Bize geçmişlerimizden miras kalan komşuluk ilişkileri vardı.” Örneğin ev alma komşu al”  derlerdi. Bu komşuluk ilişkilerinin bir ispatıdır. Dinimizde komşuluğun ne kadar önemli olduğu öğretildi bizlere. Gelen misafirleri tanrı misafiri olarak kabul ederdik…  Şimdi pandemi sürecinde buna benzer ilişkilerin devam etmesini elbette bekleyemeyiz. Günümüzde insanoğlu ekonomik baskılar altında kaldıkça ve başka bir deyişle çağdaş teknolojinin nimetlerini edinme savaşını acımasızca sürdürdükce, kendi geliştirdiği o güzelim değerlerini de bilerek-bilmeyerek çiğniyor. Özellikle hızlı kentleşmenin getirdiği sorunlar, bunaltıyor insanları. Giderek kendi kendilerine de yabancılaşıyor.

Bunun yanında: Sosyal ağlarla sağlanan iletişim biçimleri, artık hayatımızın bir parçası haline geldi.  Komşuluk ilişkilerinin bu platformlar üzerinden yürütmenin sonuçları ortaya çıktı. Komşuluk ilişkilerinin tümüyle bu platformlar üzerinden devam ettirilmesi, bu olguyu daha da zedelenmesine neden oldu. Bu tür sosyal platformalar, pandemi sürecinde evden çıkamayan komşular birbirleriyle uzaklaştı. Fakat diğer bir konuda; komşular arasındaki özellikle duyguların doğru aktarılmaması iletişim kazalarına neden olabiliyor. Diğer yandan sosyal medya üzerinden kurulan bu tür etkileşimin komşular arasında yüz yüze etkileşimde sıcak sohbetin ve duygu paylaşımının birlikte geçirilen kaliteli zamanın, yerini tutması mümkün olmuyor.

Oysa üzerinde yücelttiğimiz insani boyutlu değerleri korumak, yaşatmak toplum olmanın da insan olmanın da gereği değil mi?

 Diyebiliriz ki: Her şey insanla anlam kazanır, onunla bütünleşir. İnsan sevgiyle güzelleşir, arınır, erdemleriyle yücelir.

Karamsarlık umutsuzluktur, güçsüzlüktür ve güvensizliktir. Gelişimin önünde engeldir. Bu nedenle güvenmeliyiz insan özündeki güzellikleri, uyandırmalıyız. Sevginin dili susmamalı, gönül gölü kurulmalı. Toplumsal hastalıklarımızı sağaltmanın tek çaresi bu… Zira sevgisiz bir yaşamı düşünmek oldukca zordur.

Karşı karşıya İletişim kuramayan insanlar, yalnızlaşır, patlamaya hazır bir bombaya dönüşür. Oysa uyumlu beden dili, incelikli söz ve ses tonu, iletişimin kapısını arkasına değin aralar, alanı yumuşatır ve genişletir. İnsanlar birbirini dinleme ve anlama kültürüyle yetkinleşir. Sorunları çözmede başarılı olurlar, rahatlarlar, kuşkuyu yıkıp güveni beslerler.

Yapılan araştırmalarda: Kamuoyu nezdinde çeşitli faaliyetlerin sağlık üzerinde ne kadar riskli algılandığı ölçümleniyor. Sosyal hayata dair sorulduğunda ”kalabalık yerlere gitme” ”misafirliğe gitme ve misafiri ağırlama “davranışları, toplumun geneli tarafından çok riskli ve kısmen riskli değerlendiriliyor.

Diğer taraktan:  Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hafta başı yaptığı kabine toplantısından sonra açıklamalarda bulundu. “Acil kapanma süreci büyük ölçüde kaldırıldı.”  Daha sonrada vakaların düşmesine bağlı olarak rahatlama devam edecek. Elbette hem sosyal hem de ekonomik olarak sıkıntılı bir süreçten geçiyoruz. Önümüzdeki aydınlık günler bizleri bekliyor. Yeteri kadar aşı da tedarik edildi. Bundan kurtulmanın tek çaresi  aşı olmaktı.