Referandum bitti, YSK kesin sonucu açıkladı. Kim ne derse desin, hangi ülke, hangi birlik, hangi şer odağı meseleye nasıl bakarsa baksın, hangi kararı alırsa alsın ortada bir gerçek var. Türkiye 16 Nisan’da sadece bir referandum yapmadı. Türkiye büyük ve güçlü ülke olmak için bağımsızlığını oyladı ve yedi düvele karşı zafer kazandı. Nokta. Şimdi yeni sitemin temelleri atılıyor. Bu sitemde bir yerlere bağlılık, bir yerlerden icazet almak yok. Bu sitemde büyük ve güçlü ülke olmanın gereğinin yerine getirilmesi var. Birileri hala farkında olmasa, ya da olmak istemese de Türkiye’yi bu güce kavuşturan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, bugünlerin temellerini çok önceden attı. Çok gerilere gitmeye gerek yok. 2015 yılında TSK ve EGM tarafından Doğu ve Güneydoğu’da PKK terör örgüne karşı başarı ile icra edilen ‘Hendek Savaşları’ da bu gücün tezahürüdür. ‘15 Temmuz’ gecesi darbe girişiminde bulunan alçaklara karşı elde edilen zafer de bu gücün tezahürüdür. DEAŞ terör örgütüne karşı başarı ile icra edilen ‘Fırat Kalkanı Harekatı’ da, çetin kış şartlarına aldırış etmeden Doğu ve Güneydoğu’da PKK terör örgüne karşı yapılan ‘Temizlik ve İmha Operasyonları’ da bu gücün tezahürüdür. Ve son olarak 24 Nisan'ı 25 Nisan'a bağlayan gece TSK tarafından terör örgütü PKK’nın Suriye kolu YPG’nin stratejik noktaları olan Irak'ın kuzeyindeki ‘Sincar Dağı’ ile Suriye'nin kuzeydoğusundaki ‘Karaçok Dağı’na düzenlenen hava harekatı da bu gücün tezahürdür. Bu operasyonların tamamının istihbarat, planlama ve harekât süreçlerinin yerli ve milli imkan ve kaynaklarla yapılıyor olması da büyük ve güçlü ülke olduğumuzdandır. Ve daha da önemlisi, Sincar ve Karaçok operasyonu öncesinde ABD ile Rusya'ya “Birliklerinizi Türkiye sınırından 20-30 kilometre güneye çekin” talimatı da, bombardımandan 1,5 saat önce koordinatların verilmesi de bir istişare değil, büyük ve güçlü Türkiye’nin ülkesi ve milletinin güvenliği konusunda şakasının olmadığı mesajıdır. O gece ve ertesi gün terör örgütü ve destekçilerinin şaşkınlığı ve tepkileri verilen bu mesajı okuyamadıklarının bir ifadesidir. Sonrasında gelen PYD’li Salih Müslim’in, ABD liderliğindeki koalisyonu Türkiye'yi durdurmaya çağırması da, ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığının (CENTCOM) kınaması ve PKK mevzilerinde “vurulan yerleri incelemek için” asker göndermesi de jetonun geç düştüğünün işaretidir. Operasyondan çok değil iki gün öncesine dönelim. Uluslararası Para Fonu (IMF) Dünya Bankası Bahar Toplantılarını Washington’da düzenledi. 22 Nisan’da düzenlenen basın toplantısında muhabirinin, “Türkiye ile ilgili tahminleriniz hiç tutmuyor, bunu nasıl açıklıyorsunuz?” sorusuna IMF Avrupa Departmanı Direktör Yardımcısı Philip Gerson ilginç bir yanıt vererek, “Türkiye bizi şaşırtıyor, beklemediğimiz olaylar oluyor” sözleri ile Türkiye’nin gerçek gücünün farkında olmadıklarının işaretidir. Operasyon sonrasına tekrar dönelim. 16 Nisan referandumu öncesinde sandıktan “Hayır” çıkması için mücadele eden, “Evet” çıkınca planları bozulan ve tehditler savuran Avrupa Birliği (AB) de Sincar ve Karaçok operasyonunun mesajlarını anlayınca hemen çark etti. