Yazıma başlarken, şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı diliyorum. Ancak, bu son hadise karşısında insanlarımız oldukça üzüldü, inanın evlerimizde gözyaşı sel oldu, sabahlara kadar Yasinler okundu. Allah’ın rahmeti şehitlerimizin üzerine olsun. Bu vesile ile birer Fatiha daha okumanızı rica ediyorum… Yazmak elbette çok önemli, ancak okumakta yazmak kadar önemli diye düşünüyorum. Önceki gün iyi bir gazete okuyucusu olarak bildiğim bir dostum, gazetemiz yazarlarının tümünün yazılarını okuduğunu ve ilimizdeki gazetelerde yazı yazanların kendi adına kutlamama rica etti.  Bu vesile ile tüm yazan arkadaşlara selam olsun diyorum. Sonra kendisine bir deneme çektim,  Serdar Erdoğan Yılmaz, Cevdet Alperen ve diğer yazarlarımızın ele aldığı konular hakkında ne düşündüğünü sordum, kısa değerlendirmeler yaparak;  şunları söyledi , “ Bugün Gazetesini çok beğeniyorum, çok da güzel konuları işlemişler yazarlarımız, Alperen imsak vakitlerinin yeniden düzenlenmesini istemiş, Erdoğanyılmaz ağabeyimiz, Ramazan adabını ve geleneklerimizi hatırlatmış, keza siz Sözde Durmak gerek demişsiniz, yani bütün yazarlarınız kalemine ve gönlünü sağlık…” Oysa zaman zaman bizler okunmadığımızı düşünüyoruz, istiyoruz ki, tepki, takdir ve öneriler gelsin, ancak yüz yüze geldiğimizde çoğu zaman aldığımız tepki ve takdirlerde okunduğumuzu anlıyoruz, ve bizde yazmaya devam diyoruz.   GAZETELER OKUNUYOR Aslında gazete haberleri de okunuyor, ancak yazarların daha fazla okunduğunu düşünüyorum. Bu nedenle bu günkü yazımın başlığını da okuyucu tepkileri olarak ele aldım. Gazetemizin en iyi takipçilerinden biri de Berber Ali Ustamız, kendisine önerilerin var mı? Diye bir soru yönettim, düşündü! “ Yerel konuları işleyin, daha fazla ilgi çeker! Sonra daha fazla yerel haberlere yer vermelisiniz. Halkın arasına girin, düşüncelerini sorun dedi. Bu görüşlerini önemli buluyorum. Sonra dönüp bana neden yerel konulara girmediğimi sordu. Kendi adıma, neden yerel konulara girmediğimi izah ettim. Yine yazayım Kahramanmaraş büyük şehir ama henüz bazılarımızın zihniyeti olgunlaşmadı. Yapılan olumlu eleştiri de olsa kırılmalar oluyor. Şahsım adına bir gönlü kırmaktansa, bir gönle girmeyi yeğlediğim için yerele girmiyorum çoğu zaman. Dolayısı ile okuyucularıma genel konular üzerinde, yapılması gerekenlere yönelik yorum ve değerlendirmeler yapıyorum. İkinci bir konu daha, yapmadığım bir şeyi hiç yazmadım. Bunu da kendime saygısızlık olarak gördüm. Buradan yolu çıkarak, ilimizde gazetecilik yapan, bu mesleğin hakkını veren, yazan, düşünen, okuyan herkese, özelliklede gazete ve internet gazeteciliği yapan dostlara teşekkür ediyorum.   CEMTLERİN KONTROLU ÜZERİNE Evet, yazılarıma en çok tepki veren okuyucularımdan biri olan İbrahim Gülsu, önceki gün benimle ‘Cemaatlerin Dış Güçler Tarafından Kontrolü” başlıkla bir yazıyı paylaştı. Burada ismini vermek istemediğim bir cemaatin,dış güçler tarafından kontrol edildiğine yönelik bir makale okuduğu bir yazının içeriğini özetledi. Ne düşündüğümü sordu. İşin doğrusu hiç şaşırmadım. Özellikle son olaylardan sonra hiç şaşırmadım. Çünkü dış güçler seni kontrol ederek, bölgedeki kaynakları kullanmak isterler. Tabi ellerinden geliyorsa ki, geldiğini dediğim gibi son hadiselerden sonra net gördük… Burada bize düşen, hem cemaatlerin gerekliliğini savunmak hem de bunların şeffaf olmasına sağlamak için gerekenlerin yapılmasıdır. Kendim birçok vakfın, cemaatin, derneğin, cemaatin çalışmalarını ve hizmetlerini yakından takip eden biriyim. Ancak hiç birisine tabi olmadım. Eleştiri de aldım… Diyorum ki, Allah yolunda hizmet edenlerden, Rabbim bin defa razı olsun. Onların her biri bir okul, ancak kontrollerini kontrol etmek gerek. Bu duygularla selam ve sevgilerimi iletir, saygılarımı sunarım. Kalın sağlıcakla.