İnsan ruh ve bedenden yaratılmıştır. Bu nedenle ruhun ıslahı veya özelde terbiye önem arz etmektedir. Çünkü bir insanın ruhu(imanı) yüce olursa, ahlakı da güze olup, etik kurallara uyar: böylece hem kendisi hem de toplum da huzurlu olur…

Bu bağlamda din hizmetleri çok önemlidir ve bugün bu hizmetleri üstlenen din görevlilerinden toplumun beklendileri vardır.

Nitekim Cumhurbaşkanımız Erdoğan’da geçtiğimiz haftayanra, Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulunca düzenlenen “6. Din Şûrası”nın kapanış programında çok ama çok önemli mesajlar verdi. Erdoğan, kişinin hayatını dine göre şekillendirmediğinde zamanla yapıp ettiklerini dinleştirme yanlışına düşeceğini ifade ederek, “Bunun için İslam bize göre değil, biz İslam'a göre hareket edeceğiz” dedi

15 Temmuz gecesi okudukları selalar ve ezanlarla milleti direnişe çağıran tüm din görevlilerine tekrar şahsı ve Türk milleti adına şükranlarını sunan Erdoğan, "Her biriniz o geceki duruşunuzla insanımızın gönlünde taht kurdunuz. Milletimiz sizin mücadelenizi de sizlere saldıran bazı gafillerin ihanetini de asla unutmayacaktır" dedi.

İSTİŞARE VE ŞURAYI ÖNEM VERMELİYİZ

"Asr-ı Saadetten bugüne kadar Müslümanlar da şura geleneğini ayakta tuttukları müddetçe başarıdan başarıya koşmuşlardır." diyen Erdoğan, istişare kültürünün terk edildiği dönemlerde ümmet olarak hep birlikte geriye düşüp mevzii kaybettiklerini belirtti.

Erdoğan, son iki asırda yüzleştikleri pek çok sıkıntının gerisinde şûraya hak ettiği değerin verilmemesinin olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:

"Kendi meselelerini özgürce konuşmayan, tartışmayan Müslümanlar, maalesef başkalarının yönlendirmesine, kimi zaman da manipülasyonuna açık hale gelmiştir. İstişare kültüründen uzaklaştıkça vahdetin yerini giderek tefrika almıştır. Ne yazık ki İslam ümmeti zamanla bir araya gelme, ortak iş yapma, sorunlarına müşterek çözüm üretme zeminlerini de kaybetmişlerdir. Bugün bile Kudüs, Filistin, İslam düşmanlığı, terörle mücadele, adalet, insan hakları dahil pek çok meselemizde bu eksikliği görüyoruz. Müslümanlar sıkıntılarına devayı din kardeşlerinde değil yabancılarda, Batılılarda, Batı başkentlerinde arıyor. Mezhep, meşrep ve çıkar eksenli yaklaşımlar, İslam ümmetini ortak bir paydada buluşmaktan alıkoyuyor. Kişisel kavgalarını, ümmetin maslahatının üstünde gören bir anlayışın, Müslümanlara verebileceği hiçbir şey yoktur."

FİİLİYATA ÖNEM VERMEK GEREK

Erdoğan, "Kurumlarımızın, inananlar arasında bir vahdet ve meşveret mekanizmasına dönüşmesi için çaba harcadıklarını belirterek konuşmasını şöyle sürdürdü “ İslam dünyasının üzerine serpilmiş ölü toprağını temizlemek için her alanda çalışmalar yürüttük. Yıllardır örselenmiş Müslüman özgüvenini yeniden diriltmek için içeride ve dışarıda çok büyük mücadeleler verdik. Sadece konuşmakla, sadece karar almakla da yetinmedik. İstişareler neticesinde aldığımız kararların hayata geçirilmesi için de gayret sarf ettik. Tecrübelerimiz bize aşılması gereken en büyük sorunumuzun karar almak değil alınan kararların uygulanması olduğunu gösteriyor. Fiiliyata dökülmeyen her karar, aslında yok hükmündedir” diyerek konuşmasının bir bölümünde ise din görevlilerinden beklentileri dile getirdi. Camilerin namaz kıldırma mekanları olarak düşünülmemesini, camiye gelmeyenlere gidilmesi gerektiğini söyledi.

Dikkat buyurun: “Artık apartman daireleri arasındaki ilişki değil, maalesef dijital sistemdeki akrabalık bağları gelişmeye başlamış durumda. Hakla batılı karıştıran amorf(kendine özgü biçimi olmayan) inanç sistemlerinin genç kuşaklar arasında rağbet görmesinden endişe ediliyor. İstikbalimizin teminatı olarak baktığımız evlatlarımız, çoğu Batı menşeli, batılı zihin ürünü sapkın akımlar karşısında ne yazık ki savunmasız kalıyor. Paylaşmanın yerini bencilliğin, dayanışmanın yerini yıkıcı rekabetin, diğerkamlığın yerini umursamazlığın, mahremin yerini teşhirciliğin, tevazunun yerini kibrin, merhametin yerini vicdansızlığın, evliliğin yerini gayrimeşru ilişkilerin aldığı zorlu, sıkıntılı, garip bir dönemin içindeyiz. Bu manzarayı hiçbirimizin bilhassa da sizler gibi sorumluluk sahiplerinin uzaktan seyretme lüksü yoktur. Hepimizin bildiği gibi kainat boşluk kabul etmez. Hak ve hakikatin geri çekildiği alanı batıl hemen işgal eder.” İlgililere duyurulur.