FETÖ’nün 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimine karşı tüm gücüyle direnen Türk milleti, 9 yıl sonra da aynı heyecan ve kararlılıkla millî iradeye sahip çıkmaya devam ediyor.
Demokrasi ve Millî Birlik Günü’nde binlerce insan, aynı coşkuyla Necip Fazıl Kısakürek Kültür Merkezi’nde bir araya geldi.
Toplumsal barış ve dayanışmayı amaçlayan, ulusal varlık ve ulusal yararı önceleyen, siyasal, kişisel ve partisel kazançları geri plana iterek insanlık değerlerini öne çıkartan bir darbe girişiminin yıl dönümüydü bu.
Ülkenin bütün kurumlarını; sağıyla, soluyla, tüm düşünce akımlarını, halk hareketlerini, ekonomistleri, iktisatçıları, sosyologları bir araya getiren anlamlı bir gündü.
Gerek bölge ülkelerinin mevcut durumu, gerekse Türkiye’nin yaşadığı tecrübeler ve ulaştığı gelişmişlik düzeyi artık güzel sözlere ve kısa vadeli, kolay başarılara kapıyı kapatmıştır.
Bundan sonra başarı, ya uzun vadeli ve köklü olacak; çok düşünülerek, çok çalışılarak elde edilecektir ya da ekonomimizi ve enerjimizi boşa harcamış olacağız.
Toplumun bütün alanlarını kapsayıcı bir yaklaşım getirmesi gereken düşünce akımlarını şimdilik bir kenara bırakalım ve sadece kendi alanından sorumlu kurumların durumuna bakalım:
Geçmişte siyaset kurumunun zayıflamasında, bu kurumun ikinci büyük unsuru olan “sol anlayışın” kendi eksikleri ne ölçüde etkili oldu? Burada, geçmişte iktidar ya da muhalefette olan, en etkin konumda bulunan ve "demokratik" ya da "sosyal demokrat" olarak tanımlanabilecek solu kastetmekteyiz.
Bilindiği gibi ülkemiz durmaksızın felaketlerle karşı karşıya kalıyor. Örneğin, 6 Şubat’ta yaşanan asrın deprem felaketinin yaralarını yoğun bir şekilde sararken, alışık olmadığımız bir şekilde Nisan ayında birçok ilde büyük zarar veren bir don olayı yaşandı. Bu afet, 36 ilimizi etkiledi.
Bu iller, ülkenin sebze, meyve ve hububat ihtiyacını karşılarken aynı zamanda ihracat da yapmaktaydı.
Yaşadığımız doğal felaketlerin önüne geçmemiz mümkün olmasa da, etkilerini en aza indirmenin yollarını bulmak zorundayız.
Üretmeyi unuttuk, tüketen bir topluma dönüştük. Enflasyonu düşürmek imkânsız değil. Ancak, ülke olarak israf etmeyi ve lüks yaşamayı alışkanlık haline getirdik.
Çözüm üretimindeki yetersizlikler ve benzeri yapısal sorunlar devam ediyor. Sosyal demokrasi anlayışının, tüm çoğulcu demokrasilerde en büyük dayanağı olan sendikalar, ülkemizde sosyal demokrat siyasetin temel özelliklerinden yoksun bir yapıya sürüklendi.
Türkiye’nin 40 yıldır uğraştığı terör örgütü sorunuyla ilgili olarak, MHP Lideri Devlet Bahçeli önemli bir inisiyatif alarak, PKK ile ilgili süreçte tansiyonun düşmesini sağlayacak adımlar attı. Son birkaç aydır terör örgütünün kendini daha makul seviyeye çekmesiyle birlikte umutlar yeşermeye başladı.
9 yıl önce yaşadığımız FETÖ terör örgütünün darbe girişimi, Türk insanına birlikte olmayı; 6 Şubat’taki deprem felaketi sabretmeyi; PKK terör örgütüyle mücadelede ise sağduyulu yaklaşımı öğretti.