Bir zamanlar Cebelitarık’tan, Endenozya’ya kadar bütün bölgelerde huzur vardı, insanlar paylaşmayı biliyordu, savaşlar olsa bile düşman bile mertti, şimdi kalleşler sofrasında huzur ve sekine arıyoruz. Terör başta olmak üzere, dünya huzursuz, İslam dünyası daha da huzursuz. Özellikle İngilizlerin Hindistan başta olmak üzere emperyal emellerini gerçekleştirmek için 1. Dünya Savaş’ı  ve sonrası geri kalmışlığımız daha belirgin hale geldi. Osmanlı yıkılda Ortadoğu’da huzur bitti. Dünya’nın en fitne ülkesi İngiltere, ABD’li büyük oğlunu da yanına alarak, bizi terörle dizayn etmeye çalışırken, biz de kendimizi sorgular olduk. Peki neden geri kaldık? Bu soruyu soruyoruz çünkü, dünyadaki güneş ve aynı şartları taşıdığımız halde neden geri kaldık.Tarihçiler “İslam’ın Karanlık Gecesi” diye adlandırıyorlar bu yılları, sorguluyoruz işte, herkesin de kendine göre tespitleri var bu konuda. Kimisi kötü yönetim diyor, kimisi cehalete koyuyor hastalığın adını… Tarih, Matematik dersi gibi değildür çünkü,  kesin çizgileri ve sembolları yoktur. Bir nevi sırdırda..Geri kalmışlığımız veya Karanlık Yıllarla ilgili Büyük Düşünür Aliya İzizetbegoviç, “İslamın Yeniden Doğuşu” isimli kitabında ta gerilere giderek bunu iki sebebe bağlar. Dış sebep- Moğul istilası, iç sebep İslam’ın teolojik yorumu. Moğul İstilası ile ilgili çok ciddi araştırmalarımız yok ama İslam Medeniyeti genç iken, neredeyse bütün şehirler yakılmış, kadim medeniyetin başı biçilmiş, İslam toplumlarının gücü ve direnci Moğul İstilası ile kırılmış. Büyük Selçuklu’nun içine düştüğü yılları hatırlayın… Sonrası yılları bilirsiniz, Osmanlı ile İslam yeniden hayat bulmuş, cihan devleti kurmuşuz, karşımızda ise Haçlılar birlik olmuş,  Siyonuzm, haçlılar el ele, İslam toplumunun da şuursuzluğu bu büyük devleti parçalamış, yüz yıldır da sömürülerini sürdürüyorlar. Aslında bu gün geldiğimiz noktada, emperyalistler ve masonik güçler diyor ki, sömürü düzenimize karışma, otur oturduğun yerde, yoksa başına gelmedik hal kalmaz. Düşman bu der, peki biz ne yapmalıyız?   İSLAM GERİLEMEYİ REDDEDER Bizim dinimiz birlik, kardeşlik, dayanışma, ilim öğrenme, çalışma, üretme, iyilik yapma v.b tavsiye eder, iki günü birbirine eşit olmaz müslümanın der. Yani İslam gerilemeyi reddeder. Ama bu gün İslam temsil noktasında hatalar yaptığımız için olsa gerek, karşı medeniyet ya da dinlerin mensupları tarafından  bilerek farklı gösteriliyor. İslamifobi diyorlar adına.  Oysa bunu kendiler üretti, kendiler terörü finansman ettiler, projeyi de... Kim bunlar? Dünyanın derin idarecileri veya üst akıl, gnostik akıl, siyonizm, İngilizler… her neyse karşımızda yeni dünya düzenini inşa etmeye çalışan bir güç var. Bunlar sivil işgal güçlerini kullanarak oyun üstüne oyun kuruyorlar. Ama bizim hiç mi suçumuz yok. Bakın Atatürk Hava Limanında canlı bomba kim, soy ismine bakın Osmanov, yanılmıyorsam Dağıstanlı… PKK’lı teröristlere bakın, bunlar da sözde müslüman değil mi? Peki bu terör güçlerini finans edenler, bunları bilerek yapmıyorlar mı? Soyadı Osmanov ya ilk kimi çağrıştırıyor, Müslümanlığı ne oyun değil mi?   FABRİKA AYARLARINA DÖNMEK Müslümanlar tarihin hiçbir döneminde barbar olmadılar, buldukları medeniyet eserlerini korudular, Ayasofya örneğinde olduğu gibi… Şimdi artık yeniden diriliş zamanı, Müslüman dünyasının bütün taraflarında uyanış işaretleri ve yeri idarenin ortaya çıkışı görülmektedir. Bir şey hareket etti mi, haket eden o şey artık durdurulamaz. Yeniden doğuşun işaretlerinden bahsediyorum. Kadir Gecesinde gençliğin camileri nasıl doldurduğunu ve Kur’anla barıştığına şahit oldum. Burada şu biline geri kalmışlığımızın sebebi yüce dinimiz değildir, bu dini temsil edemeyenlerdir, yani bizleriz.  Şunu  biliyorum dinimizin kaynağı temiz, öyleyse temiz suyu taşıyamayan boruların temizlenmesi gerekiyor. Bu insana yapılan yatırım ile mümkündür. Çünkü insanın düzelmediği bir toplum düzelmez. Düzelme baştam yukarı, yukardan aşağı olmalı, sadece milletin düzelmesi de yetmez, düzende, düzeni idare edenlerde, topyekun bir diriliş gerekiyor. İslam zulme karşı(cehalet) karşı direniş ister. Cihada önce nefsimizden  başlamalıyız, sonra layık olduğumuz şekilde yönetileceğimiz kesin. Nereden başlamalıyız, elbette kendi günahlarımızdan. Kalın sağlıcakla.