Sevgili okurlarım elde olangazeteleri karıştırırken Esra Yıldız’ın Radikal Gazetesi’nde yazmış olduğusanatla ilgili yazısını paylaşmak istedim, benim çok hoşuma gitti sizlerindehoşunuza gideceğinden eminim. İyi okumalar.

İnsanlık uygarlık tarihini, doğaüzerinde egemenlik kurduğu ve doğayı sömürdüğü süreçle eşdeğer görmesininsonuçlarına, 18. yy'da Sanayi Devrimi ve 19. yy'da kapitalist üretim tarzınıngelişmesinin olumsuz sonuçlarıyla birlikte, 20. yy'da yaşam koşullarınınsınırlanmasına bağlı olarak daha açık bir şekilde katlanmak zorunda kaldı.

Özellikle II. Dünya Savaşısonrası dönemde modernliğin sadece ilerlemeye dayanan çizgisel gelişmelerininolmadığını ortaya çıkartan çevresel sorunların 60'lı yılların sonu, 70'liyılların başında endüstriyel kirlenme, radyasyon yayılımı, hızla büyüyenşehirlerle ekolojik yapının tahribatının, sivil oluşumların toplumsal alanlardagiderek artan etkisiyle daha çok gündeme gelmesi sanatsal mecrada da sanatıntoplumsal rolünün ne olduğu ve ne olabileceğine yönelik soruları da gündemegetirerek sanat eserleri üzerinden de tartışılmaya başlandı. Greenberg, Friedgibi modernist sanat eleştirmenlerinin sanat eserinin biçim ve konu yönündensadece kendine odaklanması gerektiğine dair görüşlerinin geçerliliğini yitirmeyebaşladığı 60 sonları ve 70'lerde çeşitli oluşumlar ve bireysel çıkışlar çevresorunları konusunda sanatın değişen işlevine yönelik olarak, sanat eserlerininiçinde bulundukları ortamı değiştirme gücü hakkında adeta taraflı bir mesajiletmeye çalıştılar.

Çevre sorunları ve diğertoplumsal sorunlara bağlı olarak sanatın değişen çizgisi doğrultusunda, JosephBeuys'un toplumsal ekolojinin kurucusu Murray Bookchin'in "Küçük, basitolan güzeldir" sözünü anımsatan (çizildikleri kağıtlar sebebiyle de oldukçaekolojik olarak görülebilecek) "Aslolan Çizgidir" başlığı altında 31Mart'a kadar Yapı Kredi Kazım Taşkent Galerisi'nde sergilenecek sıradan,belirsiz, mistik ve küçük figürleri, çizimleri sanatçının daha sonraki yıllardagerçekleştireceği ve tüm hayatı boyunca da mücadeleci kişiliğine bağlı olaraksürdüreceği çevre sorunları ile ilgili performanslarının bağlı olduğu kökenlerianlamak açısından önemli.

 

Anarşik temel

RoseLee Goldberg'e göre 20. yy'daperformans sanatının tarihi, sanatlarını doğrudan topluma sunmayı amaçlayansanatçılar tarafından icra edilen, sonsuz değişkenli, açık uçlu bir sanatıntarihidir ve bu sebeple daima anarşik bir temele sahip olmuştur. Goldberg'intanımladığı biçimde performansın anarşik kökeninden beslenen Beuys, hayatınınçeşitli dönemlerinde gerçekleştirdiği performanslarında çevre sorunlarınınsorumlusu olarak gördüğü kurumlara ve anlayışa karşı kimi zaman halkın dadesteğini alarak mücadele etmeye çalıştı. 1971 tarihinde gerçekleştirdiği"Eine Aktion im Moor"da (Bataklıkta Aksiyon) toprağı ıslah etmek içinsuları çekilerek tahrip edilen, tehlike altındaki ekosistemlerden bataklıklarındurumuna dikkat çekmeye çalışır. Bu aksiyonundan 12 yıl sonra, Elbe'nin güneyyakasında Spülfeld Altenwerder bölgesinde çöp depolama sonucu tahrip olmuşalanlarda gerçekleştirmek istediği kamusal sanat projesi çerçevesinde, zehirlimaddelerin toprağa ve yeraltı suyuna karışmasını önlemek için bölgede bitkikullanımını önerdi, ancak sanatçının tasarısı Hamburg Belediye Başkanıtarafından engellendi. Overcome Party Dictatorship Now (1971) başlıklıperformans sanatçının 50 öğrencisinin katılımıyla, Rochus Tenis Kulübü'nünarazisini genişletmek için Grafenberger Ormanı'ndaki ağaçları kesmesiniengellemek amacıyla gerçekleştirildi, halkın da desteğini alan Beuys veöğrencileri eylemlerinde başarılı oldu.