Öncelikli Öğretmenler Günü dolayısı ile tüm öğretmenlerimize saygılarımı ifade ediyorum, sonra da konuma geçiyorum.

Eş dost ziyaretlerinde insanları dinliyorum da: “Bugünde işlerim iyi, Allah’a şükerler olsun!” diyen insan pek az. Çoğu insan ekonomiden yakınıyor. Neymiş efendim, eskisi gibi kazanamıyorlarmış”

Doğrudur ama çok kazanmak acaba insana ne getirir, insandan neleri alıp götürür? Her zaman kazanmak mümkün mu; kazancımızı nerelere harcamamız gerekiyor hiç düşündük mü?  Ya da zenginlik herzaman rahatlık mı? Sonra, insanın malı ile imtihanı da söz konusu…

Baştan ifade edeyim, zenginliğin karşısında değilim.  İnsanların her zaman işinin tıkırında olmasını arzu ederim…

Ama varlık kimi zaman  insanın ahlakını bozar,  sonra kanaatsiz zenginlik meselesi var, alıp götürür insanları birbaşka tehlikelere. Yoksa helalinden kazanmak, Allah yolunda harcamak bunlar güzel şey. Neyse biz konumuzu açalım.

Bir gurup arkadaşla oturuyoruz, toplumun giderek bozulduğunu ifade ettiler. Nedenlerini sorduğumda ise herbiri farklı değerlendirmeler de bulundular. İnanç eksikliği başta olmak üzere, yapılın değerlendirmeler de, konuya biraz daha yukardan bakmak gerektiğini söyledim. Onlara İrem Bağları Sakinlerinin hayatını anlattım.

AZMIŞ KAVİMLERİN HALLERİ

Kur’ân-ı Kerim’de geçen kıssalarda, Allah (C.C.) Hazretleri, hemen her kavime bir peygamber göndermiş ve onların vasıtasıyla insanları doğru yola çağırmıştır. Bu kavimlerden bir kısmı, gönderilen elçileri ve getirdiklerini kabul edip inandılar, hidayete erip doğru yola girdiler. Kendilerine gönderilen elçilerin uyarılarını dikkate almayanlar da ona hakaretlerde ve olmadık ithamlarda bulunmuşlar, putlara tapınmışlar, daha da ileri giderek kibirlenip böbürlenmişler, kendilerini üstün görmüşler, kendilerinin dışındakileri ayıplı ve kusurlu saymışlar ve Allah’ın gazabına uğrayarak helâk olup gitmişlerdir. Kur’ân-ı Kerim, bu kıssaları anlatarak insanlara mesaj vermekte ve bunlardan ibret alıp Allah’ın emrettiği gibi yaşamayı nasihat etmektedir. Bu kavimlerin helâk oluşları bütün insanlığa derstir ve birçok hikmetlerle doludur. İşte ibret ve ders alınması gereken bu kavimlerden birisi de Ad kavmi’dir.

AD KAVMİNİN İBRETLİK HİKAYESİ

Arap yarımadasının güneyindeki Yemen bölgesine, Nuh tufanından sonra ilk yerleşen kavimlerden  birisi de bu Ad kavmidir. Nuh tufanından sonra putperestliğe dönen ilk kavim de bu kavim olmuştur.

Ad kavmi, Nuh tufanının o büyük dehşetini ve oluşan hikmetini hiç düşünmeyip  Tufan’ın o korkunç ve yıkıcı etkisini çok çabuk unutarak dünyaya daldılar. Dünya nimetlerinin o aldatıcı etkisine kapılarak Allah’tan gafil oldular, fitne, fesat ve günahlara girerek dinlerinden uzaklaştılar.  NEDEN?

Kur’ân-ı Kerim’de, bugünkü Yemen bölgesinde, verimli topraklar üzerinde, bağlık ve bahçelik, muhteşem bir yerleşim biriminden bahsedilmektedir. Buraya yerleşen Ad kavmi, zamanla burada birçok şaire, yazara ve şiirlere ilham kaynağı olmuş, meşhur “İrem Bağları”nı  veya “ İrem Şehri ”ni vücuda getirdiler.

İrem şehri, yeşil alanlarla ve pınarlarla  kaplıydı, sürü sürü davarları, sukanalları, barajları, köşkleri ve yer altında  su depoları vardı. Bu topraklar çok verimliydi. Burası ormanlarla kaplıydı. Ormanlar burasının iklimini yaşanır bir hale getiriyordu, bu kavim de burada çok yüksek ve verimli tarım yaparak çok rahat yaşıyordu. Burada büyük bir medeniyet kurmuşlardı. Bu şehir tarihte meşhur “  İrem “ adıyla bilinmekteydi….”(Kaynak  Kur’an ayetleri ışığında Ad Kavmi Mustafa Damlarkaya)

Konu biraz daha uzun, sonunda yarına bırakalım ama bugünlük diyeceğim şu ki, Allah(cc) bazen toplumları ve insanları varlık vererek(zengin ederek) dener, bu deneme de öyle kolay değildir. Bunun için ne isterseniz isteyin hayırlısı olsun. Yoksa zenginlik öyle zannedildiğimi gibi kolay bir imtihan değil.

Kalın sağlıcakla.