22 Ekim’de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM kürsüsünden yaptığı konuşmada, Abdullah Öcalan’a "umut hakkı" tanınması karşılığında PKK’nın silah bırakmasını sağlaması gerektiğini ve ardından bu konunun Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde DEM Parti grubunda ele alınmasını önerdi. Bu açıklama bazı kesimlerin tepkisini çekerken, geniş bir kesim tarafından cesur bir adım olarak değerlendirildi. Bahçeli’nin böyle bir çağrıyı dile getirmesi, onun siyasi cesaretini ortaya koyan bir hamle olarak yorumlandı.
Bu çağrı, sadece bir hayal olarak kalmadı. DEM yöneticilerinin girişimleri, İmralı ve farklı gruplarla yürütülen temaslar sonuç verdi. DEM yetkililerinin de hazır bulunduğu bir görüşmede, Abdullah Öcalan silah bırakma çağrısında bulunarak, “Bu çağrının tarihi sorumluluğunu üstleniyorum” dedi. Bu gelişme, iktidarı memnun ederken, muhalefet partileri, özellikle CHP tarafından temkinli fakat olumlu bir şekilde karşılandı.
Bilindiği gibi, Türkiye yaklaşık 40 yıldır PKK terör örgütüyle mücadele ediyor ve bu süreçte hem maddi hem de manevi büyük bedeller ödendi. Devletin gücü karşısında PKK’nın yurt içindeki etkisi büyük ölçüde azaldı. Uçak fabrikasına yapılan saldırı dışında uzun süredir büyük çaplı bir eylem gerçekleştiremedi. Ancak örgütün Suriye ve Irak’taki varlığı devam ediyor. Kandil’den yapılan açıklamada, bu çağrının değerlendirileceği belirtildi. Sürecin henüz bir başlangıç olduğu biliniyor ve hem iktidarın hem de muhalefet partilerinin bu fırsatı iyi değerlendirmesi gerektiği vurgulanıyor. Burada siyasi çıkarlar değil, ülkenin menfaatleri ön planda tutulmalıdır.
Türkiye, tarih boyunca birçok savaş ve mücadele vermiş bir ülke. Osmanlı döneminde 105 zafer, 33 mağlubiyet, 13 sonuçsuz savaş, 42 bastırılan isyan ve 12 başarılı isyan yaşandı. Cumhuriyet kurulmadan önce de birçok savaş yaşandı:
- **31 Mart Vakası (13 Nisan 1909)**
- **Arnavutluk İsyanı (15 Ocak 1911)**
- **Trablusgarp Savaşı (19 Eylül 1911)**
- **İkinci Balkan Savaşı (1912-1913)**
- **Çanakkale Savaşı (18 Mart 1915)**
- **Doğu Kafkasya Cephesi (1916-1917)**
- **Suriye-Filistin Cephesi (1917-1918)**
- **Kurtuluş Savaşı (1919-1923)**
- **Kıbrıs Barış Harekâtı (1974)**
40 yılı aşkın süredir Türkiye, terörle mücadele ediyor. Osmanlı’dan günümüze kadar süregelen savaşlar ve mücadeleler, bize vatanın atalarımızın kanlarıyla kazanıldığını hatırlatıyor.
1974’te Kıbrıs Barış Harekâtı sonrası ABD, Türkiye’ye silah ambargosu uygulamıştı. Daha sonra Türk Silahlı Kuvvetleri, yurt içinde ve dışında terörle mücadele ederken, Avrupa Birliği ve ABD tarafından “Kendi silahlarınızla terörle mücadele edemezsiniz” şeklinde baskılar yapıldığı biliniyor. Ancak bu süreç, Türkiye’nin savunma sanayisine büyük yatırımlar yapmasına neden oldu. Bugün Türkiye, İHA, SİHA, helikopter, uçak ve birçok savaş aracını üreterek savunma sanayisinde %80’in üzerinde bir yerlilik oranına ulaştı.
Türk Silahlı Kuvvetleri aktif operasyonlarını sürdürürken, Milli İstihbarat Teşkilatı da terör örgütünün üst düzey isimlerine yönelik nokta atışları gerçekleştirerek önemli başarılar elde etti. Tüm bu gelişmeler, Abdullah Öcalan’ın “silah bırakın” çağrısı yapmasının en büyük nedenlerinden biri olarak görülüyor. Devlet Bahçeli’nin barış ateşini yakması, bu süreçte önemli bir adım olarak takdir ediliyor.
Sonuç: Huzur, Güven ve Ekonomi
Eğer terör örgütüyle barış sağlanırsa, bu Türkiye’ye büyük faydalar getirecektir:
Huzur ve güven ortamı sağlanacaktır.
Ekonomik açıdan büyük bir rahatlama yaşanacaktır.
Ancak unutulmamalıdır ki bu coğrafya, tarih boyunca terör örgütlerinin merkezi olmuştur ve olmaya devam edecektir. Türkiye, bölgenin en büyük askeri gücüne sahip olmasıyla büyük bir avantaj taşımaktadır. Bu süreci en iyi şekilde değerlendirerek, barışı kalıcı hale getirmek ülkemizin en büyük kazanımı olacaktır.