Biraz eski yıllara gidelim.12 Eylül darbesi Hem sol hem de sağ siyasetine büyük zarar verdi. Ülkenin ve demokrasinin olmazsa olmazı olan bu görüşler darbe alınca demokrasi de nasibini aldı. Hala hem sol hem de sağ görüşü temsil eden bazı partiler kendilerine gelmiş değil. Her görüşü temsil eden 6’ lı masada çözüm getirmedi...

Kahramanmaraş siyaseti de bu darbelerden fazlasıyla etkilendi. 12 Eylül 1980 askeri darbesinden önce bu iki görüşe verilen oylar çok zaman eşit olarak sandıktan çıkardı!
Sonuç olarak; Yıllar boyu Ak Parti egemenliğinde olan bur duruma geldi.
Önceki gün CHP Kahramanmaraş milletvekili Ali Öztunç. Basın açıklamasının büyük bölümü siyaset gereği eleştirilerden oluşan bir açılama bütünüydü…
Elbette siyasi partiler iktidar olmak için kurulurlar.  Bunlar iktidar olmak için değil iki büyük partiye eklenerek milletvekilli seçilmek için kurulduklarını görüyoruz. Bu da seçim sonuçlarına getirilen 50+1, tek başına iktidar olmak mümkün olmayınca bu tercih yapılıyor.
Şimdi Ali Öztunç dönüyorum: Ali Öztunç beklenin çok üzerinde performans gösteriyor. Geçtiğimiz hafta TBMM MHP genel başkanı Devlet Bahçeli’nin yanına giderek elini sıktı ve hatırını sordu. Bana göre zıt görüş farklığı olsa bile bu demokrasinin gereği hoşgörü öne çıktı. Tüm partilerle, seçilmiş ve atanmışlarla iyi diyalog içerisinde. Kahramanmaraş milletvekillileri birbirleriyle tam olarak anlaşma sağlayamazken Ali Öztunç hepsi ile iyi bir dostluk kurulabiliyor. Fırsat buldukça zamanının bir kısmını Kahramanmaraş’a gelerek düğünlerde, nişanlarda, taziyelerde,  açılışlarda görmek mümkün, Hiç bir parti ayırt etmeksizin bu aktivitelere katılıyor. Buda Partisi adına katkı sağlıyor.
Kahramanmaraş’ta CHP olarak siyaset yapmak kolay değil. Ak partinin kalesinde oy devşirmek her babayiğidin harcı değil. 31 Mart’ta yerel seçimlere yapılacak. Nurhak ilçesi belirsiz  ama diğer ilçelerde ve Büyükşehir belediyesini yine AK Parti kazanacaktır.
Kısır çekişmeler, sorunlara popülist yaklaşımlar, çağdaş uygarlık parkurunda bize zaman, kaynak ve güç kaybettirmeye devam eder.
Sorumluklarımız ve haklarımıza demokrasi içinde bireysel değil, toplumsal bazda yaklaşımlar sergilemeliyiz. Sol birikimi olan CHP kurultayda Kemal Kılıçdaroğlu’nun yerine Özgür Özel seçti.  Geçmiş dönemdeki eksikler, yani ideolojik belirsizlikler, çözüm üretimindeki yetersizlikler ve benzeri sorunlar kendisini sürdürmektedir. Sosyal demokrat anlayışın bütün çoğulcu demokrasilerde en büyük kaynağı ve desteği olan sivil toplum kuruluşlarıdır.12 Eylül darbesiyle, sol partilerinden büsbütün uzaklaştırılmıştı. Ortaya, sosyal demokrat modelin bu en temel özelliğinden yoksun bir sosyal demokrat siyaseti yaratıp yaşatmak gibi sorunlar çıktı ortaya.
Bütün bunlar, temeldeki gerçeği, yani demokrasinin ve halkın yararları açısından başarılı bir solun var olması zorunluğunu ortadan kaldırmaz, kaldı ki solun yakın geçmişi deki deney birikimi hatta doğru yaklaşımların ipuçlarını, hem de olumlu işaretleri topluma vermekte zorlandıklarını görüyoruz.
CHP genel başkanı Özgür Özel’inde tüm konuşmalarında daha seçici olması gerekiyor. Daha önce rahmetli Bülent Ecevit’in “ortanın solu, toprak işleyenin su kullananın” gibi soluğanlar üretmesi hem partisini hem de kendi siyasetini önce çıkartması gibi bir beklenti var. Ama yerel seçimler arifesinde bunu göremiyoruz. Muhalefetin görevi elbette eleştirmektir. Eleştirirken olumluyu da olumsuzu da dile getirmek halkın hasretle beklediği yaklaşımlardır.
CHP genel başkanı Özgür Özel 31 Mart’ta yapılacak olan yerel seçimlerde ilk sınavını verecektir. Bu süreci nasıl yönetecek bekleyip göreceğiz.