Çağımız bilgi çağı, Bediüzzaman’ın ifadesi ile bilgiyi elinde tutan kuvveti de elinde tutuyor… Kıbrıs savaşı sonrası ülkemize ABD ve AB ülkeleri tarafından yapılan silah ambargolarını hatırlıyorum da ülkemizde ne zor günler yaşandı… Bu gün bile para ile silah almamız engelleniyor! Bu durama işaret eden Baykar Genel Müdürü ve Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Haluk Bayraktar diyor ki; "Ülke ve Baykar olarak hesabımız; bu teknolojileri başkalarına bağımlı olmadan nasıl milli yapabiliriz, ülkemizi nasıl teknolojisiyle kendi ve yakın coğrafyasında bağımsız caydırıcı bir güç haline getirebiliriz? Şahsi tecrübemle şunu gördüm ki ülke olarak ben bu teknolojiyi geliştireceğim diye yola çıktığınız zaman en basit şeyler dahi sizden esirgeniyor. Bu bir cıvataya kadar bile inebiliyor…" Bu tespit gösteriyor ki, silah ve milli sanayimiz engelleniyor, peki ne yapılması gerek? Elbette kendi silahımızı kendimiz yapmak! İşte devletimiz şimdi bunu yapıyor.   ÜLKEYE GÜÇ KATARIZ İçinde bulunduğumuz bilgi çağında,  düşük maliyetli ama etkisi yüksek teknolojilere doğru bir gidiş var. Çok şükür kendi silahımızı kendimiz üretiyor, hatta satıyoruz… Bu duruma işaret ederek,  savunma teknolojilerinin milli olmamasının kabul edilemeyeceğini belirten Haluk Bayraktar sözlerini şöyle sürdürüyor, "Bizim ürettiğimizin 20 katı maliyetli bir hava aracı var. Başvurup cevap alma garantiniz bile yok. Eğer bunu alırsanız içindeki elektronik sisteminde yer alan milyonlarca kodun arasında 'Ülke sınırları dışında uçuşu sonlandır' gibi iki satır kod olabilir. Dolayısıyla milli olursa bu handikapları tamamen elimine eder, ülkeye güç katarız. Bizim yaptıklarımızın da bunun ufak bir örneği olduğunu düşünüyorum." Haluk Bayraktar, 2004 yılında Milli Savunma Müsteşarlığının hazır alım ihalelerini iptal ederek milli ve özgün üretim sürecini başlatma kararını alması ve bu kararı şartnamelerine de yansıtmasının önemli olduğunu vurgulaması” bizler için büyük bir onur kaynağı diye düşünüyorum.   BAZEN MİLLİ KELİMESİNE TAKILABİLİNİYOR Bayraktar açıklamasının sonunda;  "Bazen milli kelimesine takılabiliniyor. Bizim şu anda geliştirdiğimiz Bayraktar TB2'nin 15 bin saat uçuşu var. Bu para vererek dahi ABD'den alamayacağınız bir sistem. Bizim böyle bir sistemi milli yapmayıp da ne yapmamız lazım; bunu anlamakta zorlanıyorum. Savunma sanayisinde Türkiye'yi kalkındıracak, oyun değiştirici hamlelerin bu alandaki girişimci firmalardan çıkacağına inanıyorum. ASELSAN, sahip olduğu yerli lazer teknolojisi ile geleceğin savunma sistemini oluşturmak için büyük bir adım attı. Testlerdeki başarılı performansıyla dikkati çeken ve insansız hava aracını lazerle etkisiz hale getiren Lazer Savunma Sistemi sayesinde, hedefler yüksek hassasiyetle ve kısa sürede bertaraf edilecek. Sistemin, enerji santralleri, hava alanları, sınır karakolları, karargâh binaları ve konvoy geçiş güzergâhlarının güvenliğini sağlamakta kullanılabileceği değerlendiriliyor.( Karar) Bir haber daha: “ Türkiye’nin yerli askeri helikopteri ATAK’ın Pakistan’a satışıyla ilgili çalışmalar başladı.  Ayrıca, silahlı ve silahsız versiyonlarıyla insansız hava aracı () ANKA, eğitim ve hafif sınıf saldırı uçağı Hürkuş, taaruz ve taktik helikopteri T129 ATAK, şu an Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ’nin (TUSAŞ-TAI) gökyüzünde süzülen 3 eseri olarak dikkat çekiyor. Yaklaşık 1 yıl sonra ise bunlara bir de TAI’nin özgün tasarımı olan genel maksat helikopteri T-625 eklenecek. Son söz, Türkiye büyüyor, güçleniyor, kendi silahını kendi yapıyor. Bu yeterli değil, kendi atom bombamızı, kendi nükleer enerjimizi de kendimiz üreterek, düşmanımızın silahı ile silahlanmayı bilmeliyiz. İnşallah! Millet olarak ikra ayeti üzerine, bilimin farz olduğu bilinci ile hareket ederek bunu da başaracağız. Kalın sağlıcakla.