İlluminati konusunu bizden önce birçok araştırmacı dillendirdi, bizde bu yazarların kitaplarını okuyarak, dinleyerek, notlar alarak dünkü yazımızla başladık.  Herkesin bir bakış açısı vardır, biz Müslüman kimliğimizle onlardan biraz farklı yazarak, güç karşısında haklıların konumunu da ele alarak; yani mazlumların da bir gücü olduğunu, ondan daha ötesi Allah’ın tek hâkim olduğunu ayet ve hadislerle taçlandırmaya çalışacağımızı söyledik. Neden, derdimiz ne? Açıklayalım, yaşadığımız toplumu bilinçlendirelim istedik. Peki devam edelim dün kaldığımız yerden.

Aziz Üstelin bu konuda “Dünya derin devletinin hedefi Türkiye!” (06.06.2016) başlığı ile kaleme aldığı yazının ilk cümleleri ile bugünkü yazımıza girelim.

Bu örgütün başındakiler diyor ki: “Örgütümüzün gücü gizliliğinde yatmaktadır.  

Devam ediyorum giriş cümlesinde üyelerine hitaben yazdıkları mektup da: “Hiçbir yer ve biçimde adıyla anılmamalı, sürekli başka bir uğraşla anılmalı, İlluminati adından hiç söz edilmemeli. Örgütün gücü sadece üyelerimizin çıkarları doğrultusunda kullanılmalı...”

Adamlar gizemli, demokrasi, özgürlük, dine saygı gibi kavramlarla karşınıza çıkar ama öyle değillerdir, tam bir takiyecidirler. Bunlar biline…

NEDEN GİZLİ VE GİZEMLİLER?

Global elitin önde gelen memurlarından CFR, TC ve Bilderberg Üyesi Henry Kissinger’in 1991 yılında bu gizliliği şöyle anlatıyor: “… Her insan bilinmeyenden korkar… Bu senaryodan hareketle, bir dünya hükümeti tarafından iyi yaşam garantisi bahşedilmesi halinde, bireysel özgürlüklerden(haklardan) seve seve feragat edilecektir!”

Peki bu söylediği doğru mu? Yani insan bilinmeyenden kormkar mı? Eğer inancı sağlam ise, hayır ve şerrin Allah’tan geldiğini bildiği için korkmaz. Ama zayıf inaçlı ya da inaçsız ise söylediği tipler için bu korku doğrudur.

Kissinger’in ikinci düşüncesi Yeni Dünya Düzencilerin esas düşüncesini kapsar. Herşey dijital ortamda kontrol altına alınacak, kişilere çip takılarak, her hareketleri kontrol edilecek…”

Şunu biliyorlar insanlar bireysel özgürlüklerimin karşılığında haklarımdan vaz geçip, tek dünya devletinin bir bireyi olmaya razı olmaz. Özellikle dindar kesim buna karşı gelir. Bunun içinde ilk hedefleri dindarlar, özelliklede İslam Dünyası (yarın bu konuya değineceğim)  

Dolayısı ile dün ve bugün yaşadığımız hadiseler şu virüs dahil olmak üzere bu planın bir parçası olarak yorumlanıyor.

Çünkü virüsün hedef kitlesi özellikle yaşlılar. Onlar yaşlı insanları dünyada fazlalık görüyor ve nüfusu 500 milyona düşürmek gerektiğini söylüyorlar.

DEMOKRASİYE MÜDAHALE EDİYORLAR İDDİASI

Şimdi buradan Ersan Erdura’nın dünkü bahsettiğim Illuminati kitabın (s.18) geçiyorum. Bu açıklamaya dikkat buyurun!

“ Pek çoğumuz doğal olarak, özgür irademiz ve oylarımızda seçtiğimiz sivil bağımsız ve özgür siyasilerin bizleri yönettiğini düşünürüz. Seçimden seçime demokrasi ödevimizi yaparız ve demokrasiye seçim sandığı ile özdeşleştirip gerisi ile çok ilgilenmeyiz. Ev ve araba sahibi olmak için kredi alabiliyorsak, çocukların okul taksitini ödeyebiliyorsak, ülkeyi kimin yönettiği çok önemli değildir…”

Bu görüşe katılır veya katılmazsınız, dünya genelindeki hadiselere baktığımızda bu sözün boş olduğunu da söyleyemiyoruz değil mi? Darbelerin arkasında kimlerin olduğunu bir düşünün isterseniz!

Durum şu ki, seçim sonrası seçmenin seçilenleri kontrol etmesi ve hizmetler konusunda hesap sorması, yani seçtiklerine sahip çıkması gerekiyor…

Aslında görüntü net, bu hesabın arkasında ben güçlüyüm, her şeyi yaparım inancı yatmaktadır. Bir güç zehirlenmesi var herkese müdahale etmeyi kendilerine hak görüyorlar. Ama bu dünyanın bir Rabbi var ve O(cc) diyor ki: “Hak gelecek, batıl zail olacak!” (Devam edecek)

İnşallah