Son günlerde üzerinde çok durulan bir konu oldu kadına şiddet. Hemen hemen gazetelerde, görsel medyada ve çeşitli toplum kuruluşlarında, çok işlenen ve protesto edilen önemli bir yara oldu bu çağ ve inanç dışı davranışlar.

Ben psikolog değilim, fakat bu eylemleri yapan kişilerin mutlaka ruhsal bir problemleri olduğunu, bu sebeple de sağlıklı düşünemeyen davranışlar sergilediklerini de anlayabiliyorum. Ruh sağlığı yerinde olan bir kişi hiçbir canlıya, bu insan olsun, hayvan olsun, bitki olsun zarar veremez. Kendine yapılan bir kötülük, nasıl canını acıtacaksa, karşısındakinin de o kadar canını acıtır düşüncesiyle, bu davranışından vazgeçer. Sağduyusu, inancı onun olumsuz davranışlarına engel olur ve yüreğindeki sevgi, vicdanındaki acıma duygusu, şiddet uygulama duygusuna galip gelir.

İnsanlar çok farklı karakterlerde yaratılmış. Aynı anne babanın çocukları bile farklı davranışlar sergileyebiliyorlar. Çocuk yetiştirmek çok büyük bir sorumluluktur. Dünyaya gelen çocuklarının karakterlerini en iyi bilen kişiler anne ve babalardır. Onlardaki hatalı alışkanlıkları küçük yaşta çeşitli yöntemlerle düzeltemezlerse, veya büyütürken kendi yanlış davranışlarının onlar üzerinde bıraktığı izleri fark edemezlerse, ileride bu ihmalin, ruhsal bozukluklarla, davranışlarına yansıyacağını bilmelidirler. Hatalı eğitim her zaman, hatalı davranışlar doğurur.

Çocukluğunda mutlu olamayanlar, yoksul büyüyenler, aile içi şiddet gören veya bizzat yaşayanlar, şuur altında yerleşen olumsuz duyguları, ileride uygun zemin bulunca, kendi yaşam ortamında uygularlar.

Şiddet sadece dayak ve öldürme olayı olarak düşünülmemeli. Günümüzde daha çok dikkati çeken, bu konu, ama nice aileler var ki, karısı veya kocası veya aile bireylerinden daha güçlü olan her hangi birisi tarafından, daha pasif ve duygusal yönden hassas olan üzerinde, baskı kurarak, yasaklar uygulayarak, özgürlük haklarını kısıtlayarak şiddet uyguluyor. Fiziksel şiddet kadar, manevi, psikolojik şiddet de, insanı yaşamdan bezdirir, yaşama arzusunu kaybettirir. Kişi eğer birlikteliği bitiremiyorsa yaşam onun için bir işkencedir. Yok eğer bitirmek isterse de, günümüzde gündem konusu olan cinayetler işleniyor. Kin ve öfke kişinin zihninde öyle zirveye çıkıyor ki, ne günah, ne cinayet sonrasında yıllarını geçireceği  hapishane ortamı, ne de bulunduğu toplumdan dışlanmak, o an aklına gelmiyor. Bunlar hasta ,kıskanç, sağduyu sahibi olmayan, ezik fakat bu ezikliğin etkisiyle, karşısındaki kişi üzerinde hakimiyet kurmak isteyen, bu duyguyla kendini kanıtlamaya çalışan, maalesef zavallı insanlardır.

Bu insanların  işledikleri cinayetlerin, medyada gündeme gelmesi, ruh sağlığı bozuk olanların örnek almalarına sebep oluyor. Cinayetlerin artması, bence bunalımda olan bu tip insanların, uygulamalardan etkilenmesinden kaynaklanıyor. Çünkü insanlar olumlu da olsa, olumsuz da olsa örneklerin etkisinde kalırlar.