlerinde ihlâs ve samimiyeti ön planda tutan, sevgi, şefkat, merhamet ve iyi niyet gibi ahlâkî erdemlerle donanmış kimselerdir. Hadis olduğu öne sürülen rivâyetlerde abdalların sayıları konusunda 7, 30, 40, 70, 80 gibi değişik rakamlar verilmektedir. Yaygın görüş ise sayılarının 40 kişi olduğudur. Ancak abdal konusu ile ilgili hadislerin büyük bir kısmı veya tamamı titiz muhaddisler ve kelâmcılar tarafından senet veya metin tenkidine tâbi tutularak reddedilmiştir. Abdal ve budelâ kelimeleri tasavvuf geleneğinde ifade edildiği anlamda Kur'ân-ı Kerim'de yer almamıştır.

Ayrıca abdal, Afganistan'da bir Türk kabilesinin, Anadolu'da ise göçebe bir topluluğun adıdır.(Kay: www.islamveihsan.com)

Aptallık üzerinde ise fazla durmak istemiyorum. Ancak, abdal ile aptal çok ayrı şeylerdir, bunu da zaten çoğu insan bilir….

ABDAL HALİL AĞA İSMİ BİR OKULA VERİLSİN

Bu öneri, bir çok öğretmen arkadaşım tarafından bana özellikle tavsiye edildi. Şöyle ki, neredeyse bütün kurtuluş kahramanlarımızın ismi bir okula verilmiş durumda. Sadece Abdal Halil Ağa ismi yok diye biliyorum. Önerimiz şu ki, Abdal Halil Ağa ismi yaşatılsın, ismi bir okula verilirse daha güzel olur diye düşünüyorum. Abdal kelimesi üzerinde bir  çekinme oluşursa,  Sadece Halil Ağa ismi de verilebilir, önemli olan onun isminin ve misyonunun yaşatılmasıdır.

O, din gardaşlarını arkadan vurmamıştır. Üstelik de o altınlara muhtaç  ve olmasına rağmen. Çünkü o mübarek insan bir hacıdır(öyle duymuştum). Üstelik de,  “Davulumu değil, evimi bile altınlarınla doldursanız kabul etmem. Bu din bahsisir... Bir çomak bile vuramam, cevabını vermiştir…”

Hatta, altınları alsın diye zorlandığında, benim için o altınların, soğan kabuğundan farkı yoktur(kızı anlatmıştı) diyecek kadar kahraman bir insandır. Böyle insanları mutlaka yeni nesillere anlatmak gerek. Çünkü, öyle insanlar varki, bizimle birlikte yaşarken üç dolara kutsal değerlerinii üst akla satabiliyorlar!

Ben Abdal Halil Ağa okulunda öğretmenlik yapmak isterdim. Çünkü, her gittim yerde bana onu soracaklardı. Bende O’nun kutsal davasını ve yaşamını herkese anlatarak, dinime hizmet etme şerefine erecektim…

 Kalın sağlıcakla.