Dostlarla bir olmak güzel! Önceki gün Eğitimci Yazar Fatih Erdoğan, İbrahim Gülsu, Cevdet Alperen, Muharrem Erantepli ve Gazeteci Bekir Doğan ile bir araya geldik ve gündemdeki konuları konuştuk. Siyaset ağırlıklı konumuz oldu, ekonomi, yangınlar, mülteciler konusu masaya yatırıldı. Hepsinden önemlisi dostlukların sürdürülmesi gerektiğinde yoğunlaştık. Dijital Para ile ilgili yazımdan dolayı bana takılanlar oldu: “Doboğlu yoksa sen de mi şu sanal para işine girip, çarpıldın mı?” diye sordular.  Sonra da okuduğum şu son kitap hakkında bilgiler aldılar. Orada pek anlatamadığım için şimdi o kitap hakkında biraz bilgi vereyim dedim. “Küresel Çeteye İnfaz, kökten Siyasi Çözümleme” ismini  taşıyor. Kitap 750 sayfa, yazarları murat bahadır akkoyunlu ve orhan efe Özenç, kronoloji yayınlarından çıkmış, 2. Baskısı ve bu yıl okuyucu ile buluşmuş, sizin anlayacağınız fırından çıkmış taze ekmek gibi ve son dönemin en ilginç olaylarının perde arkasını anlatılıyor.

Tarihten günümüz neredeyse merak edilen bütün hadiseler ile şu andaki mevcut küresel veya global çetenin arkasında olan hadiselere yer veriliyor. 

Bu arada yazarın hayatından ve siyasi düşüncelerinden bir kaç kelam edeyim. “ Kendisi ülkücü, akıncı kökenli, Erbakan’ı desteklemiş, Türk dalgalı siyasetinin içinde bulunmuş. Kendi ifadesi ile 1980’li yılların dalgalı siyasetini, 1990’lı yılların derin siyasetini dinlemiş, şahit olmuş, okumuş. Sonra Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu ile birlikte çalışmış, devlet memurluğu ve bazı televizyon-radyolarda programcılık yapmış...

Orhan Efe Özenç, mütercim tercümanlık, spor yazarlığı, editörlük ile sosyal medya üzerinden yayıncılık yapmış. Tabi kısaca anlatıyorum ki, esas konumuza geçelim.

Kendim yazılarımda pek siyasete girmeyen, daha çok eğitim, kültür ve son dönemde de ekonomi üzerinden yazılar yazan birisiyim, bunu tüm okuycularım bilir. Çünkü henüz özlemini duyduğum ve arkasına destek olacağım bir partiye mensup değilim. Ancak her vatandaş gibi oyumu kullanıyorum. Daha öncede yazdım, bu güne kadar sağ partilere oy verdim, sol partilere de oy vermek istediğim ancak manevi değerlere benim arzu ettiğim şekilde yani samimi olarak destek vermedikleri için de şu anda mesafeli duruyorum.

KONUMUZ AKİL ADAMLIK

Yukardaki kitapta dikkatimi çeken konulardan birisi de Akil Adamlık ve Medeniyet Mütearifesi Meselesi başlıkla bölüm oldu.(s.577)

Yazarımız bu konuda şu değerlendirmeyi yapmış: “Teselli olsun diye yapılmış bir kabahat örtme çalışmasıdır. Erdoğan’ın tayin ettiği akil adamların çoğunun böyle bir şeye hiç layık olmadığı ortaya çıktı. Akil olmayı geçtim, hükümetin başına bela oldular” demiş.

Ardından bana göre çok önemli bir tespitte bulunmuş ki bu yazının ana konusunu oluşturuyor. Yazar der ki; “Medeniyet mütearifemiz yok, bunu demeye çalışıyorum.”

Sonra biraz gerilere Tanzimat döneminden gelecek sözünü şöyle sürdürüyor, Osmanlı dönemini kast ederek: “Çökmemek için saray eliyle, devlet eliyle Tanzimat Fermanı’nı ilan ettik edeli, neyin ne olduğuna dair, lhaisizmden dine, cumhuriyetten meşrutiyete, hukukun üstünlüğünden demokrasiye ve maarife(eğitime)kadar 1800 yıllarda bu tartışmaların hepsi zaten yapılmıştır. Bugün ortalıkta tartışmalar, müzakereler o günkü düzeyin bile altında, ama halen ayı konular etrafında dönüyor.

Niçin? Belirttiğim üzere, çünkü halen tepkiseliz, hala bizim yaşam figürlerimiz Batı’ya karşı olma üzerinde kurulu, yani edilgen. Karşı olma duruşundan öteye geçebilmiş değiliz.

Şimdi dikkat buyurun yazar der ki: “HALBUKİ DÜNYAYA DÜZEN VERMEK GİBİ BİR HEDEFİMİZ VARDI. BU ANCAK KÜRESEL, EVRENSEL BİR MEDENİYET VE DÜZEN KURGULAMASININ MÜELLİFİ OLDUĞUNUZDA OLABİLECEK BİRŞEY..!”

Dikkat buyurursanız, yazarımızın medeniyet arayışı gibi önemli bir konuyu kendimde bu köşeden yazıyorum ve çözümlerde ortaya, hatta sakal da bıraktık ancak fark edilmiyor... 

Devam edeceğim.