Selefi dernekler silahlanıyor' iddiasıyla gündem oluşturan Cübbeli Ahmet Mahmut Ünlü Hoca, Habertürk'te soruları yanıtladı. Ünlü, "Ben 10 sene evvel yazmışım. Fatih'te bir kitapçı vardı, çocukluğumdan beri 3-5-10 kişiydi, taban bulamazdı. Osmanlı coğrafyasında taban bulamazdı. Ama şimdi internette. Selefi zemini silahlanmaya müsait. Selefinin ilerlemiş evresi El Kaide, İŞİD. İdeolojide kalırsa bir şey demiyorum ama kalmıyor" ifadelerini kullandı...

Veis Ateş, Mehmet Akif Ersoy ve Çetiner Çetin'in sorularını yanıtlayan Ahmet Mahmut Ünlü hoca, tarihten günümüze Selefiliği anlattı. Selefi akımın Türkiye'de taban bulmaya başladığına dikkat çeken Ünlü, şöyle konuştu: “Ben bazı tarikatlardaki sapıkların arttığını gündeme getiriyorum. Cincileri gündeme getiriyorum. Ama bunları güvenlik sorunu olarak görmüyorum. Ama selefiliği güvenlik sorunu olarak görüyorum. Selefi teamülünü küçük görmemek lazım…”dedi.

ÜÇ TEHDİT KARŞISINDA VASİYETİM VARDIR

Ben İslam alemini, vatanımızı tehdit eden üç vasiyet ettim. Bir diyalogcuların misyoner faaliyetlerine yol açıp insanların Hristiyanlaşmasına ve dolayısıyla ülkenin bölünmesine sebep olması. FETÖ'yü kast ediyorum. Bu çıktı mı? İkincisi Ehl-i Beyt adı altında Sünni Müslümanların Şiileştirilmesi.(Bunun yapılmak istenmesine bende Mekke’de şahit oldum) Hepimiz Ehl-i Beyitçiyiz. Ama Ehl-i Bey mezhebinden bahsediliyor. Üçüncü uyarım selefi düşünce adı altında Vehabiliğin aşılanması

Kendisinin şeyh olmadığını da belirten Ahmet Hoca: “Bir adam cami imamı da olsa, Mekke'de imam da olsa, 'Kur'anın bu hükmü yanlıştır, geçerli değildir, kabul etmiyorum' derse bu adam kafirdir. Böyle şeyhler de var…

Dediğim şu, “Devlet Cemaatleri, Tarikatları İzlemeli!”

Ve onun konuşmasından son bir cümle daha yazıp, değerlendirmemize geçelim: “Selefiliğin Panzehri Tasavvuftur!” diyor. 

ÇÖZÜM NE?

Ahmet Hoca’nın Lale TV’deki sohbetlerinin bazılarını dinlerim, bana göre müspet ve çok açık sözlü, ehli sünneti savunur, güncel konulara da değinir, özellikle ilahiyatçıların toplumun yaşadığı sorunlara çözüm ortaya koymasını, bunun yerine bazıların kafa karıştırdıklarını iddia eder…

Şimdi gelelim değerlendirmemize. Değerli dostlar, insanlar ne verirseniz onu alır. Pek azı araştırır ve tefekkür eder.

Şimdi din kültürü ayrı bir şey, din eğitimi ayrı bir şey. Şunu söylemek istiyorum, eğer okullarda Kur’an ve sünnete uygun olarak din eğitimi verilseydi. İnsanlar terörist olmaz, israf yapmaz, yalan söylemez, yardımsever olur ve öyle 40 parçaya bölünmezdi. Çünkü eğitim insanda istendik davranışları kazandırmayı hedefler. İslam ise biri ve birliği işaret eder…

Gelin şöyle bir çalışma yapalım. İmam Hatip Liselerinden ya da İlahiyat Fakültesinden yüz öğrenci getirelim. Acaba bunlardan kaçı bir ayeti okuyarak mealini ya da tefsirini yapar? Diyelim ki yüzde yirmisi yaptı. Peki bunlardan kaçı Kur’anın emirleri doğrultusunda tertemiz bir hayat yaşamaktadır?

Peygamberimiz bize iki emanet bırakmadı mı? Evet, peki biz bu iki emanete sahip çıkabildik mi? Kur’an ve sünnetten bahsediyorum.

Diyeceğim şu ki, toplumda bölünmeler var ise ki var. Cemaatlere güven kalmamış isi ki Fetö ile bu kalmadı. Sahte şeyhlerden bahsediyorsa, boşanmalar, israf, fuhuş v.b yanlışlar artmış ise bu doğru İslam’ı yaşamayışımızdan kaynaklanmaktadır. Bunun için de din kültürü yerine din eğitimine geçilmeli. Adam Hristiyan’sa kendi dinini öğrensin, Müslümansa Kur’an ve Sünneti öğrensin ve hepsinden önemlisi yaşasın. Örnek, yalan söylemek bütün dinlerde günah, faiz günah ama bunlar bugün çekirdek gibi tüketiliyor.

Sonra ulema yetişmiyor, böyle olunca da ümeraya yol gösteren yok. Bunun için tek yönlü bilim insanı yetiştirilmemeli. İki kanatlı kuşlar gibi hem maddi, hem manevi ilimler insanlara verilmeli.

İslam doğru yol anlamına gelir, din davranıştır, din nasihattir der. İşte bunu yapmıyoruz. Bunun için yeniden Müslüman olmalıyız diyorum…

Kalın sağlıcakla.