Genelde araştırmadan, zihnimi ikna etmeden yazmam, ustam bana böyle öğretmişti. Okuduklarımı da sizlerle paylaşırken, bir alıntı yaptığım kişi ve kaynakları mutlaka gösteririm. Ancak bugün kaynağımı kaydetmemişim, ihtiyarlıktan galiba; neyse inşallah hakkını helal eder bu bilim insanı.

Bismillah, diyerek başlayalım. Akıp giden günlük hayatımız da değişiklikleri ancak, böyle önemli günlerde hatırlıyoruz veya gerekli olduğunda araştırıyoruz, böylece eksiklerimizi görüyor, bilinmesi gerekenleri de kamuoyu ile paşlaşıyoruz…

Evet, 2020’de başlayacak(ki başladı) ve 2025’de de hayata geçirilecek bir dijital devrimden söz ediliyor. Bu devrimi iyi okuyan stratejisler iki konuyu dikkat çekiyor, birincisi yapay zeka,ikincisi güvenli gıda meselesi. Yapay zekadan pek fazla anlamam ama güvenli gıda konusu da yarın işleyeceğim insallah! Çünkü önemli açıklamalar var…

Dikkat buyurun, artak enerji ve emek maliyeti olmayan, yapay zekânın yönlendirdiği, fazla insana ihtiyaç duymayan yeni bir düzen söz konusu.

Sonra dijital para, hatta paralar alınıp, satılmaya başlanması, bu paralar bizim elimize değmedi ama reklamlarını görüyoruz. Bir Müslüman olarak sanal paraların helal mi, haram mı oluşuna fetva verilmesi gerekiyor değil mi? Bakalım bizim ilahiyatçılar ne diyecekler?

EKSİKLERİMİZİ GİDERMEMİZ GEREKİYOR

O bilim ve araştırmacı kardeşimiz bazı eksiklerimizden söz ediyor: “National data center”imiz yokmuş. Peki nedir bu, kısaca izah edeyim. Bu bir kuruluşun bilgi teknolojileri (BT) operasyonlarını ve ekipmanlarını merkezi hale getiren, büyük miktarlarda verinin toplanmasımış…

Sonra:  “İntranet”imiz yok, peki bu nedir? Araştırdım; “Sadece belirli bir kuruluş içindeki bilgisayarları, yerel ağları (LAN) ve geniş alan ağlarını (WAN) birbirine bağlayan, çoğunlukla TCP/IP tabanlı bir ağıymış. Mış diyorum, o kadar.

Daha daha, “National Siber Security”e sahip değiliz.(Bu da, Siber güvenlik; bilgisayarları ve sunucuları, mobil cihazları, elektronik sistemleri, ağları ve verileri kötü amaçlı saldırılardan koruma uygulamasıdır. Bilgi teknolojisi güvenliği veya elektronik bilgi güvenliği olarak da biliniyor)

Şimdi tekrar kaynağımızı dönelim. “Süper bilgisayar”ımız yok. Yıllardır söylemekten dilimde tüy bitti, durum ortada!...”

Evet bu bilim adamımız, dijital teknolojideki eksikliklerimizin giderilmesini istiyor, çünkü yeni dünya düzeninde bunlara ihtiyacımız olacak, başkalarına bağımlı çalışmak istemiyorsak.

Peki neden? El Cevap, hocamız der ki: “Siber tehdide karşı da yine aynı teknolojiyi kullanmamız gerek. Bunları sınırlı bir alanda, zaruret halinde kullanabilmemiz için bunların ne olduğunu bilmemiz gerekiyor…

DÜZENE ANGAJA OLMAK

Bunlar global sistemler. Bir network üzerinde hareket eden sistemler. Herkes bilinen web ve sosyal medyayı konuşuyor. Bir alt web var. Black Web, derin devlet gibi bir de “Deeb Web” var artık. Şimdi bir de “Üst network” var artık. “Blockchain network” diğer Web’lerle birlikte uluslararası sistemin nöron ağlarına benziyor aslında.

Dün Globalist’lerden söz ederken hemen akla Soros geliyordu. ABD’de, Demokratlar ve Cumhuriyetçilerin yanında bir de Globalist’ler çıkıyordu. Globalist’ler kendi içinde bir de Glokalist’leri örgütlediler. Türkiye’de de bunların vakıfları, dernekleri var. Bizimkilerin çocukları, STK’ları, akademisyenleri de hemen bu sisteme dahil oldular. Hani, mal, bilgi, emek, para ve insanın serbest dolaşacağı bir düzen! Bunun için uluslararası bir standart, denetim ve hukuk sistemi örgütlenmesi gerekiyordu. Evet, o şartlarda dışında kalamazdık ama böyle de bu işe angaje olmamamız gerekirdi…”

Hocamızın bu yazısını okuduktan sonra, teknoloji de eksiklerimizi gidermemiz durumunda, kendi ayaklarımız üzerinde durmayı da başaracağımız şeklinde bir değerlendirmem oldu. Ülkemizin dijital dünyaya geçişte özelleri olması gerek. İşte bu virüs sonrası neredeyse bütün kurumlar ve şirketler, şahıslar kendi eksiklerini bu bağlamda gözlemledi.