Kitabın Adı: Han Duvarları (Kalbe Düşen Kor)

Yazarı: Ali Avgın

Türü: Roman

İmtiyaz Sahibi: Eftalya Kitap

Yayın Yönetmeni: Akif Bayrak

Editör: Mehmet Işık- Ramazan Avcı

Kapak Tasarım: C. Kemal Yürekli

İç Tasarım: Burhan Maden

Baskı: Ekim- 2017. Çalış Ofset/ Topkapı- İstanbul

Yazar’ın Özgeçmişi: Yazar Ali Avgın, 1958 yılında Kahramanmaraş’ta doğdu. İlk ve orta öğrenimini Kahramanmaraş’ta tamamladı. 1980 yılında Adana İktisadi Ticari İlimler Akademisi, Maliye muhasebe bölümünden mezun olarak çalışma hayatına başladı. Türk müziği ve tasavvuf kültürüne duyduğu özel ilgi nedeniyle, bu alanda birçok kültürel oluşumda ve derneklerde görev aldı. Kahramanmaraş Klâsik Türk Musikisi Derneği’nde yönetim kurulu üyeliği yaptı. Kahramanmaraş Hz. Mevlâna Kültürünü ve Türk Tasavvuf Musikisi ve Folklorunu Araştırma ve Yaşatma Derneği faaliyetlerinde neyzen olarak yer almaktadır. Kahramanmaraş’ta yerel gazeteler ve dergilerde, internet haber sitelerinde, araştırmacı- yazar olarak, köşe yazıları yazmaya devam etmektedir. Kahramanmaraş’ın sosyal ve kültürel tarihi üzerine yazdığı makalelerin bir kısmını, basım aşamasında olan “Maraş Bohçası” isimli kitapta topladı. Maraş Mevlevihanesi üzerine uzun süredir araştırmalar yapmakta olan Yazar Ali Avgın; “Maraş Mevlevihanesi” adlı bir çalışmasını da basım aşamasına getirmiştir. Ali Avgın evli ve üç çocuk babasıdır.

Yazar’a, Email:[email protected] facebook.com/aliavgin46 adresinden de ulaşılabilir. 

Eserin Özeti: Bu bölüme, dış kapaktaki eserin içeriğine değgin özlü bir değerlendirmeyi aynen almakla yetinmek istedim.

“Garibim namıma Kerem diyorlar

Aslı mı el almış harem diyorlar

Hastayım derdime verem diyorlar

Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış’ım ben“

Han Duvarları Kalbe Düşen Kor; Maraş Mevlevi Hanesi Şeyhi’nin Oğlu Satılmış ile Aslı’nın yüz yıllık aşk hikâyesidir. Maraş’ta başlayan bu iki insanın büyük aşkı; Anadolu’nun Milli Mücadele dönemini yaşamış, hüzün ve sır dolu yolculuklarının, Han Duvarları’nda son bulmasıdır.” “Hatıralardan silinmeyen o zor günlerde yaşanan bu hikâyeyi okurken, sözcükler sizleri bir asır öncesine götürecektir. Anadolu’nun küçük şehirlerinin sokaklarında geçmişinizden izler bulacaksınız. Bir solukta okuyup bitireceğinizi düşündüğümüz bu roman, dilindeki sadelik ve akıcılık bir tarafa, olay örgüsü ve kurgudaki başarısıyla gönlünüzde yer edecektir.”

Eser: 285 Sayfa, 41 ara başlıktan oluşmaktadır. Bu iç düzenleme ile sağlanan sistematiğin, romanın okunmasını kolaylaştırdığını, çok uzun sıkıcı metinlerden kurtardığını düşünüyorum. Sofrada sunulan lokmaların küçültülerek iştah açıcı ve hazmı kolaylaştırıcı bir kıvama getirildiği gözleniyor. Her başlığın üst köşesinde yer alan özlü kısa metinler ya da birkaç dize, adeta çok basamaklı bir merdivende önünüze çıkan sahanlıklar gibi sizi dinlendiriyor; yeni bir başlığın içeriğine pencere açıyor. İlgiyi canlı ve sürekli tutuyor.

