Gün geçmiyor ki şehirde yeni bir kazanın haberiyle sarsılmayalım.

Her gün, hatta her dakika, şehrimizin farklı noktalarından gelen kazaların haberleriyle üzülüyoruz. Üstelik artık maddi hasarlı veya hafif yaralı kazaları da değil, ağır yaralı ve ne yazık ki ölümlü kazaları konuşuyoruz. Yaz aylarının gelmesiyle motosiklet kazalarında da ciddi bir artış gözlemleniyor. Bu kazalar genellikle ağır sonuçlarla sonlanıyor.

Ana yollarda öğrencilerin kontrolsüz bir şekilde bırakıldığı noktalar, kazalara davetiye çıkarıyor. Hızlı, kontrolsüz ve sabırsız sürücüler, adeta trafikte pimi çekilmiş bomba gibi seyrediyor. Hepimiz birer şoför, yaya, ebeveyn veya öğrenciyiz; kısacası hepimiz trafikte farklı risklerle karşı karşıyayız. Peki, bu sabırsızlık, bu saygısızlık, bu acele nedir Allah aşkına? Elbette hepimiz, kendim de dahil olmak üzere, hata yapabiliriz ve kazalara sebebiyet verebiliriz. Ancak geldiğimiz noktada, hatadan kaynaklı kazaların ötesine geçip, resmen göz göre göre kazalara sebebiyet vermekteyiz.

Trafikte her geçen gün kontrolden çıkan bu durum, sadece sinyalizasyon veya engeller koyarak çözülemez. Aynı zamanda, sadece akademik eğitimle de bu sorunların üstesinden gelinemez. Trafikte yaşanan bu problemlerin çözümü, ailede başlayan insani, vicdani ve ahlaki eğitimle mümkün olabilir. Bu değerler, trafik eğitimimizin temelini oluşturmalı.

Lütfen biraz daha dikkat, saygı, tahammül ve hassasiyet gösterelim. Hepimiz için daha güvenli bir trafik ortamı yaratmak elimizde. Unutmayalım ki, her birimizin trafikteki davranışları, diğerlerinin hayatını doğrudan etkiliyor. Kendi can güvenliğimiz kadar başkalarının da can güvenliğini düşünerek hareket edelim.

Dikkatli ve saygılı bir trafik, hepimiz için daha yaşanabilir bir şehir demektir. Biraz daha özen gösterelim, bu sabırsızlık ve saygısızlıktan vazgeçelim. Hepimizin eve sağ salim dönmesi, sevdiklerimize kavuşması için bu sorumluluğu taşıyalım.