Hiç kuşkusuz tüm makam, mevki ve görevler insanlar içindir. Hal böyle olunca makamı insan şereflendirir, makam insanı değil. Bu dün de böyleydi, bugün de böyle, gelecekte de böyle olacaktır. İnsan ve makam ilişkisi ile ilgili söylenmiş yüzlerce söz, yaşanmış yüzlerce anı, fıkralaştırılmış yüzlerce olay, hafızalara kazınmış sayısız nükteler vardır. Ve bunların büyük çoğunluğunu makamları şereflendiren değil, makamla şereflenmeye çalışan insanların davranışları ve düştükleri durumlar oluşturur. 1980’li yıllar. Anadolu insanının en saf, en temiz, en doğal halinin bozulmadığı, hasbelkader gördüğü en büyük makam sahibinin kaymakam, en büyük siyasetçinin milletvekili adayı olduğu yıllar. Bildiği rütbelerin bir elin parmaklarını geçmediği, bunlar içinde gördüklerinin sadece Onbaşı, Çavuş ve Başçavuştan ibaret olduğu yıllar. Devlet memuruna bırakın saygıda kusur etmeyi, onu hoşnut edecek sözlerin özenle seçildiği o yıllarda Göksun’un Bozhüyük köyünde yaşanmış bir olay ve tarihe geçecek bir söz; “Çavuşum dediysem rütbelerini sökmedim ya!” Köy halkından olan ve halen Göksun Cumhuriyet İlkokulu Müdürlüğü görevi yapan Eyüp Karslı, köyde yaşanmış olan ve her biri tarihi ders niteliğindeki olayları, ‘Anadolu’dan Nükteler’ ismiyle kitaplaştırmak için uzun zamandır derleme çalışması yapıyor. Bu çalışmada yer alan ve Filik Fadime ile Ormancı Zeki arasında geçen bu tarihi söze sahne olan olay şöyle gelişir; O dönem kırklı yaşlarda olan Filik Fadime, köy halkıyla beraber Göksun Orman İşletme Müdürlüğü tarafından her yıl düzenli olarak yapılan ormanda fidan dikimi ve çapası işlerinde çalışmaktadır. Başka çalışma alanın olmadığı 80’li yıllarda, orman işlerinde düzenli olarak çalışanlar bir evin bir yıllık ortalama ihtiyacını karşılayabilecek kadar para kazanırlar. Bunun bilincinde olan Filik Fadime, işini büyük bir özveri ile yapmaya gayret eder. İşten kovulmamak için hiç kimseyle konuşmadan, etrafında olup bitene bakmadan kendi hattını diğer işçilerden önce çapalamayı bitiren Filik Fadime, Ormancı Zeki’ye seslenir; “Çavuşumm, Çavuşummm, buraya gel hele, buraya gel.” Ormancı kursunu yeni bitiren ve Orman İşletme Müdürlüğünde ‘Orman Muhafaza Memuru’ olarak göreve başlayan Zeki Bey, orman dikim sahasına ‘Saha Amiri’ olarak görevlendirilmiştir. Filik Fadime’nin bu çağrıyı birkaç kez tekrarlamasının ardından Zeki Bey, çalışma sahasının olduğu tepenin en altından, disiplinli bir subay edasıyla en yukardaki Filik Fadime’nin yanına gelir. Sıcak havanın da etkisiyle kan ter içinde kalan Ormancı Zeki, “Buyur ana” der. Filik Fadime, işini herkesten önce yapmış olmanın gururu ile “Çavuşum, çapa hattımı bitirdim, şimdi ne yapayım?” der. Filik Fadime'nin “Çavuşum” şeklindeki hitabından rahatsız olan Zeki Bey, değersiz bulduğu bu soruya iyice kızar. Haki yeşili üniformasının göğüs cebine bağlı metal düdüğü çıkarıp, birkaç kez çalar. Düdük sesiyle birlikte tüm çalışanlar Zeki Beyin etrafında toplanırlar. İşçi çavuşlarını, kesercileri, çapacıları ve sucuları guruplar halinde ayıran Zeki Bey, herkesin görev tanımını ve yaptığı işi anlattıktan sonra, sert bir ifadeyle; “Ben buranın Saha Amiriyim, Çavuşu değilim. Kimse bana Çavuşum diye hitap edemez” der. Daha sonra yönünü Filik Fadime'ye dönen Ormancı Zeki, kendisine “Çavuşum” diye hitap ettiği için işten kovulduğunu söyler. Başta Filik Fadime olmak üzere tüm işçiler şok olurlar. Bu çıkışla neye uğradığını anlamayan Filik Fadime, aslıda ‘Çavuşum’ derken, Zeki Beyi yücelttiğini düşünmektedir. Anadolu kadının bildiği üç rütbe vardır; Onbaşı, Çavuş, Paşa. Çünkü dinledikleri türkülerde, söyledikleri manilerde ve ağıtlarda rütbe olarak hep onbaşı-çavuş vardır. Paşa’nın bu topraklara ayak basması, hele hele ormanda çalışan işçilerin başına gelmesi mümkün değildir. İşten kovulmasına hiç itiraz etmeden elindeki çapayı yavaşça yere bırakan Filik Fadime’nin dudaklarından bu tarihi söz dökülür, “Yavrum ‘Paşa’ olduğunu bilemedim. Çavuşum dediysem rütbelerini sökmedim ya!” Şırnak’ta elim bir helikopter kazasında şehit verdiğimiz, 23. Sınır Tümen Komutanı Tümgeneral Aydoğan Aydın ve diğer kahramanlarımıza Yüce Allah’ta rahmet, ailelerine sabır diliyorum. Başımız sağ olsun.