Yazımı başlarken, şehitlerimize Allah’tan rahmet diler, ailelerine ve milletimize baş sağlığı temennisinde bulunurum.(el-Fatiha)

Mübarek üç aylara girmenin sevincini tam yaşayamadık, Suriye’de ki hain saldırı sonucu şehit olan yavrularımızın acısını millet olarak yaşadık.

Bu acı içinde yapılan yazı ve yorumları dikkatle okudum. Haberleri takip ettim, farklı insanların tepki ve düşüncelerini süzgeçten geçirdim.

Sonra bugünkü yazımı yazıp yazmama konusunda tereddüt ettim. İşin doğrusu bu günlerde yazmak zor! Yazdığınız her bir yazı veya konuşma yanlış anlaşılabilir. Ama yine de yazmamak susmak olacağı için bu yazıyı kaleme aldım.

Dünyadaki gelişmeleri yakından takip eden bir insanım, ülkem üzerinde oynanan oyunları çok iyi biliyorum…

Evet, Ortadoğu’daki 4 ülke(Irak, İran, Suriye ve Türkiye) bölünmek isteniyor. Son yapılan hamlelerde de ikisi bölündü. 15 Temmuz’da ki bölme girişimi ise Cenab-ı Allah(cc) tarafından durduruldu, ben böyle gördüm…

Sıra İran ve Türkiye’de; İran’ı bilmem, bölünmesini de istemem ama Türkiye’miz asla bölünmeyecektir. Buna bu milletin evlatları izin ver-me-ye-cek-tir!

Peki bunun için neler yapılmalı? İşin siyasi ayağı olduğu gibi, elbette ekonomik, sosyal, psikolojik ayakları da olacaktır. Şahsen olayın siyasi ayağını yorumlayacak durumda değilim ama bizimde bazı konularda söyleyecek birkaç sözümüz var.

TARİH TEKERRÜR EDER Mİ?

Mehmet Akif Ersoy’da bizim dün, bugün yaşadığımız durumlardan daha ağır şartlarda savaşlar yaşamış sonrasında ne buyurmuş:

Allah’a dayan sa’ye sarıl hikmete râm ol.

Yol varsa budur bilmiyorum başka çıkar yol..”

(Allah’a güven, çalış gayret et, takdirine rızâ göster,

Benim bildiğim yol budur, başka bir doğru yol bilmiyorum...)

Şimdi bu sözün üzerine söylenecek sözü olanlar varsa söylerler ama ben başka yol bilmiyorum. Dolayası ile biz Allah’ın ipine sım sıkı sarılacağız. Yani O’nun gösterdiği yolda ilerleyeceğiz. Bu nasıl olacak? Güçler konuşuyor değil mi? O halde güçlü olacağız, tedbirlerimizi alacağız sonra da takdirine rıza göstereceğiz.

Yorumu şu, geriye dönüp baktığımda son yüzyıl içinde bilgi toplumu olma yolunda ciddi bir ilerleme yapamadığımızı görüyorum. Bir defa öncelikle deriz ki, ilmi elinde tutan, kuvveti de elinde tutar, demek ki okuma ve araştırma yol ve yöntemlerini iyi bilmeliyiz, üretmeyi öğrenmeliyiz, israftan kaçınmalıyız, birbirimize  sım sıkı bağlanmalıyız…

NATO ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYAR MI?

NATO Antlaşması'nın 5. maddesi şöyle:"Taraflar, Kuzey Amerika'da veya Avrupa'da kendilerinden birine ya da daha fazlasına yöneltilecek silahlı bir saldırının, hepsine yönelmiş bir saldırı olarak değerlendirileceği ve eğer böyle bir saldırı olursa, BM Yasası'nın 51'inci Maddesi'nde tanınan bireysel ya da kollektif öz savunma hakkını kullanarak herbirinin, Kuzey Atlantik bölgesinde güvenliği sağlamak ve korumak için bireysel olarak ve diğerleri ile uyum içinde, silahlı güç kullanımı da dahil olmak üzere gerekli görülen eylemlerde bulunarak, saldırıya uğrayan Taraf ya da Taraflar'a yardımcı olacakları konusunda anlaşmışlardır. Böylesi herhangi bir saldırı ve bunun sonucu olarak alınan bütün önlemler derhal Güvenlik Konseyi'ne bildirilecektir. Güvenlik Konseyi, uluslararası barış ve güvenliği sağlamak ve korumak için gerekli önlemleri aldığı zaman, bu önlemlere son verilecektir."

Peki bu kadar açık ve net anlaşma maddesine rağmen, sizce NATO bize destek olur mu? Bence olmaz, olsaydı bu güne kadar bunu yaparlardı. Onların ipide aynı güçlerin elinde diye düşünüyorum..

Sevgili dostlar bize düşen birlik olmak bir olmak. Aman ha, fitneye düşmeyelim, şeytanın ekmeğine yağ sürmüş oluruz.

Kalın sağlıcakla.