Okuduğum kimi romanları, biteviye süren uzun metinler nedeniyle bitirmekte zorlandığımı anımsıyorum. Oysa “Han Duvarlarında” böyle bir durum söz konusu olmadı. Her yeni başlık beni, beni de oku der gibiydi. Açıkça söylemem gerekirse, “Han Duvarları;” en kısa zamanda zevkle ve kesintisiz okuduğum, zengin içeriğinden yararlandığım, sayılı romanlardan biridir, diyebilirim

Yazarı, esin kaynağı olan söz konusu lirik ve dramatik aşk öyküsü; yerelde yakın tarihimizle ilgili emek yoğunluklu, özenli bir araştırmanın içine çekiyor. Yüz yıl öncesi Maraş’ın tarihi, sosyal, sosyo- kültürel ve otantik yapısı hakkında bize zengin bir albüm sunuyor. Bu albüme yansıyan kareleri doğru algılamak, yorumlamak, geçmişle ilgili dersler çıkarıp, geleceğimize daha güvenli adımlarla yürümek de bize düşüyor…

Romanlar ya da öyküler, hayatın içini yansıtan aynalara benzer. O aynada kendimizi, toplumu izleme, sorgulama olanağı buluruz. Böylece geçmişe, kökümüze ineriz. Maddi ve manevi alanda sahip olduğumuz tüm temel değerleri besleyip yaşatan odur. Bu nedenle köksel değerlerine sahip çıkmayan, bir ulusun ayakta kalması zora düşer. Bugün ayaktaysak bunu, atalarımızın bu konudaki duyarlılığına, kanı-canı pahasında temel değerlerine sahiplenme mücadelesine borçluyuz.

Bu konuda Maraş Mevlevi Dergâhı’nın bireysel aşk yerine vatan aşkını öne alan aksiyonuyla üstlendiği çok önemli bir misyon hakkında bilgilenme fırsatı buluyoruz. Dergâh Şeyhi Selim Dede’nin Mevlevilikten aldığı evrensel engin hoşgörü, özveri ve sorunların çözümünde gösterdiği bilgece öngörüleriyle kutlu zaferin kazanılmasına, sosyal barışın sağlanmasına katkısı dikkat çekiyor. Burada inançla milli idealin örtüşüp-birleşmesiyle sağlanan gücün aşılamayacağı gerçeğine vurgu yapıldığını düşünüyorum.

Araştırmacı-Yazar Ali Avgın’nın, söz konusu dergâhın yetkin bir gönül eri, Maraş Mevlevi Musiki Korosu Neyzeni, Maraş Mevlevi Dergâhı hakkında yayına hazır önemli araştırmalarının olduğunu, özgeçmişinden öğreniyoruz.

Araştırmacı-Yazar Ali Avgın, bu alanda oldukça yeni görünse de birikiminin çok öncelere dayandığını düşünüyorum. İlk çıkışıyla gösterdiği başarı, bu savın yeterli kanıtıdır, bence… Yazarlıkta öncelikle alanınızla ilgili birikim dağarcığınızın dolu olması gerekir. Yoksa arkasını getirmekte zorlanırsınız. Bu durumda okurun size, kendinizin kendinize güveni baştan sıkıntıya girer, diye düşünüyorum. İlk eseri olmasına karşın, yazarın “Han Duvarları’nı” roman formatıyla, zengin içeriği, kullanılan malzemelerin örgüsü, akıcı üslubu ve iç düzenlemesiyle oldukça başarılı bulduğumu söylemeliyim.

Sonuç: Bu eser, yüz iki yıl önce işgale uğrayan Maraş’ın, temel değerlerini koruma ve onu özgürce yaşama hakkı için ülkü birliği, bağımsızlık bilinciyle işgalcilere karşı başlattığı, aşk mayalı kurtuluş mücadelesinin romanıdır. Bu savaşın evreleri içinde çekilen sıkıntıların, acıların kutlu zaferle taçlandırıldığının romanıdır. Özellikle genç kuşakların okumasını, söz konusu içerik hakkında bilgilenme ve bilinçlenmelerinde geleceğimiz adına önemli kazanımları olacağına inanıyorum. Ayrıca okunası, içi dolu bu esere, ilgi çekmeyi bir görev sayıyorum.

Araştırmacı-Yazar Ali Avgın’ın geldiği noktada ileriye dönük beklentiler oluşturduğunu düşünüyorum. Bu beklentileri gerçekleştireceğine olan umudumu dillendirmekten mutluluk duyuyor ve arkası geleğenli olsun dileğimi sunuyorum.