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, Malta'nın başkenti Valetta'da 28 Nisan’da düzenlenen AB Gayri Resmi Dışişleri Bakanları Toplantısı sonrasında yaptığı açıklamasında, “Biz, Türkiye de dahil olmak üzere bütün ülkelerin bağımsız olarak kendi yönetim sistemine karar verme hakkını tanıyoruz ve saygı duyuyoruz” dedi. Türkiye ile müzakerelerin durdurulması, Avrupa’daki Türklerin vatandaşlıklarının iptal edilmesi ve dahi Türkleri Avrupa’dan çıkartma yönünde çığırtkanlık yapan AB bir anda gitmiş, Türkiye’nin sadece AB’ye aday bir ülke değil AB’nin stratejik ortağı olduğunun farkına varan AB gelmiş. Türkiye’nin terör ile mücadelede ve Suriye krizinde AB için önemli bir ülke olduğunu, G20 üyesi olduğunu, gümrük birliği üyesi olduğunu tek tek anlatan Mogherini, “Türkiye ile bizim ilişkilerimiz AB üyeliğine kabulün çok ötesinde. AB olarak üyelik müzakereleri devam ediyor, askıya alınmadı, sona ermedi” sözleri ile artık Türkiye’ye aba altından sopa göstermenin faydasız olduğunun farkına vardıklarını açık etti. Bundan bir gün sonra yani 29 Nisan’da Brexit müzakerelerini görüşmek için Brüksel'de bir araya gelen AB liderleri de Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili de flaş bir karara imza attılar. AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ve AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, 25 Mayıs'ta Brüksel'de yapılacak NATO zirvesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşme kararı aldılar. Almanya Başbakanı Angela Merkel’de, gazetecilere yaptığı açıklamada Tusk ve Juncker'in Türkiye ile bozulan ilişkileri onarmanın yollarını arayacağını ve mümkün olursa NATO zirvesi sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmeye çalışacaklarını söyledi. Tüm bu gelişmeler devam ederken Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin Irak ve Suriye'de düzenlediği hava harekatlarına tepki gösteren ülkelere cevabını da bundan sonra yaşanacakların ipuçlarını da İstanbul'da TÜMSİAD (Tüm Sanayici ve İş Adamları Derneği) Genel Kurulu'nda verdi. Erdoğan, “Vakti saati geldiğinde yapmamız gerektiğini biliriz, bir gece ansızın gelebiliriz. Terörle mücadele bizim için oyun değil, beka meselesidir. Terör örgütleriyle mücadele bizim için bir seçenek değil, bir mecburiyettir. Onun için hiç kimse kusura bakmasın. Terör örgütlerine müsamaha göstermeyeceğiz” sözleri ile “Tarih Sahnesindeki Yerine Emin Adımlarla Yürüyen Büyük ve Güçlü Türkiye’nin” Silahlı Kuvvetlerinin bundan sonra dünyanın her yerinde operasyon yapmaya hazır olduğunun da mesajını verdi. Şunu da yazmadan geçemeyeceğim. Referandum sonucunu uzaylılara şikayet etmeye hazırlanan CHP, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu sonucu çok önceden bildiği için uzay gemisi üretmediğini, bu nedenle uzaylılara şikayet etme haklarının engellendiği gerekçesiyle yeniden AİHM’e gitmeye hazırlanıyormuş. Ve son söz: “Ellerin yurdunda çiçek açarken / Bizim İl'e kar geliyor gardaşım / Bu hududu kimler çizmiş gönlüme? / Dar geliyor, dar geliyor gardaşım” dizelerinin sahibi, Türk şiirinin ve idealizminin son efsanesi Abdurrahim Karakoç’un ruhu şad olsun. Bundan sonra bizim yurdumuzda ve illerimizde de çiçekler açacak. Bundan sonra hiç kimse bize hudut çizemeyecek. Çizmeye cüret edemeyecek. Nurettin DAL