Sevgili İsa Altun (emekli polis memuru)kardeşimiz, ülkemiz gençliği için en büyük tehlike olan uyuşturucu belasıyla uzun yıllardır mücadele eder. Bu vesile ile kendisine anne ve babalar adına bir eğitimci olarak teşekkür etmek istiyorum. Bu konuda onun kadar olmasa da acizane kendimde görünür görünmez mücadele içinde olmuşumdur… Neyse gelelim saadete,   önceki gün Türkiye'nin gündemine oturan 'enayi' yakalandı! Başlıklı haberi okumuşsunuzdur. Taksim'de merdivenlerde baygın halde yatan genç kıza uyuşturucu verdiği iddia edilen, alnında "enayi" yazılı dövme bulunan o şüpheli gözaltına alınır. Olayı kendimde ulusal televizyon kanallarından izledim, bu konuda Cumhurbaşkanımızın açıklamalarını dikkatle dinledim. Görgü tanıklarının haykırışları dikkatimi çekti, ‘devlet büyükleri bu konuya el atsın’ istenirken, ailelerin de dikkatli olması vurgulanıyordu…   OLAYI DUYMAYANLARA KISA AKTARAYIM Biraz açalım. Görgü tanıkları şöyle anlattı; “Olay yerinde aynı durumda çok kişinin olduğunu belirten mahalle esnafı, "35 yaşlarında alnında 'enayi' yazan dövmeli bir adam kıza uyuşturucu madde içirmiş. Biz kızı baygın halde görünce adamı yakaladık. Ama polis ekipleri gelmeyince adam kaçtı. Biz olay yerine ambulans çağırdık. Ambulans geldi kıza şeker verdi gitti" diye konuştu. Sağlık ekiplerinin müdahalesiyle ayılan genç kız, daha sonra ara sokaklara girerek gözden kayboldu. Sonrasını A haberden izledim, ‘enayi’ en kısa zamanda bulunur ve adli makamlar gerekeni yapar. Yeterli mi? Şimdi devletin elbette bunda yapması gerekenler var. Ancak, bu konuda sadece devletin meselesi değil, aynı zamanda anne ve babaların sahiplenmesi gereken bir tehlike söz konusu.   EĞİTİM ŞART Özellikle ilkokuldan başlayarak her öğretmen ve ebeveyn uyuşturucu, sigara gibi kötü alışkanlıklar konusunda çocukları bilgilendirmeli. Bunu yaparken, ‘karpuz kabuğu’ misali düşünülerek, çocukların yaş özelliklerine uygun bilgilendirme yapılması gerekiyor.   Madde Bağımlılığı Kulüpleri etkin olarak kullanılmalı. Bunu yapacak öğretmenlere özel bilgilendirme yapılmalı. Özellikle sokak çocuklarına yönelik özel çalışmalar yapılmalı. Kahramanmaraş Kent Konseyinde iken bu konuda iki de proje hazırlamıştım. Bu hale duruyor. Konu uzun, diyeceğim şu ki; “ Uyuşturucu kullanımı terör belasından bin beter.  Çünkü tedavisi yok denecek kadar az. Gaziantep bu konuda oldukça tecrübeli bir il, orada görüştüğümüz doktorun şu ifadesinin altını çizerek okumanızı istiyorum: “ Uyuşturucu tedavisinde aile desteği olursa, başarı % 10, aile destek olmaz ise sıfıra yakın!” Şimdi durum ne bilmiyorum ama uyuşturucu kullanmak diri diri ölmek demektir. Çocuklarımızı tuzaklara düşürenlerin yani uyuşturucu baronlarının hesabı açık; bir nesli yok etmek. Gençliği yok olmuş bir millet tarih sahnesinden silinip gitmeye mahkûmdur. Batı neden batıyor, en büyük nedeni ailenin dağılması ve sonunda uyuşturucu kullanın gençlik… Allah göstermesin, aynı durum bizim içinde tehlike arz ediyor. Bu konuda Büyük Şehir Belediyesine, sivil toplum örgütlerine, yerel ve ulusal basının köşe yazarlarına, sosyal medya kullanıcılarına, vatandaşlara önemli görevler düşüyor. En büyük görev ise tabi emniyet mensuplarınındır. Enayilerin çoğalmaması için, çocuklarımızla biraz daha yakından ilgilenelim, çocuklarımız mutluluğu sokakta değil, kendi yuvasında bulursa bu belanın yüzde ellisini engelleriz. Biraz duyarlılık Kalın sağlıcakla.