Mersin Türk Halk Müziği Korosu olarak haftanın belirli gün ve saatlerinde bir araya geliriz. Çalışırız. Çalar söyleriz. Her 15 günde bir cumartesi günleri Kent Radyo’da bir saatlik canlı yayına çıkarız. Türküler havalandırırız. Türkülerle biz de havalanırız.

Koro elemanı arkadaşımız Mehmet Akif Toprak bir türkü yorumladı. Ben bu türküyü ilk kez dinledim Mehmet Akif Bey’den.Türkünün adı “ Haşıl”.

Ben “haşıl”ı bir yemek adı biliyordum. Ama Gaziantep’te dokumacılıkla ilgili bir terimmiş. Mehmet Akif Hoca Gaziantepli’dir. Sağ olsun. Türkünün hikayesini de araştırıp bulmuş. Faruk Lök uzun uzun anlatmış haşıl ve haşılcılığı. Çıktısını alıp bana getirdi. Kendilerine teşekkür ediyorum.

Gaziantep’te dokumacılık ileridir. Haşıl diye dokuma ipliğini sertleştirmek için kullanılan un- çiriş karışımı, kayısı ağacı sakızı veya mercimek tutkalı gibi doğal maddelere deniyor.

Haşılcılık ise dokuma tezgahlarında halı, kilim, kumaş ve kutnu gibi her türlü kumaşı dokurken kullanılan ipliğin dokumaya hazır hale getirilmesidir. Bu işlem oldukça zor ve zahmetlidir.

Haşılcı, ipliği ve hamuru bir kurnanın içerisinde daha önceden hazırlanan un,çiriş karışımı veya kaysı ağacı sakızı gibi bir hamurla iplik güzelce sertleştirilecek şekilde yoğururdu. Haşıllanan iplikler boya kazanlarına batırılarak boyanır ve kurutulurdu. Kurutulan iplikler haşılcı kadınlara gönderilir veya kadınlar tarafından gelip alınırdı.

Gaziantep’te haşılcılık makineleşmeyle birlikte bitmiştir. 1970li yıllardan sonra haşılcılık insan gücüyle değil makineyle yapılır olmuştur.

Haşılcı kadınlar kelep halinde aldıkları bu haşıllı ipliği çıkrık vasıtasıyla terdeklere(*) sararlardı. Sarım işi bitince ustaya götürür teslim ederlerdi.

Gaziantepli kadınlar, kızlar; aile bütçesine katkı olsun diye haşılcılık yaparlardı. Haşılcılar, sabahın erken saatlerinde gün ışımasıyla işe başlarlardı. Çalışma esnasında kadınların da elleri kesilir ve kanardı. Yani az parayla çok zahmetli yapılan bir işti haşılcılık. Haşılcı kadınlar, kızlar ham ipliği işleyip dokumaya hazır hale getirir, ustaya teslim ederlerdi. Ancak bazı ustalar hafta başı olduğunda parayı veremezdi. Yumuşak ve tatlı dille, bir sürü mazeret öne sürerek paraları aksatır ve haftalıkları çok geç öderdi veya hiç ödeyemezdi.

Bu durumdan şikayetçi olan hanımlar zaten çileli ve meşakâtli bu işin verdiği acı ve sıkıntıyla adeta sitem ederlermiş dokuma ustalarına. Hatta beddua ederlermiş.Bu şikayetler, serzenişler zaman içerisinde türkü olup dillere düşmüş.

İşte HAŞIL TÜRKÜSÜ

"Alatirik(**)söndü kalkın haşıla

Haşılı getirin çökün başına

Çifte gurşun deysin nezzik daşına(***)

Gözlerin kör ola ölesin usta

Osandım Allahım haşıl elinden

Doyup osanmadın tatlı dilinden

Ustamın geydiği samanı sarı

Usta soksun seni al gızıl arı

Usta paran yoksa etme bu kârı

Gözlerin kör ola ölesin usta

Osandım Allahım haşıl elinden

Doyup osanmadın tatlı dilinden

Bir direzin çektirdim oda sedirlik

Ağızlıkta gırıldı zavallı mekik

Acerini almaya yoktur metelik

Gözlerin kör ola ölesin usta

Osandım Allahım haşıl elinden

Doyup osanmadın tatlı dilinden

Haşıl parasıyla bulgur gaynattık

Mangal maşasıyla saçın gıvrattık

Ustamın gabrinde köçek oynattık

Gözlerin kör ola ölesin usta

Ölesin ölesin ölesin usta

Ölmeden gabire giresin usta"

Bu türküyü aynı zamanda kendisi de bir dokumacı olan Ömer Lök derlemiş. Bu türküden esinlenerek Gaziantep Haşıl Grubu kurulmuş. Haşıl Grubu şimdilerde yaptığı çalışmalarla yöre kültürünü yaşıyor, yaşatıyor.

--------------
(*) Masıra

(**) Elektrik

(***) Çıkrık