Osmanlı salnamelerinde “Dönüklü Yörükleri” olarak kayıtlara geçen, bugün Onikişubat İlçesine bağlı Dönüklü Mahallesi benim ata dede yurdum olur. Zaman zaman gider gelirim. Bu bölge geçmişte burada bulunan Fındıcak Ermenileri ile karıştırılır, mühtedi-dönme bir köy olduğu sanılır. Cehalet işte. Aksine Dönüklü Köyü, Kahramanmaraş’ın diğer batı köyleri gibi bugüne kadar gelebilmiş saf Türk köylerinden birisidir. Köyün geçmişi Selçukluların Anadolu’yu fethetmesine kadar gider. Selçukluların, derbentlere ((dar geçitlere, stratejik noktalara) yerleştirdikleri savaşçı,cengaver,akıncı Türk  ailelerin neslinden gelen bir köydür burası. Bugün köyde yaşayan soyadı Kurt,Koca,Yılmaz olan aileler bu kökten gelmektedir ve köyün kurucuları olarak bilinmektedir.

Askerden kaçanı vuran, askerlik yapmayan kız vermeyen, dağında terörist gezemeyen, devletine yürekten bağlı, vergisini de hakkıyla ödeyen bir köydür. Osmanlı döneminde barışta vergisi sağılan, savaşta askere alınan, askere gitmeyenin, vergi vermeyenin de sırtında kırbaç şaklatılmış olsa da bu köyün insanı, devletine hiç küsmemiş, kurtuluş savaşında Anadolu hareketini desteklemiş, Kuvayı milliyetçi ruhuna sahip, Türkiye Cumhuriyetine candan bağlılığını sürdüre gelmiş  bir köydür.

Kahramanmaraş’ın üç deresinden; Bertiz, Tekir deresinden sonra Dönüklü deresi olarak bilinir burası. Bugün Kuruçay havzasında otuz bin den fazla bir nüfusa sahip olan bir bölgede tesbih imamesi gibi bir konuma sahip olan bir köy.

Zeytun ve Fındıcak isyanlarında, Kahramanmaraş’ın kurtuluşunda Hodu Yaylası üzerinden Düziçi-Adana bölgesine düşman bu bölgeden kaçmıştır. Stratejik bir bölgedir. Osmanlı Mebussan Meclisi azası meşhur hain Ermeni Agop Hırlakyan’ın Adana’dan Maraş’a gelmek için kullandığı ulu kervan yolu buradan geçer.

Şehre 25 km olmasına rağmen tarihten beri devlet imkanlarından çok sınırlı faydalanmış bir köydür. Köye Osmanlı döneminde yapılmış hiçbir hizmet yoktur. Ancak bu bölgede bulunan Fındıcak Ermenilerin iki kilise iki de okulları mevcut olduğu tarihi bilgi olarak mevcuttur. Dönüklünün İnsanları arı gibi çalışır durur geçmişten beri ama bal kovanına hep başkaları sahip olmuştur maalesef. Bölge yeterli hizmet alamamıştır. Hala alt yapısı yok. Su sorunu vardır.

Konumuz bu değil. Aksu çayı köprüsünden başlayıp Dönüklü Mahallesine kadar yaklaşık 15 km. yola 21 kasis yapılmış olması akla ziyan,mlli servete kıyım…Dur kalk, dur kalk çerçici beygiri gibi insanda hal kalmıyor bu köye giderken.

