Özellikle Cuma günleri camilerimizde neredeyse her hafta para toplanır. Elbette camilerimizin ihtiyaçları karşılanmalı. Elbette camilere sahip çıkılmalı ancak, böylesi bir para toplama şekli bir çok insanı rahatsız ediyor. Özellikle imam hatip kardeşlerimiz yardım talebi için; “Ne verirsin elinle, o gider seninle!” diyerek, falanca kurs için ya da kurs öğrencileri için yardımlarınızı bekliyoruz şeklindeki ifadeleri zannederim onlarında istemediği bir durum…

Ancak camilerimizinde maddi ihtiyaçları da olduğu bir gerçek. Peki ne yapmalıyız, nasıl yapmalıyız ki, camilerimizin maddi ihtiyaçları karşılansın?

Bu sorunun cevabını zannederim bu yazımızda ortaya koyabiliriz.  Osmanlı bu işi nasıl halletti ise bizde aynı yol ve yöntemle halledebiliriz.

Biliyorsunuz bir zamanlar Maraş Kalesinde Sultan Süleyman ismi ile anılan bir cami vardı. O dönemin anlatıldığı bir eserde şöyle deniyor: “ Maraş kalesindeki Sultan Süleyman Camii ve görevlilerinden bahsedilmekte. Bu kalede görev yapan muhafızların, imam ve hademelerinin giderlerini karşılamak için Antep mukataasından(Osmanlı maliye tarihinin en önemli konularından biri, devlet harcamalarında finansman aracı kurumlar) gelir ayrılmıştır denmekte…

1765 tarihli yazılan bir arzda Maraş Kalesindeki Caminin yevmi 13 akçe ulufe ile imam ve hatiplik görevini yapana verilmesine…”diye devam ediyor.(Kay: Dulkadiroğlu-Beyazıtlı Dönemi/Doç. Dr. İ. Gökhan, E. Kasım Bal)

CAMİ DERNEKLERİ DAHA ETKİLİ OLABİLİR

Görüldüğü gibi eskiden camilerde bir de hademe vardı. Yani temizliği bu görevliler yapardı, onlara, medrese hocalarına ve imam hatiplere cami vakfiyesinden ya da mukataasından gelir ayrılıyordu.

Şimdi camilerin vakfiyeleri yok. Yani caminin banisi, ihtiyaçlarını karşılamak için bir malını camiye vakfetmiyor ve edemiyorum, (yasal zemini bilmiyorum). Ancak hem caminin genel temizliği, hem de diğer hizmetleri için yeni bir çözüme ihtiyaç vardır. Bunun yasal zemini, öneri ve teklifini yine bu işin bütün boyutlarını bilenler ele almalı. Aynı camide namaz kılan cemaat başta olmak üzere yardımların toplanması konusunda el birliği yapmalıdır.

Camiler elbette sahipsiz değil ama biz Müslümanlarda her ay bir miktar camiye yardım edebiliriz.

Çünkü camilerin gerek elektrik giderleri ve boyama, temizlik v.s gibi ihtiyacı var. Bunun da çözülmesi gerekiyor. Bunun için benim bu konuda çözüm önerim var diyenler, ilgili ve yetkili insanlara ulaşmalı, birlikte bu para toplama işine el atılmalı.

Belediyeler, topladıkları su ve emlak parasından da ayırım yapabilirler. Nitekim geçen yıl bizim belediyeler camilere bir takım hizmetler götürdü, ‘gül suyu ile yıkamak gibi’

Demek ki yolu ve yöntemi var, gelin hep birlikte bu konuya el atalım ve her hafta insanlara al açmayı bırakalım.

Ha şunu da ifade edelim, derneklerin durumuda ayrı bir sorun. İsterseniz bu konuda Yeniçağ Gazetesinden Batuhan Çolak’ın “Camilerde toplanan paralar nereye gidiyor?” başlıklı yazısını okuyabilirsiniz. O yazıda daha da düşündürücü değerlendirmeler var.

Bizim niyetimiz üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil. Ancak, ortada bir sıkıntı var ve bu sıkıntayı biz Müslümanlar kendi aramızda aşmak durumundayız.

Şahsen bu konuda ki önerimi sosyal medya da paylaştım, en güzel teklifi Ahmet Kolutek Bey yaptılar, her bir ilçemiz için bir dayanışma vakfı kurulmasını, insanların gönüllülük esasına göre bu vakfa yardım yapabileceklerini teklif etti.  Yine Ahmet Maraşi isimli arkadaş; “ Yeni düzenlemeler yapılmalı, Diyanet Vakfı çözüm olabilir veya çözüm bulabilir….” Diyor. Yani o kadar çok paylaşım yapıldı ki, demek ki insanlar gerçekten bu para toplama işinden muzdarip…

Bu günlerde bir girişim yapacağız, şekli, yasal zemini, üyelikleri v.b konuşulacak, tartışmaya açılacak, tarihi örneklere bakılacak.

İnşallah başarabiliriz.

Biz yine de önerilerinizi bekliyoruz.

Peki kalın sağlıcakla.

Allah’a emanet olun.