Sivil Toplum Örgütlerimizin el birliği ile Cumartesi günü Telin Mitingi yapıldı, ardından Özel İdare İş Merkezi önünde bir basın açıklaması yapıldı ancak bana göre daha yüksek bir katılım olması gerekiyordu.

Telin, “ Herhangi bir siyasi veya sosyal olayı lanetlemek için gerçekleştirilen protestolu gösterisi!” olarak sözlüklerimizde yer alır. Nitekim, yapılan açıklamalarda da Çin zulmü üzerinde duruldu. Doğu Türkistan üzerindeki baskıların kaldırılması talep edildi…

Neyse isterseniz önce miting öncesine gidelim. 120 sivil toplum örgütü bir araya gelerek, bir ilki gerçekleştirdiler. Herhangi bir siyasi destek alınmadan bu işe başlanmıştı ve hep birlikte gerekli duyurular ve girişimler yapıldı…

Yol arkadaşımla birlikte Cumartesi öğle namazını Bahçelievler Caminde kıldık, büyük bir katılım beklentimiz vardı önce şaşırdık! Sonra sayı giderek arttı ve saat tam 13:00’da yürüyüş başlandı.

Bana göre ses cihazı yeterli değildi, katılımcılar arasında yaşları 50 ve üzeri olan insanların daha çok olduğunu gözlemledim. Katılımcılar arasında Kemal Yavuz, Mehmet Tanır, Cevdet Alperen, İbrahim Gülsu, Ökkeş Turaç, Namı diğer ‘moruk’(bu isimle tanındığı için yazıyorum), Abdulhakim Eren ve bir çok dernek başkanı ve eski belediye başkanları da vardı.

Mavi ve kırmızı albayrakların yan yana taşındığı yürüyüşte Doğu  Türkistanlı öğrencilerde vardı. Yerel basın mensupları da oradaydı. Bu haber son dakika olarak sosyal medyada da yer aldı. Sonra Özel İdare önünde yürüyüş tamamlandı ve basın açıklamasına geçildi.

ÖZEL İDARE ÖNÜNDE AÇIKLAMA

Grup adına basın açıklaması yapan Saltuk Buğrahan Vakfından Seyfullah Kaşgarlı, Doğu Türkistan'ın yalnız ve sahipsiz olmadığını belirtti. Doğu Türkistan'da yaşananları herkese duyurmak istediklerini aktaran Kaşgarlı, "Kızıl Çin mezalimine karşı tek bedende birleşen yüzlerce ruhun kuvvetinden cesaret alarak diyorum ki 4 bin 500 metre uzakta olan vatanımız Doğu Türkistan yalnız ve sahipsiz değildir. Biz Müslüman Türk'üz. Tarih ve Çin Setti şahittir ki Türk esir olmaz, Türk ezansız olmaz. Türk bayraksız, Kur'an'sız olmaz ve yine olmayacaktır." dedi.

Yürüyüşe katılan Doğu Türkistan Milli Meclis Başkanı Seyit Tümtürk ise bağımsızlık mücadelesinin sembol olduğu Kahramanmaraş'ın, Çin'in zulmüne uğrayan 35 milyon Doğu Türkistanlıyı unutmadığını söyledi. Doğu Türkistan'ın, insanlığın ve tarihin yazmadığı bir zulümle karşı karşıya olduğunu ifade eden Tümtürk, şöyle konuştu: "Ben bu zulmü anlatmakta ve ifade etmekte zorluk çekiyorum. Doğu Türkistan'da Müslüman Türk milletinin ne dini, ne imanı, ne canı, ne malı, ne de ırzı namusu hiçbir şeyi kalmadı. Bugün Türk milletinin ilk var olduğu coğrafya, Türk isminin taşla yazıldığı coğrafya, Türk milletinin İslam ile şereflendiği coğrafya, bugün yerle bir edilerek adeta tarihin karanlıklarına gömülmektedir."

GÖZÜMÜZ GENÇLERİ ARADI

Öncelikle belirteyim ki, bu organizasyon sivil toplumun başarısıdır. Emeği geçenleri kutluyoruz. Ancak daha etkili bir miting yapılabilir miydi? Yani sesimizi acaba Çin’e duyurmak için farklı ve etkili yöntemler düşünülemez miydi? Gençler mitinge neden ilgi göstermedi? Yukarda ifade ettiğim gibi vatan ve bayrak sevgisi ile dolu olan yaşlılarımız orada olmasına karşın gençlere ulaşmak da nerede eksiklerimiz oldu? Bu ve benzer soruların cevabı araştırılmalı. Ben birkaç gence sordum, “haberimiz yoktu” dediler. Artık bilemiyorum.

Toparlıyorum, Ahmet Kolutek başta olmak üzere bu mitinge destek veren herkese bir defa daha teşekkür ediyorum. Tabi konu da hassas. Doğru adımlar atılması gerekiyor. Kaş yapayım derken, göz çıkartmak yanlış olur. Bunun için bu hassas konu da devletimizin elinin güçlendirilmesi gerekiyor. Yani  kısa ve uzun vadeli hesaplar yapılması gerekiyor. Stratejistler, siyasetçiler, sosyologlar birlikte karar vermesi ve politikalar üretilmesi gerekiyor.  

İnşallah devlet yetkilileri bu konuda en doğru kararı vererek, doğru adımlarla Türk halkının beklentilerine cevap verecetir. Ben şahsen bu inancı taşıyorum. Böylece Gök Bayrağımızda göklerde nazlı nazlı ve bağımsızca dalgalanmaya devam edecektir.

Kalın sağlıcakla.