Daha önce “Dönüklünün Eşşek Gitmez Yolları” başlıklı bir makale yazmıştım on yıl önce. Şimdi de yol yapıldı. Ama yollara sıra her km ye bir engel atıldı. Bu engeller hangi yüksek zekalı yüksek mühendisin, hangi akıl danesi zatı şahanenin eseri merak ediyorum. İnsan ölür eseri, eşek ölür semeri kalır. At ölür meydan, yiğit ölür şanı kalır. Ancak bu gavur mezarı gibi usule adaba uymayan kasisleri yapan/yaptırana nasıl bir şan şeref  kalır bilemem. Bu kasisler Çanakkale abidesi gibi yolcunun karşına dikilip; “Dur Ey yolcu! Bilmeden gelip bastığın
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.” Diye bağırıyor. Her araç bu kasislerden geçerken önce şaha kalkıyor, sonra kamikaze dalışı ile yola çakılıyor. Sonra şoförün dudaklarından “hay Allah…” deyip güzellemeler dökülüyor. Sahibul hayrata…

Köyüme gitmeye ikrah ettim. Ankara’dan geliyorum yorulmuyorum. Şu 15 km yol beni bunaltıyor.Hoplaya zıplaya midemi kaldırıyor. Yolumuza kasisleri sıra sıra dizen kardeşim bak sana anlatayım bu yaptığın ne demek? 1-Ulaşaımı engelliyor, zamanımızı çalıyor.

2-Psikolojimizi bozuyor 3-Güvemli yolculuğu engelliyor. 4-Araçların daha çok yakıt tüketmesine neden olur. 5-Araçların teker,balata,ön takımların ziyan olmasına neden oluyor.

6-Yangın, deprem, hastalık, savaş, terör, suçlu takibi gibi acil durumlarda hareket kabiliyetini zayıflatıyor. 7-İnsanlar bu yoldan kaçıyor, ticareti engelliyor. Bu kadar günah yeter size.

Kısacası her gün bu yoldan gelip geçmek zorunda olanları zihinsel olarak engelliyor, kasıyor, sinirlendiriyor bu kasisler. 8-Kasisler yönetmelik ölçülerine uygun yapılmamış, ayrıca gereksiz yerlere yapılmış görünüyor. Şayet bir kazaya neden olursa yapanlar tazminat öder, bu da cabası.

Yol medeniyettir ama bir türlü medeniyete giden yolu yapamıyoruz. Sonra da yola devam diyoruz.

Halkın sosyal medya üzerinden bu kasislere karşı tepkilerini görmezlikten gelmek sorumlulara keyif veriyor olmalı ki her geçen gün yenisi ekleniyor. Nasreddin Hocanın o meşhur hikayesindeki gibi. Timur’un filleri gibi eksilmiyor artıyor. Dünyanın hiçbir yolunda bu kadar kasis yoktur. Sorumlu Belediye, UNESCO Uluslararası İdeal Kent Ödülünü almayı ya da Guinness Rekorlar Kitabına girmeyi hak ediyor bu yüksek hizmetiyle. Avrupa 480 milyon km yolu aşıp Mars’a gidiyor. Biz Dönüklü ’den Maraş’a gelemiyoruz. Bu kafa ile aya ayak basmayı bırak, seçimlerde Dönüklüye bayrak asmaya bile gidilemez. Gidilse de dönülemez. Engellerle engelli yapmayın, kasislerle kasmayın bizi. Vallahi yolcunun duası kabul olur. Fren sesi uykunuzu kaçırır. Canlı cansız rahatsız bu kasislerden. Bunları yaparak kimlerin egosu kabartıldı, merak ediyorum.

Bakın sizi irşat edeyim:

“İmanın yetmiş küsur şubesi vardır. Bunların en üstünü "Lâ ilâhe illâllâh" (Allah"tan başka ilâh yoktur.) sözüdür. En alt derecesi ise yoldaki eziyet veren şeyleri kaldırmaktır...”

Yol medeniyettir medeniyet! Duymadınız mı hiç?

Dip Not: Salname: Osmanlı Devleti resmî ve özel kurumlar tarafından bir sene boyunca gerçekleşen olayları topluca göstermek üzere hazırlanan yapıtlardır. Salnameler, imparatorluk topraklarında pek çok halkın yüzyıllarca birlikte yaşamaları, aynı kaderi paylaşmaları, Osmanlı yönetiminin başarı ve zaafları ile bunlardan ders çıkarılmasına yönelik özel ve önemli bilgiler içermektedir.