Hayallerdeki mükemmel bir dünyada, hepimizin sağlıklı yağlar, meyveler, sebzeler, yeterli protein ve lifle dolu dengeli, besleyici bir diyete erişimi olurdu ve teorik olarak bağışıklık sistemimizi güçlendirmek için ek vitamin takviyesi almamız gerekmezdi. Bununla birlikte, çoğumuz b günlü beslenme hedeflerine ulaşamıyoruz. Bunda günümüzdeki yoğun hayat temposunun etkisi olduğu gibi günümüzdeki meyve, sebze ve çoğu yiyeceğin yetiştirilme ve üretilme tarzından dolayı yeterli besin öğesi içermemesinin de etkisi var. Beslenme her şeyin başı, doğru ve düzenli beslenmeden vitamin takviyesi kullanmak yine bir işe yaramayacaktır. Ama oluşan boşlukları bu takviyelerle doldurmak daha sağlıklı bir ömür sürmemize yardımcı olacaktır. Doktorlar ve diyetisyenler tarafından mutlaka kullanılması önerilen 4 adet takviye vardır. Tabi bu takviyeleri kullanmadan önce mutlaka kan değerlerinize baktırıp doktorunuza danışmalısınız.

C Vitamini; İnsanlar C vitamini üretemediğinden ve vücutta depolanmadığından sürekli yenilenmesi gerekir. C vitamini güçlü bir antioksidandır, iltihaplanmayı önler ve bağışıklık sistemi hücrelerimizi güçlendirir. Enfeksiyon sırasında ve aşırı stres altında olduğumuzda hızla tükenir. Ayrıca yara iyileşmesini hızlandırır ve cildiniz için harikadır. Soğuk algınlığının şiddetini ve süresini azaltmak için yapılan çalışmalarda C vitamini oldukça etkili olmuştur.

D Vitamini; D vitamini eksikliği dünya çapında bir sorundur ve D vitamini bağışıklığımızın pek çok kısmınız düzenlemeye yardımcıdır. Doğuştan gelen bağışıklık sistemimizi bakteri ve virüsleri öldürmede daha verimli hale getirir ve üst solunum yolu enfeksiyonlarının sıklığını azaltabilir. D vitamini pek çok gıdada kolayca bulunmadığından (yağlı balıklar, morina karaciğeri ve güçlendirilmiş gıdalar hariç) ve aldığımız besinlerin içerisinde olan D vitamini de yeterli gelmediğinden, çoğu insan özellikle kış aylarında, düzenli olarak dışarıda fazla zaman geçirmiyorsa vitamin takviyesinden yararlanmalı.

Çinko; Dünya Sağlık Örgütü , dünya nüfusunun %17 ila %30′unun çinko eksikliğine sahip olduğunu ve bu durumun sağlık sonuçlarını potansiyel olarak etkilediğini bildirmektedir.  Çinko, doğuştan gelen ve bağışıklık sistemlerimizin hücrelerinin ve hücrelerin etkinliği üzerinde çok önemli etkileri olan bir mineraldir. Çinko, virüslerle savaşmaya yardımcı olur, hücrelerimize verilen serbest radikal hasarından bizi korur ve ek olarak verildiğinde soğuk algınlığı süresini kısalttığı gösterilmiştir. Çinko, istiridye, sığır eti ve yengeçte yüksek seviyelerde ve baklagiller, tofu, kabak çekirdeği, kaju fıstığı ve diğer fındık ve tohumlarda daha düşük miktarlarda bulunur. Özellikle sonbahar ve kış aylarında ve soğuk algınlığı veya gribin ilk belirtilerinde çinko kullanmak faydalı olacaktır.

Kurkumin; Bu madde, zerdeçal kökündeki ana aktif bileşendir ve birçok sağlık yararı sağladığı bilinir. Aslında, otoimmüniteden Alzheimer hastalığına kadar değişen hastalıkların tedavisinde kurkuminin etkinliğini gösteren 120′den fazla insan klinik çalışması vardır.  Kurkuminin faydalarından birkaçı; vücuttaki iltihapları önemli düzeyde azaltır, sadece ağrı semptomlarının giderilmesine yardımcı olmakla kalmayıp, aynı zamanda otoimmün hastalıklar, kalp hastalığı ve diyabeti tetikleyen durumları bile engeller. Ayrıca, genel bağışıklık sağlığımıza katkıda bulunan bağırsak bakterilerimizin sağlığını da iyileştirir Kurkumin iyi emilmediğinden ve önemli faydalar elde etmek için bol miktarda zerdeçal kökü yemek gerektiğinden, kulanım dozuna dikkat edilmelidir.