Okuyanı, okuduğu ile amel edenleri en önemlisi de tefekkür edenleri severim, aslında herkes sever; çünkü bilmek ayrıcalıktır…

Yol arkadaşım Araştırmacı ve Eğitimci İbrahim Gülsu kardeşimde, okumayı sevenlerdir. Okur, araştırır, tespitlerini de bazen medyada, bazen de bir toplantıda dillendirir…

Son yazı çalışmasının başlığı “İnsanlığa Çağrı!”. Yazısında, batılıların insanlığın üzerine bir kabus gibi çöktüğünü.  Milletleri sömürdüğünü, toplumları adeta batıya mahkum ettiklerini belirtere bazı önemli tespitlerde bulunuyor.

Bunlardan bir kaçını bu yazımda paylaşmak istedim. “ Batı, milletler üzerindeki kültürel, psikolojik, ekonomik, siyasi, askeri ve en önemlisi de zihin işgali yapmakta!”Kendi dışındaki milletleri ‘kendi olma’ ve kendisine yeter hale gelmeye yaklaştırmıyor.

Küreselleşme adı altında emperyalizm, küresel güçler, milletlerin milli kimliğine ve milli ekonomik kaynaklarına dolaylı –dolaysız el koyuyur…”(Açacığım) Bir cümle daha artarayım yazıdan; “ Emperyalizm, gizli diploması, Siyonizm, küresel sermaye; milletleri kurgulanmış ihtilaflarla, savaşlarla önce ayrıştırıyor, sonra vuruşturuyor.Ardından da kültürel saldırı  ile sersemletiyor.

İnsanlığa, kurgulanmış hastalıklarla, güya bilisel, felsefi, ekonomik, sosyal teorilerle, kavramlarla uğraştırıyor…”

Eyvallah, şimdi bu tespitler üzerinde birkaç kelam edelim. Öyle ya, fikrinde ayakları vardır, iddia edilen fikir soyuttan somutlaştırılmalı ki, insanlar daha iyi anlasınlar.

Peki bunu nasıl yapıyorlar?

SİVİL İŞGAL ORDULARI

Yaklaşık 1.5 yıl önce sizlere “Sivil İşgal Orduları” isimli bir kitaptan bahsetmiştim. O kitabı da bana yine yol arkadaşım vermişti. Yazara Hasan Erdem’di.

Bundan 6-7 ay öncede yine Siyonizm Oyun Kurucularını anlatan 4 yazı daha paylaşmıştım. Bu iki kitap da, yukarda hocamın bahsettiği emperyalizm oyun kurucularına yönelik çok güzel değerlendirme ve ip uçları vardı.

Evet, küresel para babaları milletlerin zaaflarından yararlanarak(cehaletlerinden) onlar üzerinde etkili olan (medya başta) her türle sivil toplum örgütlerini etkili olarak kullanıyor.

Dernekler, vakıflar, yerel ve ulusal basın yayın organları, filmler ve dizilerle taban oluşturuyorlar, zihin kontrolü ile de bunları başardıklarını zannediyorlar.

Kısmen de başarılı(kendileri açısından) oluyorlar. Oysa hem insanlığı zehirliyorlar, hem de kendilerini, çünkü ektikleri tohumdaki virüsler birgün kendilerini de vuracaktır. Nitekim vuruyorda.

Batı bizim aile müessesemisi sarsıyor mu? Evet,

İsraf ekonomisine(çılgınca tüketim) körükleniyor mu? Evet demeyen var mı?

Uyuşturucu baronları, gençliği zehirliyor mu? Evet, buna benzer örnekleri say sayabildiğin kadarı ile. 

Ama biliyorum ki, batı toplumu da bu gelişmelerden rahatsız.

BLACK MİRROR

Ben izlemeden ama bizim yavru bu günlerde batı toplumunun içine düştüğü mutsuzluğu ve düzensizliği anlatan bir dizi filmden bahsetti. Adı,’ Black Mirror’. Dizide, batıdaki sosyal hayatın bittiğini, insanlığın mutsuz olduğunu, intiharların, cep telefonu gibi bağımlılıkların arttığına, eski aile yapısını özlediklerini v.s anlatıyormuş. En kısa zamanda izlemeye başlayacağım.

Bütün bunlar gösteriyor ki, hocamın insanlığa çağrısına kulak verilmeli. Siyonizm ve evanjelizm kendi uydurdukları bir hikayenin peşine düşüp, dünyanın kaymağına yemeye devam ederken, dünyanın sonuna getirecekler. Belki bizler bundan olumsuz etkileneceğiz ki etkileniyoruz ancak dediğim gibi sömürü virüsü mutlaka kendilerini de hasta edecek, yok olacaklardır….”

Yazılarımda genelde pek üst perdeden yazı yazmak yerine, herkesin anlayabileceği yazıları tercih etmişimdir.

İsterseniz size bahsettiğim yukardaki olayın tıpa tıp aynısını Venezuela'da net olarak görebilirsiniz. Arap ülkeleri farklı mı? Onlarda aynı maşada kızartılıyorlar. Ya biz? Kesinlikle direniyoruz!

Ama unutmayan Hak gelecek, batıl zail olacak. Çünkü, batıl zail olmaya mahkumdur.

Kalın sağlıcakla.