Üç aylar ; Ay takvimine göre 7,8,9 aylar olan Recep, Şaban Ramazan aylarıdır. Üç aylar yeni bir hamle devresi, faziletli aylardır.

Üç aylar; Her yıl tekerrür  eden, büyük bir imkan, kıymetli bir fırsat, uygun bir zamandır.
   Hz. Peygamber(s.a.v) üç aylar hakkında:” Recep Allah’ın, Şaban benim, Ramazan da  ümmetimin ayıdır.” Buyurmuştur.
   Mübarek üç aylardan olan Şaban ayı faziletli bir aydır. Mü’minler için kârlı ve bereketli, kazançlı ve fırsat bir ayıdır. Ramazandan sonra en faziletli oruç Şaban ayında tutulan oruçtur.
  Peygamberimiz Hz. Muhammed’in duası “Rabbim, Recep ve Şabanı mübarek kıl, bizi Ramazana ulaştır.” Şeklindedir.
Şaban ayının on beşinci gecesi Beraat gecesidir. Berât gecesi mağfiret ve günahlardan kurtuluş gecesidir.
 Mübarek gecelerde , Osmanlı padişahlarından II. Selim döneminde camiler aydınlatılıp minarelerinde kandiller yakıldığı için bu gecelere halk arasında  “ kandil geceleri” denmiştir. Hatta bu gecelerde  “Mevlit alayları” kurulmuştur.
 Bu gecelerden Beraat kandili tövbe ve bağışlanma gecesi olarak kabul edilir. Bu gecede yapılan samimi ibadetlerin, tövbe istiğfarların kabul edileceğine inanılır.
   Beraat; aklanma ve arınma, berat etmek temizlenmek manalarına gelir.
Beraat günahlardan kurtuluş ve mağfiret gecesidir. Bir sonraki yıl için yeniden doğuş taze bir başlangıç gibidir. Bu gecede tövbe istiğfar edenlerin günahları bağışlanma gecesidir.
Resul-i Ekrem, “Allahu Teâlâ bu gece şöyle buyurur. “ Yok mudur istiğfar eden, mağfiret edeyim. Yok mudur rızık isteyen, rızıklandırayım. Yok mudur dert ve musibetlere düçar  olan, şifasını vereyim. Daha ne gibi istekleri olan varsa ,istesinler vereyim” Buyurur.
  Resul-i Ekrem bu gecede; Allah’a şirk koşanların, Müslümanlara kin ve düşmanlık besleyenlerin, akrabaları ile münasebetleri kesenlerin, hayat ve ihtişamlarına mağrur olanların, ana ve babalarına asi olan, isyan edenlerin “yüzüne bakmaz buyurmuşlardır.
   Hicretten 18 ay sonra Şaban ayının on beşinci günü Medine’de Resulullah’ın ikindi namazının farzını kıldırdığı esnada ,ikinci rekatının sonunda, daha önce Mescidi Aksa olan kıble vahiy gelerek Kabe’ye çevrilmiştir. Hz. Muhammed namazı bozmadan Kabe istikametine dönmüştür. Buraya bir mescit yaptırılmış adına da iki kıbleli mescit ( Mescid-i Kıbleteyn) denmiştir.