Eskişehir Şehit Hastanesi'nde her gün çok sayıda cenazeyi yıkayan gassallardan Hamza Özken yaptığı işin(mesleğinin) cesaret, güç, kuvvet ve maneviyat gerektirdiğini belirterek: "Bu özellikleriniz olmaz ise bu işi yapamazsınız…" demiş.

Doğrudur, hatta bu durumda bile yapmak oldukça zor! Çünkü mesleğiniz güçlü bir psikolojiyi ve inancı gerektirmekte. Uzun yıllar önceydi, ilimizde aynı işi yapan bir imam hatip kardeşimiz bana anlatmıştı, bir cenazeyi yıkadıktan sonra ‘kafayı yediğini’ belirttikten sonra, yıkadığı cenazenin kendisini Kaledibi’ne kadar kovaladığını(aslında böyle bir şey yok), o günden bu yana korktuğu için artık yalnız kalamadığını söylemişti.

Yani bütün mesleklerde maneviyat gerekli. Diyelim ki ticaret yapıyorsunuz, yine inançlı olmanız gerekli. Helal ve haramı bilmeyen bir ticaret erbabı topluma da kendisine de zarar verir. Tarihte Medyan halkı bunun en büyük örneğidir ki, Allah onları helak etmiştir…

Kendi mesleğimden bahsedeyim, sınıf içinde sizi sadece Allah görür, vicdanınızla baş başasınızdır, eğer sizi Yaratan’ın(cc) gördüğünün bilincinde olmazsanız, zamanı doldurup gidersiniz.

Yani helal ve haramı hepimizin bilmesi gerekiyor.

DOKTORLUK EĞİTİMİNE TASAVVUF VE HİKMET DERSE

Değerli dostum Ahmet Doğan İlbey kardeşimde, geçen hafta ki yazısında bizim gibi düşündüğünü belirterek, bugünlerde çok yoğun bir çalışma içinde olan doktor için: “Doktorluk eğitimine tasavvuf ve hikmet dersi de girmeli!” demiş.

İlbey yazısında der ki: “…İki asırlık Batılılaşma neticesinde kurumlaşmış tıp eğitiminden geçen ve “bilimsel” dokunulmazlığı olan tıbbiye zümresinin arasında doktorluğuna irfan ve hikmet katan nice doktorlar vardır elbette.

Ama; “Modern tıbbın ve doktorluğun dîni yoktur!” başlığı ile ile yazdığı kısımda ise : “Modernlerin yanılgılarından biri de tıp ilmi ve doktorluğun dinî naslardan bağımsız olmasıdır. Doktor olmak isteyen bir kişi insan bilgisini tahsil etmek için evvela tasavvuf ve hikmet eğitimi görmeli, sonra tıp doktorluğu okumalı. Ya da Tıp Fakültelerinde temel ders olarak işin ehli âlimlerce tasavvuf ve hikmet dersi de verilmeli. Modern doktorluk Avrupa menşeli pozitivist ve materyalist temelli bir meslektir. Hikmetten uzak maddeci Batı’nın ürettiği bir bilimdir. Bu sebeptendir ki modern doktorluğun dîni yoktur, sekülerdir. Modern doktor hâl ehli değil, kâl ehlidir. Hastaya hâl üzere bakamaz, kâl ilmiyle bakabilir. Gönlü viran olmuş hastanın ilacını bilemez. Lokman Hekim gibi tasavvuf ve hikmet eğitimi almamış ki…”

Katılır veya katılmazsınız ama söylemek istediğim iki önemli konu var.

HİKMET VE VİCDAN HER MESLEĞE GEREKLİ

Hikmet kısaca bilgelik, yönelmek, düzeltmek demektir ki elbette doktorların kendi meslekleri en azından alanları ile ilgili tam bir bilgiye sahip olmaları gerekiyor. Yoksa derler ya, yarım doktor candan eder!

Yukarda ifade ettiğim gibi bütün meslekler için bu geçerli. Yani herkes yaptığı mesleği en iyi şekilde yapmalı, ‘en’ olmaya çalışmalı…

Eski bilim insanlarımız niye ülema oluyordu da, şimdikiler bilim insanı oluyor? Eskiden dikkat buyurursanız astronomi, tıp, matematik v.b bir çok alanda ders alırlarmış bilim insanları da ondan!

Şimdi tıp veya başka alanda eğitim alanlar sadece kendi branşları ile ‘donanıyor’ böyle olunca da bazıları hukuk ve ahlak dışı olaylara katılabiliyor.

Şunu söylemek istiyorum, dinsiz bir toplum da sıkıntılar çıkar! Din doğrular zinciridir, özellikle bizim dinimiz doğru yol anlamına gelir ki, mutlak öğretilmesi gerekiyor.

Eksik söyledim, eğitilmesi gerekiyor. Yani din öğretimi ayrı şey, din eğitimi ayrı şeyler buna da dikkat etmemiz gerekiyor. Çünkü eğitim davranışla sonuçlandığında eğitim olur….

Peki kalın sağlıcakla.