Bugün biraz hiciv yapayım istedim. Gerçi çoğu yazılarımda bu yazım sanatını kullanıyorum. Neyse, bayramın son günü soframıza getirilen kaynamış yumurtanın çürüdüğünü ya da bozulduğunu görünce nedense çürüme ve siyaset konusunda bir yazı yazma ihtiyacı duydum.

Çürüme ya da bozulma içten dışa, dıştan içe doğru olur! Sonra ilk bozulan, çevresindekileri de bozar! Bir sandık elma düşünün, bu elmaların elbette bir ömrü vardır, sonra konuldukları yere göre ömürleri etkilenir, diyelim ki buz haneye konulmuş ve gerekli ilaçlamada yapılmış ise ömürleri uzun olur, sıcak ise daha çabuk bozulurlar. İlk çürüyen elmayı o sandıktan çıkarıp almazsanız, diğerleri de çürümeye başlar…

Diyeceğim şu ki, kötülüklerin ve yanlışlar için gerekli tedbirler alınmaz ve kanuni düzenleme yapılmaz ve adaletten uzaklaşılır ise bozulma başlar ve bu kişisel bozulmalar, ait oldukları toplumların da bozulmasına neden olur.

Bozulma sadece sebze ve meyveler için geçerli olan bir ilahi kanun değildir, aynı zamanda her canlı bozulur ve özellikle de insanın bozulmasını önleyemezseniz, toplum dağılır ve ömrünü tamamlar.

Nitekim Kuran-ı Kerim’de, her ümmetin bir ömrü vardır, buyrulur.

Atalarımız bunun için ne buyurmuşlar, “İNSANA DAYANMA ÖLÜR, AĞACA DAYANMA ÇÜRÜR.”

ÜZERİNİZE PİS KOKULAR SİNER

Şimdi diyeceksiniz ki siyasete geç, ne demek istiyorsun? Hemen cevap vereyim, gazeteci olunca toplumdaki gelişmeleri iyi gözlemliyorsun. İşiniz bu, hele bir de dert iseniz toplumun önüne yeni fikirler koyma durumundasınız. Şahsen siyaset yazmıyorum ama siyasi partileri, sivil toplum örgütleri ile içli dışlı olun, gelişmeleri takip eden biriyim, böyle olunca da farkı daha çok fark ediyorsun. Mesela ANAP’ın kuruluşundan, yıkılışına birçok gelişmeye şahit oldum.

Siyaset yapmak çok önemli bir görev, sorumlulukları da ağır! Böyle olunca çok dikkat etmek gerek! Sebze ve meyvenin çürümesinden örnek verdim, bir örnekle bunu da anlatayım.

İki gün önce marketten patates aldım, eve geldim hanım bu deterjan kokuyor dedi. Baktım doğru tekrar iade ettim. Onlarda kokladılar, hemen sandık ile çöpe döktüler.

Uyarım şu ki, siyasetçi temiz yerlerde gezmeli, adil olmalı ve toplumun beklentilerine cevap vermeli…

Özellikle temiz bir yaşam sürmeli, temiz insanlarla yola yürümeli, yoksa üzerine o yol arkadaşlığı yaptığı kişilerin kokusu siner.

SİZİ DİZAYN ETMELERİNE MÜSAADE ETMEYİN

Şu cümle çok önemli. Bizi dizayn etmek isteyen dış güçler var. Bu konuda Sivil İşgal Güçleri isimli kitabı okumanızı tavsiye ediyorum. Siyonistler ve emperyalistler bugün ele ele vermişler, iş, medya, sivil toplum ve partiler üzerinde çok ciddi operasyon yapıyorlar. Özellikle son 10 yılda yaşadıklarımızı bir akıl süzgecinden geçirirseniz bu söylediğim operasyonları az veya çok tahmin edersiniz, şu kasetler falan!  

Bugünlerde bunu benzer hadiseleri daha net görüyoruz. Artık sahada profesyonel bozucular görev alıyor. Troll diye isimlendiriyorlar bu tipleri. Sonra algı operasyonları kırıla gidiyor…

İşin en enteresanı ise bu bozulmaya karşı temiz olması gerekenler, yani zihinleri ve kalpleri diri ve açık olması gerekenler narkozlanmış gibi şaşırmış ne yapacaklarını bilemiyorlar. Oysa yapılması gereken tek şey, hemen çevrendeki pisliği engellemek, olmalı değil miydi? Unutmayalım ki, temiz toplum, temiz insanları oluşur.

Fakat ne yaparsanız yapın, insana yatırım yapmadan, insan düzelmeden, temiz toplumu oluşturmanız mümkün değil. Bu da ancak eğitim sisteminizi düzeltmekle olur.

Ben 40 yıldır yazıyorum bu meseleyi, bir Allah’ın kulu da kardeşim sen demek istiyoruz diye sormadı. Vallahi sormadınız.

Son söz: “Ahlak demiş ki: “Beni asla kaybetmeyin zira bir daha bulamazsınız!” Türkiye’nin, İslam coğrafyasının hatta tüm insanlığın temel meselesi de budur.

Peki kalın sağlıcakla.