Kahramanmaraş Orman Bölge Müdürlüğü, dört ilin ormanlık alanların sorumluğunu taşımaktadır. İlimizle birlikte Gaziantep, Kilis ve Hatay illeri bulunmakta. Bu dört ilin tüm orman sahaları illîmiz Orman Bölge Müdürlüğü’nün sorumluğunda. Hazreti Ömer’in” Fırat’ın kenarında bir oğlak kaybolsa veyahut bir kuzuyu kurt kapsa korkarım, kıyamet günü Ömer’den sorulur”. Bunca yıl geçmesine rağmen hale güncelliğini koruyor. Ben Şuna getirme istiyorum: 4, ilin Ormanlık alanları, Orman Bölge Müdürü Mustafa Koç’tan sorulur… Üstelik her yer Kahramanmaraş gibi değil. Çok riskli bölgeler de bulunmakta. Bunun en riskli bölge de Hatay ilidir... Geçtiğimiz yıl aynı anda birkaç yerde yangın çıkmıştı! Bunları PKK çıkarmıştı… Birkaç yerde çıkan orman yangını ile mücadele etmek oldukça zordur. Oldukça zor olan, yangınları zamanında bölge müdürlüğü ekipleri, azami kayıpla söndürmüşlerdi!

 Bunun yanında: Orman ve Tarım bakanlığı orman teşkilatlarına günümüzün en modern araç ve gereçlerle donatarak, mücadeleyi mümkün olduğu kadar kolaylaştırmıştı!

Bölge müdürlüğünün 2 Helikopter. Bir yangın söndürme uçağı. Bu yılda İHA ile kontrol etmek işleri oldukça kolaylaştırmış.24 Saat havada kalan İHA’ lar 100 Km. uzaktaki en küçük ateşi bile fark edip gerekli kontrol merkezine haber veriyor. Bunun yanında insansız kontrol kuleleri de çok hızlı hareket kabiliyetine sahipler.

Ülkemizde çıkan yangın sayısı, dünya ortalamasının altında. Kahramanmaraş Orman bölge müdürlüğü kapsama alanında, çıkan yangı sayısı da ülke ortalamasının çok altında bulunmakta. Bunun yanında

İlimiz ülke ortalamasının çok üzerinde orman varlığına sahip olan bölgemizdir.

Geçtiğimiz hafta: Orman bölge müdürlüğü her yıl olduğu gibi bu yılda Aslanbay Orman yangın ilk müdahale binasında, orman yangını sezonu açmak için basın ve sosyal medya ile bir araya geldi. Bölge müdürü Mustafa Koç bazı bilgileri basınla paylaştı.” Yangının çıkmasını önlemek için teşkilat olarak aldığımız önlemler var. Vatandaşlarımızda daha duyarlı ve hassas olmasını ve ateşsiz piknik yapmalarını istiyoruz.  Orman yangınlarının %90 insanlardan kaynakladığını buruda hatırlatmak istiyorum.” Dedi.

 Bilindiği gibi; Orman teşkilatı yanan sahaları zaman geçirmeden hemen ağaçlandırmaktalar. Bazı açıkgözlerin yerleşim, tarla ve mera yeri açmak için, orman alanlarını ateşe veriyorlar. Bununla birlikte, teröristlerde boş durmuyor. Yalnız bu görevi; Orman Bölge müdürlüklerine vermek yeterli olmayabilir. Merkezi ve yerel yönetimler ile bireyler, çevreye önem vermeli.   Çünkü sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir ülkede yaşamak istiyorsak...

Korumak ve kollamak hepimizin görevi olmalıdır.

BİREYSELLİKTEN TOPLUMSALIĞA DÖNUŞ SÜRECİ:

Hiç kuşkusuz, insanoğlu kişisel yaşamı, toplumsal yaşama dönüştürmede uzun bir geçiş süreci yaşamıştır. Bunun içindeki aşamalara değinmek istiyorum. Önemli olan, ulaştığımız sonuçlardır. Devraldığımız orman varlıklarımızı koruyabiliyor muyuz? Yaşatabiliyor muyuz? Daha da önemlisi, bunların çağdaşça sentezlerini yapabiliyor muyuz? Bu yoldan uygarlık gelişimine katkılar sağlayabiliyor muyuz? Ve de bu sentezleri kendi kimliğimizi vurabiliyor muyuz?

Bu sorulara cevaplar ararken, sevindirici gelişmelerin ileriye dönük umutlarını, taşıdığımızı düşünebiliriz. Her alanda toplumun geliştirdiği bilinçlenme, araştırma bilgi birikimi, dinamizm, gelişmenin ve çağdaşlaşmanın itici gücü olarak algılanabilir.

 Başka bir açıdan baktığımızda; olumsuzlukları da birlikte düşünmek, yorumlamak zorundayız. Öncelikle toplum yaşamında bir takım aşınmaların olduğunu üzülerek ifade etmek durumundayız. Gerek bireysel, gerekse toplumsal değerlerimizdeki bu aşınmanın, geleceğimizi ne denli olumsuz etkileyeceğini irdelemek zamanadır, sanırım. Bu olumsuzluklardan, millî varlığımızı titizlikle sakınmak gereğini göz ardı etmemiz mümkün mü? Sağlıklı bir toplum olmanın, geleceğe karşı sorunluklarımıza sahip çıkmanın gereği de bu olmalı.

Bize yaşam sevinci veren, sağlığımıza katkı sunan ormanlarımızı ne kadar sahipleniyoruz? Kişiler fânidir toplumlar yaşar, süreklilik yalnız onundur. O nedenle içinde milli değerlerimize zarar verecek davranışlardan kaçınmalı, hatta onun yararları söz konusu olduğunda kişiler daha duyarlı daha özverili olmalı.