“Söz uçar yazı kalır ” özdeyişinden hareketle kitabın uygarlık birikimine, geleceğe aktarımına, nedenli kaynaklık ve aracılık yaptığını anlamakta, kabullenmekte sanırım zorlanmayız.

Geçmişle bugünü, bu günle geleceği buluşturan ve insanlara geniş bir ufuk kazandıran da kitaplardır Kuşkusuz… Bu nedenlerle kitabın uygarlığın gelişimi ve çağdaş insan olunmasında çok önemli bir işlevi vardır.

Görülüyor ki, özümüzü oluşturan yüreğimizi, beynimizi ve erdemlerimizi körükleyen sağırlıktan, dilsizlikten ve de susuzluktan kurtaran geliştirip yetkinleştiren okunması dost kitaplardır. Kitaplar okunduğu, insanlar okuduğu zaman vardır.

Bu gün silinmiş gibi görünenin üzeri küllenmiş gibi görünenin endişeli bir yanıyla dramatik ve ağır gelen bir gerçektir ancak çok acıtmasın kalbinizi. Çünkü bir gün insanlar “modern uykusundan uyanmak” istediklerinde dönüp bakmak zorunda kaldıkları yeniden patlamak istedikleri şeyler kitaplardır dergilerdir.

Son yıllarda gazetelerin ve birçok yayın organlarının okuyucu bulmakta güçlük çektikleri, yerini sosyal medyaya bıraktığı günlerden geçiyoruz.

Yüzyılımızda kitaplar, dergilerin elbette kutsanamaz yeri vardır. Ancak İnternet (sosyal medya) her şeyin üzerinden geçti. Tüm işlemler online sistemiyle gerçekleşiyor... Bu teknoloji harikası evlerimize cep teflonumuza kadar girdi.

Son yıllarda Twitter etkili bir şekilde kullanılıyor. Sosyal medyanın, özellikle Twitter kullanıcılarının ezici çoğunluğunu gençler oluşturuyor. Bazı siyasi parti veya partiler ilk önceleri sosyal medyanın öneminin pek farkında değillerdi.

Kendi tabanıyla iletişiminde faydası olacağını düşünmüyorlardı. Belki de ihtiyaç hissetmiyorlardı böyle bir kanala… Bu ve buna benzer internet sitelerinin son aylarda ve yıllarda ülke genelinde sıkıntı yarattıkları da bir gerçektir. Çünkü herkes istediğini isteği gibi yorumluyor ve karşısındaki kim olursa olsun ağır suçlamalarda bulunuyordu!

TBMM meclisinden çıkan yasayla biraz önüne geçmeye çalışılıyor…

İnternet ve sosyal medyanın hayatımızın  “Bir parçası hatta büyük bir parçası” haline gelmesiyle birlikte yerini daha iyimser ve umursamaz bir tavra bırakmış durumda. İnternet ve özellikle de sosyal medyayı çok seviyoruz. Hatta sevginin ötesinde onlarsız bir dünyayı hayal bile edemiyoruz.

Bunun neticesinde, teknolojinin bizim için planladığı geleceğe dair esaslı bir fikrimiz de yok. Bu konuda interneti parsellemiş olan ve bize de bedava hizmet (!) sunan devasa teknoloji şirketlerinin açtığı yolda emin adımlarla,  güle oynaya yürüyoruz. Ancak bu iyi niyet ve konfor taşlarıyla döşenmiş yolun sonu, ne yazık ki ya dipsiz bir uçuruma ya da balçıktan bir bataklığa çıkacak gibi görünüyor. Görünüşe bakılırsa, buradan çıkışın yegane anahtarı ,”bizi insan olarak tanımlayan temel kavramlara” sahip çıkmaktan geçiyor.

Diğer taraftan:

Yapay zekanın her yere hakim olduğu ve nesnelerin internetinin sonuçlarının sıradanlaştığı zamanlara az bir zaman kaldı. Muhtemelen önümüzdeki on yıllarda bu tarz bir dünyalarda yaşamaya alışmış olacağız. 5G’nin kullanılmaya başlamasıyla, otonom araçların trafiğe çıkması, robotların hayatın her alanında kullanılıyor olması, artırılmış ve sanal gerçekliğin rutinleşmesi, dijital bir yaşamın nimetlerinden hem faydalanacağız hem bu yaşamın külfetleri ile yüzleşeceğiz. Külfet kısmının bizim için daha fazla ön planda olacağını tahmin etmek hiç te zor değil. Ama bunun bizi nasıl etkileyeceği konusunda kafamız karışık. Tahminlere göre otomasyon, bu işin başlangıcı olacak ve devamı çığ gibi büyüyecektir.

Diğer günün konusu da:

Koronavirüs tüm yaşantımızı değiştirecek, birçok iş ev ofislerinde gerçekleşecek denmişti. Ne zaman? Ocak ayından sonra: “Şimdi online sistem tüm hızıyla devam ediyor... Bu yüzden ev ve oto satışları patlama noktasına geldi. Bilindiği gibi ilimizde çok sayıda başka illere ait plakalı araçlar var. İşte bunlar hep online sisteminin giderek yaygınlaşmasından kaynaklanıyor. Bu her türlü alışverişi öne alarak, daha ucuza bu sistemden elde ediliyor.

Şimdi okulların açılacağı bir tarih belirlendi. Eğer bu virüs bu hızla devam ederse, açılış tarihinin daha ileri tarihe ertelenmesi kaçınılmaz olacaktır. Aradaki boşluğu; internet ve sosyal medya aracılığı ile girdirilmesi ön plana çıkacaktır.