Büyük adamların hemen hepsi büyük badirelerden geçmişler, büyük bedeller ödemişlerdir. Hapis yatmışlar, işkence görmüşler, çile çekmişler. Çeliğin ateşte, demirin örste şekillendiği gibi feleğin çemberinden geçip olgunlaşmışlardır.

Tarih, büyük adamların kolay büyük olmadıklarının örnekleriyle doludur. Tarihi de bu adamlar yazmıştır. Bu sebeple onların hayat hikayelerinden alınacak çok dersler vardır.

Mustafa Kemal dindar(hafız)bir aileye mensup olduğu için annesi Zübeyde Hanım O’nu ilk önce dini bir okula veriyor. Sonra Şemsi Efendi İlkokulu, mülkiye rüştiye/askeri rüştiye/askeri idadiye/Harp okulu/harp akademisinden kurmay yüzbaşı olarak orduya katılır.1899'da Harbiye'ye giren Mustafa Kemal, Osmanlı'nın içinde bulunduğu durumun vahametinin farkındadır. Harbiye'de geçirdiği 6 senede düşünceleri olgunlaşır ve çare aramaya başlar...

1902’de teğmen olarak Harbiye’yi bitirir Mustafa Kemal ve kurmay sınıfına geçer. 1903’te üsteğmenliğe yükselir, 1904’te ise kurmay yüzbaşı olur. Harbiye’deki eğitim yıllarında ülke sorunlarıyla ilgilenmeye başlar ve arkadaşları ile gizli toplantılar yapıp gazete çıkartarak ülkenin içinde bulunduğu durumdan çıkışının yollarını arar ve tabii bu arayış özellikle sarayın pek hoşuna gitmez.

Arkadaşlarıyla kurdukları gizli grubun ismi Vatan'dır. Vatan grubu her cuma günü derslerden sonra bir sınıfta toplanır. Genelde bu toplantılara başkanlık eden Mustafa Kemal’dir. Yalnızca toplantılarla yetinmez Vatan grubu, bu toplantıların bir ürünü olarak gizlice gazete çıkarmaya başlar.  Gazetenin başyazarlığı Mustafa Kemal'e aittir. Ve gayet entelektüel duran bu gazeteyi tahmin edeceğiniz üzere el altından dağıtırlar, ta ki... Ta ki bir gün baskın yiyene kadar. O tarihlerde bütün ülkede olduğu gibi Harbiye'de de jurnalciler vardır ve bunlar Vatan grubunun faaliyetlerini Sultan Abdülhamit'e yetiştirirler.

Durum, zamanın harbiye Nazırı Zülüflü İsmail Paşa’ya ulaşır. Okul müdürü Ali Rıza Paşayı çağırır azarlar. Okul müdürü vatan grubunu takibe alır. Sınıfta gazete çalışmalarını yaparken baskın yapar. Bunun cezası okuldan atılmaktır ancak genç ve idealist öğrencileri paşa cezalandırmaz. Derslerini ihmal ettikleri için izinlerini iptal eder.

 “Neden derslerinizle meşgul olmuyor da başka şeylerle uğraşıyorsunuz?” der uyarır. Ucuz kurtulurlar. Sonra sınıf ve hayat boyu arkadaşı olan Ali Fuat (Cebesoy)'ın da ısrarlarıyla gazete çıkarmayı bırakır. Çünkü kafasında devrim yapmak vardır. Bunun için işe askeriyeden başlaması gerektiğini düşünür.1905 yılında kurmay yüzbaşı olarak mezun olur, atanmayı beklerken, Ali Fuat ve arkadaşları bir ev tutarlar ve burada toplanarak okuldaki düşüncelerini tartışmaya devam ederler. Ancak farkında olmadıkları acıyarak aralarına aldıkları saray casusu Fethi her şeyi rapor etmektedir.

Harbiye'deki olaydan mimli olan Mustafa Kemal ve arkadaşları, Fethi'nin jurnalleri sonucu tevkif edilirler ve Yıldız Sarayı'na götürülürler. Tutuklanma sebepleri olarak; okulda gazete çıkarmak ve zararlı fikirleri yaymak, ramazanın 15’inde hırka-i Şerif’i ziyaret edecek olan Abdülhamit’in arabasına bomba atmak, Sirkeci’deki evde gizli toplantılar yapmak, gizli örgüt kurmak söyleniyordu. Bu suçlamaları doğrudan ispatlayacak bir delil yoktu. Yalnızca muhbirin dedikleri vardı. Önce Taşkışla’da hücrelere kapatılırlar. Daha sonra Yıldız Sarayı’nda sorgulanırlar.

Tabii ki böyle bir itham için en üst derecede sorgulama yapılması icap eder ve Mustafa Kemal, bizzat Zülüflü İsmail Paşa tarafından sorgulanır. Padişah bu durumu öyle ciddiye alır ki iddiaya göre yan odadan sorguyu dinler. Mustafa kemal sorgulama sırasında epey hırpalanır. Arkadaşı Ali Fuat ise protokole göre sultanın üniformasını giyen bir subaya sultandan daha aşağı rütbeli birinin el kaldıramayacağını söyleyerek kurtulur. Ya Mustafa Kemal?  (DEVAMI YARIN)

 

FAHRİ KURT (UFUK ÇİZGİSİ)