Toplum ne demek: tarihsel gelişme içinde, aynı toprak parçası üzerinde birlikte yaşayan ve ortak bir uygarlığı olan, yaşamlarını sürdürmek, birçok temel çıkarlarını gerçekleştirmek için işbirliği yapan insanların tümü…

Birey ne demek… Kendine özgü nitelikleri olan ve bunları yitirmeden bölünemeyen tek varlık. “Her insan bir bireydir.”

Toplum Bilim ne demek… Toplumu oluşturan ve topluluk içinde bağımsız bir varlığı olan, düşünsel, duygusal, istençsel, nitelikleri toplum içinde belirlenen insanların her biri…

Gazeteciler… Köşe yazarlığı…

Aynı sözcüklerle aynı cümlelerle değişmeyen dünya görüşü ile benzer köşe yazıları yazmak topluma hiçbir şey kazandırmaz. Bilakis köşe yazılarını okuyan insanların düşünce dünyalarını da köreltir. Büyük gazeteler de köşe yazısı yazan büyük büyük köşe yazarları maalesef bu ikileme düşmüşlerdir. Anadolu’da yerel basın ise özellikle toplumun birebir sorunlarını görüp kaleme aldıkları halde görmezden gelinmektedir. Basın sanki İstanbul sermayesinin ve Anadolu sermayesinin kalemşorluğunu üstlenmiş, asıl toplumu oluşturan insanların sorunları görmezden gelinmektedir. 80 milyon nüfusu olan Türkiye’de zaten bir avuç insanın gazete okuduğunu düşünürsek, okuyan bu bir avuç insanında her gün köşe yazılarında aynı nakaratı terennüm eden gazetecilerin yazılarını okuduklarını düşünürsek bu durum düşünce kirliliğinden başka bir şey değildir…

Her gün yayınlanan o büyük büyük gazeteler, en azından her gün yerelde yazan isimsiz ve meşhur olmamış ve toplum sorunlarını kaleme alan “düşünce ve fikir anlamında topluma katma değer katabilecek olan, gazetecilerin yazılarını konuk yazar olarak yayınlasalar… Çok mu zor?

Türkiye yedi bölge… Bu yedi bölgede meşhur olmamış sayısız ve kıymetli birçok gazeteci başarılı kalem var. Kaâle alan yok ki!

Türkiye büyük büyük gazetelerin köşelerinde köşe yazarlığını yapan kalem cambazlarının tekelinde…

Sevgili okurlar, hafıza ve beyni köreltmenin bir yolu da bu?

Lütfen alınmayınız ama toplum bu kalem cambazlarının yazdıklarıyla mı aydınlanacak! Sürekli alay edip dalga geçen, dünyanın tek süper zekâlısı olduğunu düşünen bu gazetecilerle mi? Topluma hiçbir şey katmayan dedikodu sütunlarıyla her gün yergi yapan “yani ölü eti yiyen” (yanlış anlamayınız ama toplumda böyle bir deyim vardır. Dedikodu yapana ölü eti yiyen denir…) bu insanlarla mı? Benim bildiğim köşe yazarlığı topluma bir fayda sağlayabilecek nitelikli yazılar yazmaktır, yazabilmektir…

Onlar büyük adamlar ne söylesek boş… Sezen Aksu’dan bu büyük büyük köşe yazarlarına büyük büyük gazetelere bir şarkı gelsin… “Ben hala dolaşıyorum deli divane… yani ben hala yazıyorum aynı şeyleri... Şu siyasetçi şunu dedi bu siyasetçi bunu dedi ama aslında şöyle demek istedi… Şu sanatçı şunu yaptı bu sanatçı bunu yaptı… falan filan…… Plak takılı kalmış… her gün aynı bozuk nakarat…  Ne dersiniz! Gününüz sağlık ve başarılarla geçsin. Hoşça kalınız.

İslâm Âlemi’nin Kurban Bayramını tebrik ediyorum…

Semra Üstündağ